H. Ali YILDIRIM


YABANCI ÖZENTİSİ SÖZCÜKLER

Yeni Dünya - H. Ali YILDIRIM


Yüzlerce yazı yazıldı, konferanslar düzenlendi ama ?Yabancı özentisi sözcük´ kullanma hastalığından vazgeçemedik. ?Yabancı özentisi sözcük´ ile ?Yabancı kökenli sözcük´ ü birbirine karıştırmayalım. Her dil komşu dillerden ödünç sözcük alır ve yerleşik hale gelir. Mesela ?Hukuk´ Arapça bir kelimedir, yüzyıllarca benimsenmiş ve dile yerleşmiştir. Bununla didişmekten bahsetmiyorum. Ancak ?Mütemmim Cüz´ artık genç nesile ağır gelebilir, ?Ayrılmaz Parça´ olarak mevzuatta yerini almalıdır. Aynı şekilde ?tren´ batı sözcüğüdür ve bununla da didişemeyiz. ?Uçak´ gibi ta baştan bir sözcük bulsaydık iyiydi, ama olmamış. Ancak batılının TGV dediği şeye biz YHT (Yüksek Hızlı Tren) dedik, bu da gayet iyi?

Reçeteye yazılan tanılar dilimiz ile barışık değil. Herkesin Latince bilmesi gerekmiyor, ama bir bakışta ne olduğunu anlamamız gerekiyor. Reçetemizi tercüme ettirmek zorunda kalmamalıyız. Mesela; sürekli panik ve acelecilik içinde olup, zamanı yetersiz bulan insanlar vardır. Biz bunlara ?Telaşe Müdürü´ deriz. Sözlüğe göre bu haldeki insanların hastalığına ?Koşuşturma epilepsisi´, Latincede ?Epilepsia cursiva´ deniliyormuş. (Umarım yanlış değildir, yanlışsa da böyle varsayalım). Stresten dolayı muayene olduğunuzu ve tanı olarak ?Epilepsia cursiva´ yazıldığını düşünün. Muhtemelen kendinizi olduğunuzdan daha kötü hissedecek ve karamsarlığa kapılacaksınızdır. Çünkü anlamadığınız bir tanı var ortada. Bilinmeyen korku verir. Öyle ya, koskoca (!) Roma İmparatorluğu buna bir isim koymuş, mutlaka ciddi bir şeydir. Bunun yerine tanı olarak ?Gereksiz Telaş´ dense ne olur ki?...

1991 yılında bir yabancı askeri gemide geçici görevli idim. Bir ara göğsümde rahatsızlık duydum, bıçak saplanır gibi bir ağrı vardı. Gemi doktorunu gördüm ve muayene sonrasında doktor büyükçe bir akciğer resmi göstererek bronşların ne olduğunu, üşütme nedeniyle iltihaplanabildiğini, bunun da sızı yapabileceğini anlattı. Kamaralardaki klimalar nedeniyle olduğunu ekledi. İlacımı verip ?Yaklaşık bir hafta içinde normale döneceksiniz, olmazsa geri gelin? şeklinde net bir ifade kullandı. (ASYE ve yanına iki ilaç yazıp kapıyı göstermedi). ?Alt solunum yolu enfeksiyonu´ bile demedi çünkü ona göre bu terimi bilmek zorunda değildim. O doktor kendi vatandaşlarına da aynı konuşma dilini kullandı?

Bizde ise entelektüel (Tahsilli) tayfa, yaban dili ile kodlu konuşmayı pek sever. Bu durum, entelektüel ile halk arasına derin bir yarık, yarığın iki tarafına da kalın birer duvar çeker. Bunun acilen düzeltilmesi gerekir. Bunun için tıp, mühendislik, hukuk vb. alanların günlük yaşamı ilgilendiren terimleri yeniden yazılmalıdır. Hasta doktoru dinlerken başka, tanıya bakarken başka bir sözcükle karşılaşmamalıdır. Çünkü bu durumda bir insan kendini aptal gibi hissedebilir. İleri gideyim, evet, aptal hissettirir, sonra da okumuş tayfa kibirlenir, toplumda aklı Kaf dağında seçkinci katmanlar oluşur. Sonra bu durum diğer alanlara sıçrar, mühendisle ustabaşı, avukatla müvekkil birbirini anlamaz olur, anlamayınca ayrımcılık başlar?

Türkçe terimler kullanılsın derken; Malatya´daki yaşlı kadının doktora ?Hıbilik basiy? demesini kastetmiyorum. Ama doğruysa, reçeteye ?Pavor nocturnus´ olarak ta yansımamalıdır. Bu tanı ?Karabasan´ gibi bir şey olmalıdır. Bu hassas bir ayrımdır. Aynı şekilde, Ortopedist (Türkçesi ne ise?) reçeteme ?Kırık´ yerine ?Fraktür´ yazmamalıdır. Sağlık Bakanlığı Yönergeleri buna göre değiştirilmelidir. Bu müfettişlerin işlerini de kolaylaştıracaktır. Tabi yönerge yazmak tek başına bir anlam ifade etmez, Yönetmelik ve Kanun gibi üst mevzuat ile de uyumlu olması gerekecektir. Usulen önce kanunu, ardından Yönetmelik ve Yönergeleri düzenlemek gerekir. Ancak mevcut yasaları alıp sadece terimleri değiştirirseniz kanunun ruhu kaybolacaktır. Esas olan günün şartlarına göre yeniden kaleme alınıp günümüze uygun yeni bir ruh verilmesidir. Yeni yönetim sistemi ile Meclis 500-600 kişilik bir milletvekili ordusuyla Devleti yönetme saçmalığından kurtulduğuna göre artık zamanını buna ayırabilir. Yeni mevzuat meslek erbabının da hoşuna gitmeyecektir çünkü bu yaştan sonra yeniden ders çalışması gerekecek. Olsun, terim karmaşası nedeniyle darmadağın olan zihin toplanır bütünlük arz eder, özgüven artar, ne dediğimizi biliriz. Böylece toplum olarak ta kendimiz olmanın temelini atmış oluruz?