Harizmi (780-850), Türkoğlu Türk namıyla anılmaktadır. Asıl adı Abdullah İbn-i Cabir’dir. 9. asırda cebir ve matematiğin temelini attı. Cebir biliminin kurucusudur.
Avrupalı bilim adamları, Türk bilim adamının icat ettiği cebir kitabını Latince’ye çevirdiler.
Batılı Rönesansçılar bu büyük insan için “Yeryüzünün en akıllı yedi insanından biridir” diye övgüler. Çünkü Harizmi, logaritma işlemini bulan, rakamlara bir sıfır ekleyen, bununla bütün hesapların uygulanmasını sağlayan kişidir
Şemsettin Günaltay ‘Zulmetten Nura’ adlı eserinde; “Cebir, Logaritma, rakamlarla hesap işleri, Trigonometri, Tanjant Ve Kotanjant’ın mucidi, Türk bilgini Abdullah İbn-i Cabir, Harezmi’dir” diyor.
Hilmi Ziya Ülken, ‘Tercümenin Rolü’ adlı eserinde; “Sinüs ve Kosünüs’ü bulan da Merv’li bir Türk olan Hasip Ahmet’tir” tespitini yapıyor.
Cebir’in Hendese’ye uyarlanması işlemi Descartes’in değil Türk âlimleri olduğu kesin kanıtlarla bilinmektedir. Bugüne kadar bize hep yanlış öğretiler” diyor.
Fiziğin kurucusu da Hasan isminde Basra doğumlu bir Türk’tür. İbrahim Alaeddin meşhur adamlar eseri c. 2, s. 764’de böyle beyan etmektedir.
Işık kırılması, güneşin doğuşu-batışı sırasındaki gurubu, fecir ve şafak olaylarını inceleyen, hava tabakasının takriben yüz kilometre kalınlığında olduğunu hesap eden, yerçekimi kanunu kurallarını ortaya koyup, uygulayan Türk bilginlerini okuyup öğrenmek, her Türk gencinin görevi olmalıdır.
Türk bilim adamı Uluğ Bey (1395-1449) Semerkant’ta yüksekliği 180 metre olan, olağanüstü güzellikte yapılan rasathanede çalışmalar yaptı. O gün elde edilen bilgiler, bugün bile ilginç bulunmaktadır.
Bu rasathanede, kutupların mesafesini ölçmek için birçok alet kullanılmıştır.
Bu bina 1908 yılında Rus araştırmacıları tarafından ortaya çıkarıldı. Harfiyatla yer altından çıkarılanlar arasında dantel gibi işlenmiş mermer sütunlar, merdivenler, minyatürlerle süslü duvarlar mimarlık harikası bir eserdir.
Tarihçi Corci Zeydan ‘İslam Tarihi 3’ isimli eserinde;
“Batı dünyası birçok bilim dalını Türk bilim adamlarından aldılar, yararlandılar” demektedir.
El Biruni (973-1051) Ünlü bir Türk bilginidir. Fransız yazar Carra Vaux, Türk-İslam dünyasını incelerken El Biruni için, “O ilimlerin her noktasında görülür. Astronomide önemli çalışmaları vardır. O büyük bir Türk âlimidir. Geniş bir zekaya sahiptir” diyor.
El Biruni, dünyanın güneş çevresinde dönüşünü, gün, ay ve yılların bulunuşunu, yerçekimi kanununun mucidi olarak tanınmaktadır.
Akşemsettin; Fatih Sultan Mehmet Han’ın hocası büyük Türk bilginidir. Doktor ve mutasavvıftır. 1390 yılında Göynük’te doğdu. Tahsilini tamamladı. Osmancık Medresesi’nde müderris oldu. Hacı Bayram-ı Veli’den ders aldı. Birçok talebe yetiştirdi. Tıbba ayrı bir önem verdi. Çeşitli hastalıklar üzerinde araştırma yaptı, teşhisler koydu. Bitkiler üzerinde çalıştı, onlardan ilaç yaptı. Hastalıkların özelliğine göre deneyleri oldu. Hastaları rahatlatıcı ilaçlar kullandı.
Akşemsettin bulaşıcı hastalıkların virüslerini inceledi. ‘Maddet-ül Hayat’ adlı eserinde bunları yazdı. Bu virüslerin bulaşma yoluyla geçtiğini tespit etti. Bu mikropların çıplak gözle görülemeyecek biçimde canlı tohumlar olduğunu gördü. Böylece beş yüz yıl önce mikrop teorisini ortaya koyan ilk Türk âlimidir.
Pasteur aynı neticeye bundan tam dört yüz yıl sonra, teknik araç ve gereçlerle ulaşabilmiştir. Ne yazık ki bu buluş Pasteur’e mal edilmiştir. Akşemsettin aynı zamanda ilk kanser araştırmacısıdır.
O dönemde kanserin adı Seratom’du. Bu konuda epey uğraş verdi. Sadrazam Çandarlı Halil Paşa’nın oğlu Kazasker Süleyman Çelebi’yi iyi ettiğini, Murat Sertoğlu 20 Nisan 1964 tarihli Tercüman Gazetesi’nde neşretmiştir.
İmam Gazali (1058-1111), asıl adı Muhammet’tir. Horasan’ın Gazale köyünde doğan büyük bir Türk alimidir.“İhya-ü Ulum-id Din” adlı eserinde inanç kurallarını savunma tezleri vardır.
Tus’ta ve Nişabur’da öğrenimini tamamladıktan sonra Nizamiye Medresesinde 33 yaşında hocalık yaptı. Akla önem veren Gazali’nin İslam ahlak felsefesi Avrupa’da büyük ilgi gördü. ‘Delaletten Kurtuluş’ adlı eserinde doğuda, batıda fikir cereyanlarının akışını ve batıda laikliğin ve din edebiyatının doğmasını sağladı. Onun fikri çalışmaları ve etkileri bugüne kadar hiç gündemden düşmemiştir.
Gazali, muasır anlamda ahlakçı, tahlilci ve filozoftu. Psikoloji ve aklın savunucusudur. Avrupa Gazali’yi, Eflatun, Kant gibi üstün zekaya sahip bir Türk âlimi olarak tanıtır.
Bu büyük Türk âlimin bütün eserleri, dünya dillerine çevrilmiştir. Etkileri de asla tartışılmaz.
Buraya kadar birkaç Türk âliminden ve 5 dünyaya verdiği hizmetlerinden bahsettik. Daha sayamadığımız nice değerlerimiz vardır.