SAMİ DAYANGAÇ


UNUTULAN DEĞER, SAYGI


 

Saygı; bir kimsenin düşüncelerine, sözlerine ve davranışlarına, toplum içindeki itibarına ve inanılırlığına karşı duyulan olumlu bir histir.

Aslında tarif ve tanımlanması zor bir deyimdir. Sevgi, inanma, güvenme, ahlâkına kefil olma, yapacaklarından ve yapmayacaklarından emin olma, hoşnut olma gibi çok sayıda duyumun bir tek sözcükte ifade edilmesidir.

Saygı, bir kültürdür ve iki insan arasındaki empatiyi işaret ettiği gibi bir aile içi yaşamını, bir toplum yaşamını ve bir milletin yaşamını da çok önemli ölçülerde belirler. Saygı; konuşma adabını, sosyal ve dini ritüelleri, sofra adabını, çalışma ve iş dünyasının kurallarını, giyim ve moda tarzlarını, cinsel yaşam ritüellerini, kaybettiklerimizle olan ilişkilerimizi ve vecibelerimizi, vermiş olduğumuz ve bize verilmiş olan sözlerin bütününü düzenleyen bir olgudur.

Şimdi çevremizi, ailemizi, çocuklarımızı, komşularımızı, iş arkadaşlarımızı gözlemleyelim. Sevgiden geçtik bari saygıyı yitirmeseydik. Konuşurken, yazarken neden saygıyı bir kenara koyuyoruz? Sevgi içten gelen, zorla asla olmayacak bir duygu. Sevgiyi gösterme şekilleri farklılık arz edebilir. Ama saygının mutlak surette gösterilmesi, sayıldığını ifade etmenin yöntemleri vardır. Mesela çocuğumuzdan bir bardak su istiyor muyuz, yoksa çocuğumuz bizden mi istiyor? Belli yaşa gelmiş çocuklarımız ana babalarının yanında ayaklarını dikip yatıyor, hayâsız konuşmalar yapmıyor mu?

Evimizden çıkmadan komşuların saygılı olup olmadıklarını anlarız. Yüksek sesle müzik dinleme, TV izleme, gece geç saatlerde ev süpürme, makine çalıştırma gibi faaliyetler onların saygılı olup olmadıklarını gösterir. Toplu taşıma araçlarına bindiniz, adam yanında kadın varsa bacaklarını hayâsızca ayırmış mı? Evladımız yaşındakiler yaşlı, hamile vs. demeden kimselere yer vermemek için dışarı bakmıyor mu? Caddelere sokaklara elimize ne geçerse atıyor, sümkürmüyor muyuz?

Evde o saygıyı sağlayamıyorsak, kimseden de saygı beklemeyeceğiz. Mesela gerek cep telefonundan gerekse sosyal medyadan yazanlar oluyor. Slm, nbr. Bu ne şimdi? Ya da açalım, naber? Bunu yazana küfür etmek şarttır.

Saygıyı evimizden başlayarak yaşamımızın her evresine yaymalıyız. Okulda, camide... Ezanı beklerken ayağınıza basan, omzunuza vurup giden, nereye gidiyorsa…

Eskiden, çok eski yıllarda hayat bilgisi, hal ve gidiş dersleri olurdu. Şimdi ebeveynler saygıyı bırakalım, evlatları ile ilgilenmiyorlar bile. Babanın mazereti hazır, ‘akşama kadar eşek gibi çalışıyorum bir de bunlarla mı ilgileneyim?’ Anne ‘akşama kadar ev işi ile öldüm ben ne yapayım? ‘diyor. Bakamayacak, ilgilenmeyeceksen doğurmayacaksın.

Sözün özü toplumumuz saygı bilincini asla kaybetmemelidir. Saygı sadece iş yeri amirini görünce ayağa kalkmak olmamalıdır. Sevgi gibi saygıyı da yaşamalı, yaşatmalı, uygulamalıyız.

 

GÜNÜN SÖZÜ: İlgi görmeyen sevgi, saygı, tüm duygular, hatta çiçekler bile ölür…