VELİ ALTINKAYA

Tarih: 25.05.2017 00:00

ÜSTAD VE KAYSERİ

Facebook Twitter Linked-in

?...Anadolu ruh topografyasının, Büyük Doğu davasını tutmakta Himalaya Dağı, Kayseri... Bu dağ etrafında Erzurum, Van, Elazığ, Konya ve bazı Ege Bölgesi kasabaları varsa da tepe noktası (Everest) Kayseri´de kalıyor. Ben havzacı değil, şahsiyetçi ve ferde inanmış biriyim; ama havzaların ve toplumların da Allah´ın mahluku olduğunu ve ferdi tezgahlamakta  rolü bulunduğunu bilenlerdenim. Itırlı Amasya elması ile ebediyet lezzeti Medine hurması  öz keyfiyetlerindeki cevheri mekanlarına bağışlarken, mekanlarından da bağış almak gibi bir ahenk ifade ederler. İşte ben bu gözle ve fert hakkını hiçbir mekana tahsis etmemek kaydıyla bildiriyorum ki, divanesi olduğum davanın en sağlıklı anlayış, vecd ve aşkını, en gür çapta Kayseri´de buldum. Bazı kıskanç, dar ve pısırık seciyelerin Kayseriliye ?eşeği boyar ve satar´ diye kondurduğu teşhis, aksine  ?Kayserili boyanmış eşekleri ilk bakışta anlar´ şeklinde tashih edilmelidir. Kayserililer halk asında bir müftü Abdullah Saraçoğlu, bir öğretmen Ali Biraderoğlu, bir mühendis Rafet Cıngıl, ilk bağlılardan ve Büyük Doğu Cemiyeti Umumi   Merkez Heyeti  azasından Ömer Karamehmetoğlu, öğretmen Mehmet Soyak; ve bugün etrafımı saran, her birinin alnında yarınki şafak aydınlığını seyrettiğim  nice genç, bu davanın emanetçileridir. Sultan fikir, hassa ordusunu Kayseriliden kursa yeridir...?

Yukardaki cümleler ?Babıali?den alıntı...

Bu satırların sahibi fakirin de, fikri olarak küçük çaplıda olsa rahle-i tedrisinde bulunmaktan gurur duyduğu bir güzel insan,  inandığı ve doğru bildiğini her ortamda yürekli şekilde söyleyebilen ?beynine kıymık batmış? bir dava adamının Üstad Necip Fazıl Kısakürek´in  Rahmet-i Rahman´a yürüyüşünün yıldönümü bugün...

Merhum Üstad Kayseri için ne kadar güzel cümleler söylemiş. ?Sultan fikir hassa ordusunu Kayseri´den kurmalı? diyor. ?Divanesi olduğu davanın en sağlıklı anlayış, vecd ve aşkını, en gür çapta Kayseri´de bulduğunu? söylüyor. Ve Yahudilerin?Kayseri´ye bir yafta gibi yapıştırmak istediği ?eşeği boyama? sözünü veciz bir tespitle onlara ne güzel iade ediyor...

 Üstad´ın ismini zikrettiklerinden Hakk´ın rahmetine kavuşan da var, yaşayan da... Bu konuşmanın yapıldığı, kitabın basıldığı tarihte henüz 20´li yaşlarda olan onlarca, yüzlerce  gençten isim vermeden bahsediyor Üstad... Bakın ne diyor onlar için: ?Bugün etrafımı saran, her birinin alnında yarınki şafak aydınlığını seyrettiğim nice genç, bu davanın emanetçileridir.?

İşte o gençlerin başında  11. Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül geliyor. Bekir Yıldız´dan, Taner?Yıldız´a, Bekir?Oğuzbaşaran´dan, Mustafa Gözüküçük´e, Mustafa Tekelioğlu´ndan, Mustafa Cabat´a kadar onlarca isim sayabiliriz;  Üstad´ın bahsettiği dünün o gençleri arasında...

Şüphesiz bunların zirvesinde 11. Cumhurbaşkanımız var...

Cumhurbaşkanlığı ve Üstad deyince merhumun ?mahkum??olarak aramızdan ayrılışına dair bir notla yazıyı sonlandırmak istiyorum.

Merhum, doğru bildiğini çekinmeden söyleyen bir yiğit keskin kalem ve fikir sahibiydi. İftiraya kurban gitti, zulmettiler; talimatlı mahkemelerde yargılandı; cezaevinde çok yattı. Hayatının son deminde de yine fikrinden dolayı hakkında bir mahkumiyet cezası vardı. İlerlemiş yaşına ve bozulan sağlığına rağmen cezaevine girmesi an meselesiydi. Kemal Ilıcak ve Prof. Dr. Ayhan Songar Üstad´ı affetmesi için  rahatsızlığına dair verilmiş hastane raporu ile birlikte, devrin Cumhurbaşkanı Kenan Evren´in huzuruna çıkar ve ricacı olurlar. O günün heybetli, kudretli Paşası Evren, konuklarına ?Siz kimin için, nasıl bir adam için geldiğinizi biliyor musunuz?? diyerek talebi reddeder. Takdiri ilahi,  gün gelecek Evren´ in oturduğu o koltukta Üstad´ın, ?her birinin alnında yarınki şafak aydınlığını seyrettiği? gençlerden biri oturacaktır.

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —