ASIM CENGİZ GÜR


ZOR OYUNU BOZAR - 1

Notlar - Asım Cengiz GÜR


Cumhurbaşkanımız Cumhuriyet Resepsiyonunda yaptığı konuşmanın bir yerinde demişler ki:

?Eskiden zor oyunu bozar derlerdi milletimizle bir olup bu oyunu bozacağız. Bizim kitabımızda kula kul olmak yoktur. Kitabımızda kulluk ancak Hak´ka olur?. Bunu işitince aklıma cennetmekân Prof. Dr. Mahmud Es´ad Coşan hocaefendi geldi. Şüpheli bir kaza neticesinde rahmet-i rahman´a kavuşan, ilim, fikir, gönül insanı bir mürşid. Bugün ve yarın notlarımızda yirmibeşyıl önce, O´nun (rahmetullahi aleyh) 1992 yılında Malatya´daki konferansında söylediklerini aktarmaya gayret edeceğim. Yüce Allah (c.c.) derecesini yüksek eylesin.

??bir harita var. Türkiye´nin Kayseri dahil, Ankara´nın aşağısından Trabzon´un aşağısına kadar düz bir çizgi halinde ve Adana dahil, Silifke dahil aşağıya kadar olan kısmı; bütün Irak, bütün Suriye, bütün Ürdün; Arabistan yarımadasının da Medine-i Münevvere dahil kuzey kısmı; Sinâ yarımadasının tamamı ve Mısır´ın kuzeyi, İskenderiye´den ileriye doğru hudutlara dahil... Yâni, bizim şu anda içinde bulunduğumuz Malatya´nın da dahil olduğu bütün bu kısımlar İsrail´in haritası içindedir. Yâni İsrail´in amacı, Amerika´da da kuvvete sahib olduğundan, Amerika´nın yönetimine de tesiri olduğundan, Avrupa´da da, Avrupa Birliği´nin çeşitli milletlere ait bayraklarının dalgalandığı merkezinin bulunduğu Strazburg´da da sahib olduğu nüfuz ile ve dünyanın her yerindeki organize tehditleriyle, Türkiye´nin bütün su ve petrol havzaları dahil Ortadoğuyu ve bizim topraklarımızı --Malatya dahil-- kendi toprakları arasına katmayı amaçlıyor. Bunu istiyor, bunu arzuluyor ve bunun çalışmasını yapıyor. Bizim PKK olarak gördüğümüz olayların arkasındaki kimsenin söylemediği gerçek budur. Kimse söylemiyor. Diyorlar ki: "Zâten Yunanlılar düşmanımız, zaten Ermeniler düşmanımız, bir üçüncü cephe açmayalım!" diyorlar ama gerçek bu... PKK´yı kışkırtan, organize eden, ayarlayan hepsi bu...

Dünyanın en mühim üç şeyi var: Başta petrol olmak üzere enerji... Ondan sonra yaşamak için en hayatî madde olan su... Ondan sonra da ekmeğin asıl maddesi olan tahıl... O GAP projesi ve sâire, bizim harcadığımız milyarlar, trilyonlar... İsrail bunlara göz dikmiş, buraları elde etmenin çalışmasını yapıyor. Neden böyle bir şeye cesaret ediyor?.. Bizim geriliğimizden, cahilliğimizden istifade ediyor. Bizim organize olmamamızdan istifade etmeyi düşünüyor. Bizim kalabalığımızdan korkmuyor. Çünkü, elindeki imkânlar, silâhlar, alet, edevat, techizât, uluslararası münâsebetlerdeki güçlülüğü gibi şeylere güveniyor. Her ülkenin içindeki kendisine bağlı elemanlara güveniyor. Amerika´nın iç politikasında, dış politikasında; Almanların iç politikasında, dış politikasında; hattâ Vatikan´da, Vatikan gibi hristiyan devletinde bile sahib olduğu nüfûza güveniyor. Çünkü, içinde aslen yahudi olan papazlar var... Asıl kökeni yahudi olan, siyonizme hizmet eden papazlar var...

Şimdi aziz ve muhterem kardeşlerim!.. Biz burada ? size tarihî bazı şeyleri hatırlatmak için toplanmış bulunuyoruz. Yâni sizi ilgilendiren, sizin çocuklarınızı ilgilendiren, sizin Allah divânında yüzünüzün ak olmasını sağlamakla alâkalı olan, Allah´ın divanında sorumlu duruma düşmenize sebep olacak bir takım konuları konuşmak üzere burada toplanmış bulunuyoruz... Yâni, Türkiye´nin ve dünyanın durumunu bilmek lâzım!.. Tahsili ve görgüsü, çalışmaları, kültürü bu meselelerin, söylenilen rakamların, konuşulan konuların ehemmiyetini anlamağa yeterli olması lâzım!.. O olmadığı zaman, klasik usülle, eski anlayışla bu meseleleri anlayamayabilir bazı kimseler...

