VELİ ALTINKAYA


KİTAP, KÜTÜPHANE VE HAYAT


Ders kitaplarını saymazsanız, bizim kitapla ilk tanışıklığımız ilkokulun son demlerinde özellikle kış aylarının köydeki ev oturmalarında büyüklerimizin ?Al oğlum; oku bakalım Hazreti Ali´nin cenklerini? diye başlayan sözleriyle oldu. Ben cenkleri okurum, daha çok da rahmetli büyük dayım veya oturmadaki diğer büyüklerimiz cenkler üzerine yorumlar yapardı...
Yaz, sonbahar derken, yoğun bir çalışma dönemi bitiyor ve kışa giriyorduk. Hem bizim, hem de hayvanların her türlü yiyeceği ve yakacağı depolanmıştı.
Yakacak, Binboğa´dan eşek sırtında getirdiğimiz ardıç odunu ve tezek; yiyecek ise, un, bulgur, tereyağı, kuru tarhana, kuru yufka, derilere basılmış peynir, bir-iki torba soğan ve patatesten oluşuyordu. Her sene olmaz, ama, bazı yıllarda tenekelere basılmış ancak misafir geldiği zaman ikram edilecek kavurmada bir köşede olurdu. Kavurmaya izinsiz dokunmak zordu.
Biz yine köyün varlıklı ailesi idik. Köyün her hanesinde yukarıdaki yiyeceklerin tamamının bulunması mümkün değildi.
Böyle bir ortamda kış oturmalarında Hz.Ali´nin cenklerini okurdum yüksek sesle... Oturmalar öyle Kayseri oturmaları gibi gece geç saatlere kadar sürmez. Kışın hava erken kararır. Akşam namazından sonra herkes yemeğini yer ve oturmaya gelir; saat 21.00 gibi de kalkılırdı. Zira yatsı namazı kılınacak, sabah ezanıyla birlikte hayvanların yemi verilecek, altı süpürülecek vs? O cihetle uzun oturulmazdı.
Kışın, orta yerde bir soba yanar; büyükler ortalama 30-40 m2´lik evin sedir kısmında; hanımlar ve çocuklar ise toprak zemine serilmiş kilimler ve minderlerin üzerinde otururdu.
Elektrik yok, odanın hakim bir yerinde taka veya cam olur. İdare lambası takada veya camın önünde görevini yapardı. Halkın ?Löküs? dediği lüks adlı aydınlatma cihazı gerçekten lükstü.
70´li yıllarda özellikle pazar günleri, daha çok da ilkbahar ve sonbaharda arabaların bagajlarında kitap getirilir satılırdı. Daha çok da dini içerikli bu kitaplar ?Emekli Albay, Kimyager?Hüseyin?Hilmi Işık? imzasını taşırdı.
Bu zat, Enver Ören´in kayınpederiydi. Enver Ören, İhlas Grubu´nun TGRT, Türkiye Gazetesi ve İHA gibi basın-yayın kuruluşlarının sahibiydi. Şimdilerde bu şirketleri oğlu Mücahit Ören yönetiyor.
Kayseri´ye gelince kitaba ilgim arttı. Özellikle milli ve manevi içerikli eserleri okuyordum. O tarihte kitapçılar daha çok Millet Caddesi´ndeydi. Burdaki kitapevlerinin bodrum ve üst katlarında ?ucuz kitap? arardım. Rahmetli babamın gönderdiği harçlıktan biriktirdiğim üç-beş kuruşla kitap almaya ortaokul ikinci sınıfta başladım. 70´li yılların ortalarında Aydınlıkevler Ortaokulu´nda okurken deftere Arif Nihat Asya´nın bir şiirini yazdığım için ?siyasi polis?le tanışmıştım.
Daha çok kitap okumak istiyordum. Ama, kitap alacak para yoktu. Dünkü Kağnıpazarı´nın, bugünkü Seyyid?Zeynelabidin?Hz´lerinin türbesinin hemen yanında il halk kütüphanesi vardı. Kaloriferli sıcacık... Binboğa´nın çocuğu olmama rağmen, soğuğu hiç sevmezdim; (bugün de sevmem ya) hem ısınmak, hem ders çalışmak, hem de kitap okumak için saatlerce kütüphanede kalırdım...
Bugün...
Şükürler olsun, binlerce kitaptan oluşan iki ayrı (şehir-bağ evinde) kütüphanem var. İtiraf etmem lazım ki, eskisi kadar okuyamıyorum. Aslında bizim meslekte yazmak, yorum yapmak için daha çok okumamız gerek. Ama, günlük telaşe, günü kurtarmanın çabası ile neredeyse okumaya zaman bile kalmıyor. Çoğu zaman günlük gazetelere ancak evde göz atabiliyorum.
Bugünün nesli okuma, kitap ve kütüphane adına ne kadar şanslı. Ama, maalesef o nesilde de okuma şevki göremiyorum. ?Teknolojik nesil? adeta ?robotik bir hayat? yaşıyor. Bakın Büyükşehir Belediyesi modern bir kütüphane daha kurmuş. Eminim öğrenciler burayı daha çok ders çalışmak için kullanıyor. Ders elbette öncelik; ama ders kitabının dışında okumayan gençlerin hayata tutunabilmesi ve bu acımasızlık içinde rekabet edebilmesi o kadar zor ki...

KÜLTÜREL FAALİYETLER
Hemen her gün siyaset yazdığım bu sütunda bugün siyasete yer yok? Yukarda kitaptan bahsettik, burada da o minval üzre devam edelim. Okullar açıldı, insanlar tatilden, bağından, köyünden döndü. Sonbahar derken kış da yaklaşıyor. Bu mevsimlerin gecelerini, hafta sonlarını kültür ve sanat etkinlikleri ile taçlandırmalıyız. Belediyelerimizin kültür etkinlikleri (konferanslar, yayınlar, oyunlar, konserler, sohbetler vs) bana göre bir mahalleye kaldırım yapmasından daha önemli. Yaptığınız kaldırım bir süre sonra demode olabilir. Ama, bu tür faaliyetler özellikle genç neslin milli ve manevi değerlerimize tanıması adına daha önemlidir. Sadece belediyeler değil, etkin STK ve meslek örgütleri de bu noktada devreye girmelidir.

MIŞ? MİŞ? MUŞ?
-  AK?Parti Genel Merkezi FETÖ´cü çalışmalarını peyderpey uygulamaya geçiriyormuş.
-  Kayseri´de FETÖ operasyonları devam edecek gibiymiş.
-  Bazı il ve bölge müdürleri ile ilgili kararnameler imzaya açılmış.
-  MHP?içindeki muhalif cephe Baki Ersoy´un karşısına aday çıkartmak için, insanların ?düşünü azdırma? çabasındaymış.
-  Büyükşehir modern bir kütüphane daha yapmış.
-  Başkan Palancıoğlu, Talas´ın tarihi değerlerini gün yüzüne çıkartmaya çalışıyormuş.
-  Kentsel dönüşüm mevzuatı revize edilecekmiş.
-  ERÜ´de ihraç edilen çok sayıda akademisyen iade için başvurmuş.