ASIM CENGİZ GÜR


ZAN ETMEK

Notlar - Asım Cengiz GÜR


Yüce Allah´a sonsuz hamd ve senalar; Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)´e ve O´nun al ve ashabına salat ve selam olsun.

Kıymetli Kardeşlerim!

Zan, ?sanmak, tahmin etmek? mânâsına gelir. Bu da iki türlü gerçekleşir. Hüsnüzan, ?kesin hüküm bulunmayan bir şeyi iyiye yorumlamak, iyiye de kötüye de yorumlanabilecek bir işe, güzel yönünden bakmak? demektir. Bunun zıddı ise suizan olup ?kesin hüküm bulunmayan bir şeyi kötüye yorumlamak, her şeye menfi yönden bakmaktır?.

Zan, delillerle ispatlanmamış olaylarda olur. Bir hadisede kesinlik varsa, orada artık zan ortadan kalkar; belki, kesinlik sağlayan delil konusunda kuşku-zan duyulabilir. Ancak her halükarda, aksi ispatlanamayan şey, aslı gibidir. Onun için ?bereat-i zimmet asıldır?, ?masum olmak asıldır? denilmiştir. Bu hüküm ancak aksi ispatlanıncaya kadar kişilerin masum olarak addedilmesini emreder. Birçok kuşkular olabilir ancak o olayı o kişinin gerçekleştirdiği, suç işlediği anlamına gelmez; belki o işi işleyebileceği anlamına gelir. Meselâ, bir insan alenen küfrü savunuyorsa, burada zan söz konusu olamaz ve o adamın küfrüne hükmedilir; ama bir mü´minin ağzından küfür sözleri çıktığında, ona hemen kâfir damgası vurmak yerine, hüsnüzan yolunu tutmak ve o sözü küfründen değil, cehaletinden söylediğini düşünmek tedbir ve temkine en uygun olanıdır.

İnsanı suizanna sevk eden en önemli sebep, kendi mizacının bozukluğu yahut kendi hayat düzeninin çarpıklığıdır. Daima karşısındakileri aldatan bir insan, herkesin sözlerini şüphe ile karşılar ve her işin altında bir hile, bir oyun arar. Yaşarken birçok insan herhangi bir niyet ve kastı olmasa ya da suça karışmasa bile yaptığı bazı işler sebebiyle bir suizanna sebep olabilir. (Allah ondan razı olsun) Hazreti Ömer: ?Kim kendini töhmet altında kalacak bir konuma sokarsa, kendisine suizanda bulunanları kınamaya hakkı yoktur? diyerek insan fıtratı gereği ortaya çıkacak şeyler için uyarmıştır. Kişilerin, böyle yaparak suizan yapılmasına vesile olmaması ve başkalarında böyle bir durumda dahi o kişiye (kesinleşmemiş) bir suçu isnad edip de suizana düşmemesi lazımdır. Çünkü, her ne kadar o kişi, kendisine suizan edilmesine yol açmış ise de, İslâm alimlerinin ifadesi ile bir kişinin aleyhine olabilecek emareler %99 olsa ve bir tek ihtimal kişinin lehine olsa, bu durumda suizan etmek günahtır. Kendisine yüklenmiş bir vazife olmaksızın casusluk etmek de yasaklanmıştır. Kerim Kitabımız´da: ?Ey iman edenler! Zandan çok sakının. Çünkü zanların bir kısmı günahtır. Birbirinizin gizli hallerini araştırmayın. Kiminiz kiminizi gıybet etmesin? buyurulmaktadır.

Aziz Mü´minler! Notlarımızın başında zan; kesin bilgilere dayanmayan, ihtimal ve tahmin üzere hüküm vermektir demiştik. Ayet-i kerimede ve Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)´in hadis-i şeriflerinde zandan kaçınmak emredilmiştir. Çünkü bazı zanlar, gıybete dönüşür. İlk başta insanın kendi kendisine kötü zan ve tahminde bulunması haramdır ve kalp ile yapılan bir gıybettir. Eğer bu şeyler bir başka kişi ve kişilerle paylaşılırsa da günahın seviyesi artmakta ve aleni gıybete dönüşmektedir. Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir gün ashab-ı kiram efendilerimize: ?Gıybet nedir bilir misiniz?? diye sorunca: ?Allah ve Resûlü daha iyi bilir? diye cevapladılar. Bunun üzerine Efendimiz (s.a.v.): ??Kardeşini, onun hoşlanmadığı şekilde anmandır´´diye tarif edince sahabeler: ?Ya kardeşimizde dediğimiz şeyler varsa? diye sorunca Efendimiz (s.a.v.): ?Eğer dediğin sıfat kardeşinde varsa zaten o zaman gıybet olur. Yok eğer söylediklerin o kişide yok ise, ona iftira etmiş olursun´´ buyurdular.