Aziz ve muhterem kardeşlerim!.. Netice itibariyle biz, Allah´ın rızâsını arayan insanlarız. Allah´ın sevdiği, râzı olduğu bir kul olmak istiyoruz, Allah´ın sevdiği, râzı olduğu işleri yapmak istiyoruz; hâlis niyetimiz bu... Allah´ın sevdiği, râzı olduğu işler, sadece namaz kılmak, oruç tutmak, hacca gitmek, tesbih çekmek değildir. Ümmet-i Muhammed´in istikbaliyle ilgilenmek önemli!.. İslâm´ın selâmetini, bekasını düşünmek önemli!.. İslâm´ın bayrağının burçtan aşağı inmemesini sağlayacak insanlara ihtiyaç var, kadrolara ihtiyaç var... Bunu düşünen, resmen bunu kendisine vazife edinmiş bir ülke yok!.. Osmanlı vardı. Osmanlı devletinin başındaki yöneticiler, halife olarak dünyanın her yerindeki müslümanlara yardım etmeye çalışıyordu. Asker gönderiyordu, para gönderiyordu, beynel milel toplantılarda savunuyordu. O devlet yok olduktan sonra ortada olan devletler, böyle bir şeye sahib olmak istemediler. Düşmanların büyüklüğü karşısında çekindiler.

Şimdi biz, dünyanın üzerindeki politikaların değişmesi, güç kuvvet merkezlerinin değişmesi, cephelerin değişmesi meseleleri ile yakından ilgilenen insanlarız. Bunları mütehassıs uzmanlardan, profesörlerden, bakanlık yapmış en yetkili insanlardan, milletvekillerinden konuşmacılar celbederek, muhtelif toplantılarda câmiamıza yaygın bir bilgi halinde tanıtmak için muhtelif çalışmalar yaptık. 1992 senesinde Ayvalık´ta Murat Reis Oteli´nde toplantılar yaptık... Gemlik´te toplantılar yaptık, Bursa´da toplantılar yaptık... İzmir´in Söke´sinde, Nevşehir´de Dedeman Oteli´nde toplantılar yaptık... En güzîde kardeşlerimizi ve hizmette cansiperâne çalışan arkadaşlarımızı çağırarak, dünyanın değişen şartlarını inceledik. Dış politikadaki değişmeleri ve bu değişmelerin bize getireceği faydaları, zararları, tehlikeleri bahis konusu ettik. Bunları dergilerimizde yazdık. Sadece dergi çıkarmış olmak için yapmıyoruz bu neşriyatı... Bunun içindeki bilgileri arkadaşlarımız öğrendikten sonra, çalışmalarımız müşterek çalışma olarak devam etsin istiyoruz.

Çok net olarak, kelimelerin mânâsını bile bile, üstüne bastıra bastıra söylüyorum: Çok ciddî bir savaş ile karşı karşıya müslümanlar!.. Küfür müslümanlarla çarpışıyor, ama bu ilan edilmemiş bir savaş... İlân edilmemiş muazzam bir savaş var... Bu savaşta, bir tarafta süper devletler var; Amerika var, Avrupa devletleri var... Başka müşrik devletler var; meselâ Hindistan gibi, Japonya gibi müşrik, ilâhî bir dine bile sahib olmayan devletler var... Bir tarafta da mazlum, mağdur, geri, ibtidâî, cahil, gafil müslümanlar var... Peki, niye böyle mazlum, mağdur, cahil, gafil müslümanları kendilerine hedef edinmişler ve niye İslâm´la uğraşıyor bu herif-i nâşerifler?.. Dünya üzerindeki en önemli güç odakları niye İslâm´la uğraşıyor?.. Onlar menfaatlerini sağladıkları zaman, İslâm´ın bir takım emirlerinin yapılmasına da müsaade ediyorlar, bir şey demiyorlar. Meselâ, Suudî Arabistan Amerika´nın avucunun içinde mi?.. İçinde... Suudî Arabistan´ın petrolü ARAMCO tarafından sömürülüyor mu?.. Sömürülüyor. Paraları Amerikan bankalarında mı?.. Amerikan bankalarında... Sus payı olarak, devletin yönetimini eline geçirmiş olan heriflere biraz para veriliyor mu?.. Veriliyor. Halk memnun mu vaziyetten?.. O belli değil... Eh, tamam, namazlarını kılsınlar, oruçlarını tutsunlar, haclarını yapsınlar... Bir şey demiyor, sömürü olduktan sonra... Ama sömüremediği zaman kanlı ihtilâller yapıyor, kukla hükümetler başa geçiriyor, sömürmeyi devam ettirmek istiyor?. Kalan sözlerinin bir kısmını da inşaallah yarınki notlarımızda aktaralım.

Yüce Allah (c.c.) kulluğumuzun bilincine varmayı, geçmişi ve içinde bulunduğumuz ahval ve şartları iyi analiz ederek farkında olmayı, uygun/gerekli tedbirleri almayı, düşmanlarımızın oyunlarını bozabilmeyi ve hayırlı neticelere kavuşabilmeyi sağlayacak basiret ve feraseti başta memleketimizi sevk ve idare edenler olmak üzere hepimize nasib ve müyesser eylesin. (âmin).