İDRİS YAVUZ


ÇANAKKALE SAVAŞLARI VE NUSRET MAYIN GEMİSİ

YAVUZCA - İdris YAVUZ


Yedi devlete karşı hak ettiği dersi veren, Nusret Mayın Gemisi, Ege ve Marmara denizlerini adeta istila eden, buralardan kuş uçurmayan, en son sistemlerle donatılmış düşman gemilerinin arasından sızarak hedefine ulaşmak, zoru başarmak kolay olmasa gerek.

Bu nedenle Çanakkale Savaşları sıradan bir savaş değildir. Karadan ve denizden Türk topraklarına girmeye çalışan düşman birliklerinin akıbeti, korkunç bir kâbusa dönüşmüştür.

Çanakkale’de silah ve mühimmat bakımından yoksun olan Türk Ordusunun, neler yaptığını bütün dünya görmüştür.

Çanakkale’de Mehmetçik, Allah'ın kınından sıyrılmış kılıcı, Hakk’ın batıla üstün gelen hıncı, Allah ve Resulü’nün göğe yükselen sesi, yeryüzüne sağanak halinde inen nurudur.

Mehmetçik burada; vatan ve namus uğruna hayatını hiçe saymış, birlik içinde, Anadolu’da yaşayan Türk’ü, Kürdü, Laz’ı, Çerkez’i, Doğulusu, Batılısı ‘Milli Mücadele’ ruhuyla, her türlü zorlukları başarmanın zevkini tatmıştır.

Bu öyle bir ruh yapısıdır ki, bir metre kareye altı bin mermi düşmesine rağmen göğüs göğse süngü savaşı yaparak, “Ölürsem şehit, kalırsam gazi” inancıyla şereflerin en yücesine erişmiştir.

Mehmet Akif bir şiirinde;

“Ölüm indirmede gökler, ölüm püskürmede yer,

Kafa, göz, gövde, kol, çene, parmak, el, ayak,

Boşanır sırtlara, vadilere, sağanak sağanak

Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler,

Kahraman orduyu seyret ki, bu tehdide güler” demektedir.

Bu savaş, ırkları, renkleri, dilleri farklı milletlerden oluşan; Haçlı ordularının asırlar öncesine dayanan, Türk milletinden öç alma duygusunun uzantısıdır.

Bu savaşta, Osmanlı donanması yok denecek kadar azdı. Çanakkale’yi geçilmez kılan Nusret Mayın Gemisi, Çanakkale Savaşı’nın baş aktörü olarak, verilen görevi kusursuz yerine getirmiş, yeni kurulacak olan Türkiye Cumhuriyeti’nin temeline harç koymuştur.

Burada Mehmetçik, kısıtlı imkânlarla, yoksulluk içinde savaşa hazırlanırken, Nusret Mayın Gemisi’ne yüklenen 26 mayın, Karadeniz’de batan düşman gemilerinin enkazından çıkarılmıştı.

Nusret Mayın Gemisi, zor şartlar altında, tüm hazırlıklarını tamamlayıp hareket için emir beklemeye başladığı sırada, İngilizler, Fransızlar ve diğer müttefik devletler, birkaç haftada İstanbul'u işgal etmeyi umuyorlardı. Ama Çanakkale aşılamadı. 18 Mart 1915 günü düşman donanması, 18 savaş gemisiyle, saat 10:00’da Boğaz’a girdi, 3 büyük zırhlısını kaybedip, bir o kadarı da ağır yaralı olarak geri çekilme zorunda kalmıştır.

Bu savaş, “Biz dünyanın en büyüğüyüz!” diyenlere iyi bir cevaptır. 3 Kasım 1914 ve 18 Mart 1915 tarihlerinde Çanakkale Boğazı’nda cereyan eden, Gelibolu Yarımadası’nda 25 Nisan 1915 tarihleri arasında sürdürülen savaşlar, Türk’ün en şerefli zaferlerinden biridir.

Çanakkale Savaşı, bir milletin Anadolu toprağında Türklüğünü koruma çabasıdır.

Çanakkale Savaşı; “Hasta Adam Osmanlıyı bitirdik” diyenlerin hüsrana uğradığı Türklerin Balkanlar’da aldığı lekeyi silen ve Türk milletinin haysiyetini koruyan savaştır…

Çanakkale’de Mehmetçik, bir kez daha milletine karşı güven tazelemiş, binlerce kefensiz yatan Mehmetçik, canları, pahasına korudukları bu vatanı bize emanet bırakmışlardır. Çanakkale Zaferi, anaların evladına;

“Oğul, seni yetiştirdim, hizmet eyle vatana,

Ak sütümü helal etmem saldırmazsan düşmana” derken,

Mehmet Akif:

“Asım'ın nesli, diyordum ya, nesilmiş gerçek.

İste çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek" dediği nesil ve Türk ordusu.

Tüm şehit ve gazilerimize Cenabı Hak’tan rahmet diliyorum.