Davanın
iddianamesi 490 sayfa... Şeker iddinamesinden daha fazla. Bu
iddianame basına çok yansımadı; ama, duruşma sürecinde görülecek ki, savcıların
ilginç iddiaları var... İlk duruşma galiba 5 Nisan'da...
İkinci operasyon Par'la ilgili olan. Önümüzdeki hafta duruşması var. Özellikle
ailesi Horoz Kardeşlerin tahliyesini bekliyor. Mahkeme Başkanı son duruşmada bir hayli öfkeliydi. Allahcümleyi kurtarsın Horoz Kardeşler Mayıs 2010'dan bu yana tutuklu. Haftaya Çarşamba
günü yapılacak duruşmanın
karar duruşması olmasını bende arzu ederim. Son dava Şeker iddianamesi.. İddianame dillere düştü. İlk duruşma 24
Nisan'da üç gün süreyle 154 şüphelinin kimlik tesbitleri yapılacak 344 sayfalık
iddianame okunacak. Bu üç gün sürecek. Muhtemelen mayıs sonu veya haziran başı gibi yargılamalara
geçilir. Allah cümle suçsuzları kurtarsın.
ÖFKENİN VE HESABIN
SUSKUNLUĞU
Siyaset bir süredir sessiz-suskun... Kayseri siyasetinden bahsediyorum Ankara'dan değil...
Ankara'nın siyaseti nazarî
olarak rahatsız edecek derecede görültücü... Liderler bir türlü
mindere gelmeyen pehlivanlar gibi peşrevi uzattıkca uzatıyor. Kayseri'dekiler ise peşrevden de uzak uzak deruni bir düşünceye dalmış tepelerin
arkasını, veraların verasını görmeye çalışıyor
gibiler...
Yüksek sesle söylemeseler, hatta başkaları duyar diye mırıldanmaktan bile korksalar da
hesaplarının
ötesinde bir mutlak
hesap sahibinin olduğunu biliyor ve
hesaplarını, öfkelerini, sancılarını, hınçlarını
ve sevdalarını şimdilik içlerine akıtıyorlar. Hangisi mi?.. İstisnasız
hepsi. Kimiaz, kimi çok... Cümlesi bir
hesap peşinde... Ama bir çoğu matematiğin dört denklemine benzer bu hesabın sağlamasını
dahi yapmaktan çekiniyor... Siyasetçileri bu hükümle mahkum
ederken; ya biz, ferdan ferda aynı
ruh hali içinde değil miyiz? Sürekli bir hesap içinde yaşadığımızı
sanmıyor muyuz, gerçek hesap
sahibinin mutlak iradesinden uzak... Kader ve kaza ölçüsü ne teslim olmuş, şükür ve sabır telkininden
uzak bir mümin tavrı değilde, (Önce kendi nefsim için söylüyorum) yeryüzüne gönderilmeden Haris adını
taşıyan bir melek olan ve hırsına ve yenik düştüğü ve kerameti kendinde bildiği
için kovulan şeytanın izinden gidiyor gibiyiz... Kurşun gibi bir söz değil mi?. Rabbının değil de, şeytanın
izinden gitmekle suçlamak insanları... Kişi kendisini bilmez mi, onun için bu
itham kendi nefsime aittir. Kimse alınmasın... Bu satırları Tebrizli Şems ileMevlana arasındaki aşkı anlatan Aşkın Gözyaşlarını bitirdikten sonra yazdım. Onun için siyasetçiden başlayıp kendi nefsimde noktalıyorum.
Ne diyor Derviş Yunus, Mevlânâ Hüdâvendigâr bize
nazar kılalı, Onun görklü nazarı gönlümüz
aynasıdır...
Size, cümlemize bir nazar kılan mutlak vardır. Tüm hesapları bu
idrakle yaparsak huzur buluruz...
Aksi takdirde hesabımız bozulur ve hesabı bozanları yeryüzünde ararken,
yine hüsrana uğrayabiliriz.
MIŞ
MİŞ
MUŞ
_ Haftasonu Kayseri'nin en
lüks restorantında yenilen yemekte
krize neden olan bir meslek örgütünün ünlü başkanının tavrı aile
içinde de sıkıntı yaratacak
gibiymiş...
_ Sürekli dert yanan eczacılar
40. Kuruluş yıllarında Çoşkun Sabah'la eğlenmiş.
_ Bazı vekillerimiz yurt
dışına gidince nöbetçi ve kil Gündeş Bakır olmuş.
_ Baro seçimlerine 6 ay olmasına
rağmen saflar netleşiyormuş.
_ ERÜ'de haziranda yapılacak
rektörlük seçimi öncesi Keleştemur çok rahatmış.
_ CHP Grup Başkanvekili Tarhan
Kayseri'den sessiz sedasız geçmiş.
KULİS BULVARI
İÇİŞLERİNİN KAFASI
KARIŞIK
İçişleri Bakanlığı bünyesinde hummalı bir çalışma var. Çalışma yeni
büyükşehir
belediyeleri ile yeni kurulacaklar ve mevcutların mücavirleri
ile ilgili... Bakanlık bürokratlarının
bir bölümü büyükşehir mücavirlerinin il sınırı olmasıyla birlikte
il genel meclisinin kaldırılmasını istiyor.
Bazıları ise bunun zorluklarını gerekçe ile ortaya koyuyor.
Büyükşehir sınırı genişlerse il Özel İdareleri'nin bazı
bütçe kalemleri ile gayrimenkul, menkul ve personeli belediyelere geçecek. İGM ile
birlikte bunda da belirsizlik
var.