ASIM CENGİZ GÜR


YILBAŞI KUTLAMALARI-3

YILBAŞI KUTLAMALARI-3


Yılbaşı kutlamaları ile ilgili bugünkü notlarımızda, ülkemiz bu akıma nasıl yakalandı, nasıl etkilendi bunları aktaracağız, inşaallah.

Daha önceki notlarımızda da aktardığımız gibi; eskiden Osmanlı topraklarında yılbaşı bir tane değildi.

Hicri Takvim`e göre yılbaşı Muharrem ayının birinci günü idi. O günlerde insanlar yılbaşı kutlaması yapmazmış. Çoğu kişi hicri yılın bu ilk ayının, Muharremin ayının onuncu gününde evlerde hazırlanan aşurelerden yeni bir yıla girildiğini fark ederlermiş.

Rûmi takvime göre diğer bir yılbaşı ise mart ayının birinci günü başlar; yeni zamlı maaş ve ücretler Rumi ay hesabıyla verildiğinden, çalışanlar için bu yılbaşının bir önemi olsa da martın birinci gününü kutlayan kimse olmazmış.

Gayri Müslimlerin çoğunluğu yılbaşına bir hafta kala; Noel Yortuları için hareketlenirlermiş.

Cumhuriyet dönemi ile birlikte, 1930’larda yılbaşı balolarının ve Yılbaşı Tayyare Piyangolarının düzenlendiğini ve daha masum ve samimi olan türünün ise halk arasında sabahlara kadar dostlarla oturup eğlenme şeklinde kutlandığını görüyoruz.

Yılbaşı, 1935 yılına kadar ertesi günü `resmi tatil` olmadığı için, yalnızca halk arasında gece eğlenceleri olarak sürdürülür ve ertesi gün herkes normal günlerde olduğu gibi, işinin başına giderdi. Yılbaşının ilk günü resmi daireler, çarşı pazar ve dükkânlar da açık bulunurdu. Cumhuriyet`in ilk yıllarında toplum tarafından yadırgansa da, dini ve milli kültürden uzaklaştıkça zamanla buna da alışıldı. 1935`te yılbaşı, resmi tatil günü olarak kabul edilince, yılbaşı gecelerinin kutlanma ve katılım oranı arttı ve şekli de değişmeye başlandı.

Müslümanlar arasında batılılaşmanın etkinliğini arttırması ile dini bir yanı olmayacak şekilde yılbaşı, her yıl gazino ve lokantaların, eğlence yerlerinin programları, gençlerin, akraba ve komşuların kendi aralarında toplanmaları kapalı mekânlarda veya ikram ve tombala gibi oyunlarla evlerde kutlanır olmuştur.

1980`lere gelindiğinde, artık topluma verilen maya tutmaya başlamış, Noel Baba tebrik kartlarından vitrinlere, kokaklara inmiş ve artık yılbaşılar yılbaşılar daha başka ve tüketime yönelik kutlanır olmuştur. Bunda, o yılların tek yayın kuruluşu olan TRT’nin, ulusal gazetelerin ve Milli Piyango’nun yılbaşı uygulamalarının etkisi çok fazladır.

Artık medyada yılbaşı öncesinden itibaren yılbaşına yönelik yayınlar artar, kimin kiminle ne yapacağı, kimin nerede programa çıkacağı, nerede nasıl eğlenileceği konusu gündemi işgal eder, toplumsal algı değiştirilmeye başlanır.

Daha sonra dinimiz ve milli kültürümüze ulaşmak ve onu öğrenmek, hayatımıza uygulamak konusundaki gelişmeler arttıkça, “başka kavimlerin/dinlerin” örf ve adetlerini, bayramlarını kutlamayı onlara benzeme yolunda bir sebep olarak gösteren Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in sözüne ittiba eden Müslümanlar, daha hassas davranmaya başladılar ve özellikle Hristiyan veya batı örf ve adetlerini bu kutlamalara dahil etmemeye gayret ettiler.

Daha sonra, Müslümanları yılbaşı kutlamalarından/eğlencelerinden alıkoymak ve faydalı bir iş yapmak adına yılbaşı kutlamalarına alternatif olarak Mekke’nin Fethi Yıldönümü Kutlamaları tesis edildi. Aslında hicri 8.yılın Ramazan Ayının 20’sinde gerçekleşen fetih, miladi takvime göre 11.Ocak.630’da denk geliyordu ama ne gam.

Artık dindar Müslümanların da alternatif bir yılbaşı kutlamaları vardı. Alternatif (İslami) Tatil, Alternatif (İslami) Düğün gibi. Yılbaşı kutlamalarına iltifat etmeyen dindar Müslümanlar veya yılbaşı kutlamalarına kaymalarından korkulan dindar Müslümanlar artık yılbaşında Mekke’nin Fethi’ni Kutlama programı yapmaya başladılar.

Aslında dindar olsun olmasın Müslümanlar hicri takvimi esas almalı idiler ve eğer (o güne kadar kutlanmayan) Mekke’nin Fethi, kutlanacaksa her ramazan’ın 20.gününde kutlanmalıydı. Ama, o geceyi bir şekilde kutlayarak geçirmek isteyenler, Mekke’nin Fethi Kutlamaları’na katılsalar, Yılbaşı Kutlaması yapmaktan daha faydalı bir iş yapmış olurlar.

İfrat ve tefrit arasında savrulan Müslümanlar, dini ve milli kimliklerini muhafaza etmek isteyen insanlar bir çıkış yolu arıyorlar ve bulduklarına inandıkları yoldan gidiyorlar.

Bir de Hakk’ı tebliğ ve halkı irşad etme (aydınlatma) adına yapılan bir takım faaliyetleri de görmekteyiz. Gerek görsel ve gerek metin olarak asılan ve dağıtılan resim ve yazılarda başka din mensuplarına hakaret edildiğini üzülerek izlemekteyiz. Yılbaşı kutlamaları sebebiyle bir dine veya mensuplarına yüklenilmektedir. Halbuki o dinin dindar mensupları da Aziz (Derviş) Nikolas’ın, Noel Baba haline getirilmesine, ticari meta yapılmasına karşılardır ve o dinin dindar mensupları da Yılbaşı Kutlamaları’ndan muzdariptirler.

Yüce Allah (c.c.) Hakk’ı hak olarak görmeyi ve kendisine tabi olmayı nasib ve müyesser eylesin.