SAMİ DAYANGAÇ


ÖĞRETMEN ATAMALARI


 

Ülke genelinde gündemden hiç düşmeyen bir konu var; atanamayan öğretmenler. Öğretmen atanmasının da bir yolu, yöntemi var. Bu hususa geçmeden önce kısa bir bilgi tekrarı yapalım. 

Öğretmen diye kime denir? Öğretmen, toplumun eğitim hedefleri doğrultusunda bireylere eğitim ve öğretim sunmakla görevli kişiye verilen mesleki unvandır. Türk Dil Kurumu sözlüğünde, ‘Mesleği bilgi öğretmek olan kimse’ olarak tanımlanan öğretmenlik, alan eğitimi ve pedagojik formasyon gibi süreçlerin ardından edinilebilen bir meslektir. Bu mesleği yapmak için üniversitelerin eğitim fakültelerinden birinden mezun olmak, başka branşlarda mezun olanlar da formasyon almak, staj yapmak ve KPSS’ye girmek yoluyla öğretmen oluyorlar.

Şu anda kaç öğretmenin atanma beklediğine dair çok net bir bilgi yok. Kimine göre 300 bin, kimine göre de 500 bin öğretmen atama bekliyor. Sevgili okur ülkemizde kaç eğitim fakültesi var?

Ülkemizde tam 97 eğitim fakültesi bulunuyor. Bu fakültelerden her yıl mezunlar veriliyor. Demek ki yığılmalar artarak devam edecek. Her yıl eğitim fakültelerinden 40 bin öğretmen mezun oluyor. Demek ki bu yıldan başlayarak 10 yıl bu fakülteleri kapatsak yine de öğretmen fazlalığı yani atanmaları tamamen bitmeyecek.

Fen Edebiyat Fakültelerinde okuyanlar eğitim sürelerinde formasyon alabildikleri için 4 yıllık eğitim sonunda öğretmen olarak mezun oluyorlar. Eğitim fakültelerinde ise bu durum farklı, eğitim süresi 5 yıl.

Öğretmeler özellikle gelişmiş toplumlarda son derece saygı gösterilen, takdir edilen bir değer olarak görülürken, bizde gerçekten vatanına milletine hizmet eden, öğrenci yetiştirmeye çabalayan, aldığı maaşı helal ettirmeye çalışan gerçek öğretmenler ne yazık ki gereken saygıyı görmüyor, göremiyor.

Bize göre, öğretmen olmak isteyenler YÖK sınavlarında sıralı listelerde tercih edilerek, kimi zaman tesadüfen kazanılmış okullardan yetişmemelidir. Ülkemizin hangi branşlarda kaç öğretmene ihtiyacı varsa bu sayı önceden tespit edilmeli, yüksek puanlarla seçilerek öğretmen adayları eğitim fakültelerine alınmalı ve mezuniyetlerinde doğrudan atamaları yapılmalıdır. Yüksek maaş da tercih edilmesine katkı verir.

Şimdi var mıdır bilmiyoruz, koalisyonlar döneminde öğretmenler açısından depo öğretmenliği diye bir ucube vardı. Yüksek bürokratların eşleri, subayların eşleri depo tayin ile merkeze alınır, belki haftada bir derse girer, pek çoğunda derse girmeden maaş alırlardı. Bazı öğretmenler günümüzde de ek işler yapıyor. Kimi köfteci dükkânı işletiyor, kimi kafe vs. Haftada bir derse girenler bile var. Özel okullarda hiçbir öğretmen ek iş yapamaz, kılık kıyafetine özen gösterir, raporlu olamaz, izin sınırsız değildir. Zira öğrencilerin aileleri bir yerde müşteridir. Devlet okullarında ise ne yazık ki kıyafet serbestisinin bize uygun olmadığı görülmüştür. Derse giren öğretmenler, saç sakal karışmış, kirli bir kot, kirli bir tişört, hani mesleğe olan saygınlık?

Bazı okullarda gördüğümüz, beden eğitimi derslerinde ortaya bir top atan eğitim neferi kenarda telefonla zaman geçiriyor. Aslına bakarsanız sevgili okur, o kadar çok yazacak şey var ki, bu günlük burada bitirelim daha sonra devam ederiz.

 

GÜNÜN SÖZÜ: Konuşmak kadar dinlemek de bir sanattır…