ZERRİN KARABULUT


EVLİLİKTE

ZERRİN KARABULUT


Merhaba sevgili okurum; günümüzde evlilikler kısa süreli ilişkiler halini almaya başladı, bunun hepimiz idrakindeyiz öyle değil mi? Peki, sebebini şöyle oturup da uzun uzadıya düşünen, neden, nasıl, sorularını önce kendimize yönelterek sorabildik mi?

Toplumu bir araya getiren, ahlaki değerlerimizin büyük bir parçası olan aile, baştan sona karşılıklı fedakârlık, özveri, sevgi, saygının toplamıyla beraber yürümesi gereken bir hayat yolculuğu.

Tanıştığınız ilk yıllarda eşinize kırılacak bir vazo, nadide bir çiçek gibi bakarken gözlerinizdeki o muhteşem ışıltıyı hatırlayın, nasıl da parlıyordu gözbebekleriniz, yıllar sonra ne değişti? Aynı eskiden olduğu gibi birbirinize sevgi sözcükleri söylemenize engel olan şey nedir? 

Sorumluluklar, çocukların bakımı, maddi gereklilikler, aile, çevrenizdeki insanların istekleri, hepsi tek bir bireye yüklendiğinde, beden, zihin yorgunluğu kendini göstermeye başladığında her şey bundan sonra değişiyor.  İhtiyaçlar, koşturma, tek bir kişiye verilirse bu erkek yâ da bayan fark etmez, biri diğerinden fazla koşturmak zorunda kaldığında, tüm vaktini dolduran bu karmakarışık günün ardından, eşiyle ilgileneceği zamanın tümünü başka konularla harcamış oluyor. Buradan anlıyoruz ki aynı evi paylaştığımız insanı ötekileştirirsek birlikte geçirdiğimiz saatler azalıyor daha sonra eşler arası muhabbet kavramı avuçlarımızın arasından uçup gidiyor.

Öncelikle bireyin kendi ihtiyaçları, daha sonra en yakınları ve ondan sonra üçüncü şahıslar olmalı. İsteklerimizi bertaraf edip başkalarını memnun etmeye odaklanırsak işin içinden çıkamayız, mutlu olmayı istiyorsak eğer hayatımızın merkezi biz olacağız, olumsuz negatif düşünmeyi bırakıp sihirli kelimeler kullanırsak örneğin ‘hallolur’, ‘sağlık olsun’, ‘çok şükür’, ‘ben değerliyim’ gibi, o zaman huzuru çağırarak yolunda gitmeyen yaşamımıza kaldı yerden başlayabiliriz.