Bununla ilgili olarak Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)´in muhtereme eşlerinden (Allah ondan razı olsun) Safiye annemizin bir hatırası da bununla alakalıdır. Şöyle anlatmışlar: ?Râsulullah (s.a.v.) Ramazan ayında itikafta iken akşam vakti yanına uğradım. Bir müddet konuştuk. Sonra geri dönmek üzere kalktım. Uğurlamak üzere de O kalktı. Kapıya kadar gelmişti ki Ensar´dan iki kişi oradan geçiyordu. Hz. Peygamber´i görünce hızla uzaklaşmaya başladılar. Râsulullah (s.a.v.) onlara seslendi ve ?Biraz ağırdan alın, bu yanımdaki eşim Safiyye´dir´ dedi. Onlar: ?Sübhanallah! Bu da ne demek ey Allah´ın Râsulü? (Hiç sana su-i zanda bulunur muyuz?)´ dediler. Bunun üzerine Râsulullah (s.a.v.): ?Şeytan, damarlardaki kan gibi insanda dolaşır. Ben, onun kalplerinize bir kötülük atmasından korkarım´ buyurdu?. Bundan hareketle hem suizana sebep olacak şeylerden kaçınmanın hem de lüzumu halinde diğer kişilere açıklama yaparak onların suizanna düşmesine sebep olmamak gerektiğinin lüzumuna işaret edilmiştir.

Kardeşlerim! İnsanlar genellikle, bir kişiye duyulan kıskançlık, kin, düşmanlık, tarafgirlik, rekabet, kendini beğenme ve üstün tutma duyguları sebebiyle suizanna düşür ki aslında bu kötü huy ve duyguların hepsi de yasaklanmıştır. Suizan, bir kimsenin şeref ve haysiyetine de saldırmak anlamına gelir. Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.): ?Zandan sakının, zira zan, sözlerin en yalanıdır. Ey Müslümanlar! Birbirinizin kusurunu araştırmayın, haber koklamayın, haksız yere rekabet etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize kin tutmayın, birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah´ın kulları! Kardeş olun. Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu mahrum bırakmaz, onu tahkir etmez. Kişiye şer olarak Müslüman kardeşini küçük görmesi yeterlidir. Her Müslümanın diğer Müslüman´a malı, kanı ve ırzı haramdır. Allah sizin suretlerinize ve kalıplarınıza bakmaz fakat kalplerinize ve amellerinize bakar? buyurmuşlardır.

Aziz Mü´minler! Bir konudaki bilgimiz, yüzde yüz ispatlanmadığı sürece o konuda suizanda bulunmak hatalı bir davranıştır. O kişinin hakkındaki iddialar sadece iddia olarak kabul edilmeli ve ispat edilmedikçe gerçekmiş gibi algılanmamalıdır. Karşı taraf davranışları ve bulunduğu konumuyla buna sebebiyet verse bile, bu ispatlanamadığı taktirde onun hakkında suizannı helal kılmaz. Alimler, "doğruyu ve yanlışı, açık belirtileriyle seçmeden, iyice gözleyip düşünmeden zanda bulunulmamasını" önemle tavsiye etmekte, "açıkta bir sebebi ve doğru belirtisi bulunmayan zannın harâm olduğunu, kaçınılması gerektiğini" belirtmektedirler. İhtimal üzerine hüküm olan zanlar, gerçeğe uymadığından, başkasına bühtan ve iftira olacağından, zanda bulunanı vebâl altına sokacaktır. Unutmayalım ki biz Müslümanlar, Allah´ın adaletine, ahiret gününe, cennet ve cehenneme, her kişinin yaptıklarının karşılığını mutlaka alacağına inanmaktayız.

Dikkat edin ki; Sözün en güzeli, Nizamın en kapsamlısı, Aziz, Mülk sahibi ve Her şeyi bilen Allah´ın kelamıdır. Kerim Kitabımızda şöyle buyuruluyor:

"Ey iman edenler! Zandan çok sakının. Çünkü zannın bir kısmı (sui zan) günahtır. Birbirinizin gizli kusurunu (casus gibi) araştırmayın ve biriniz, diğerini çekiştirmesin. Herhangi biriniz (normal insan olarak) ölmüş kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte bundan iğrendiniz (değil mi?) O halde ?Allah´a saygı duyup emrine uygun yaşayın´ aykırı davranmaktan sakının. Şüphesiz Allah tevbeleri kabul edendir, çok merhametlidir?.