SAMİ DAYANGAÇ


TÜİK BASKINI

GÖZLEM - Sami DAYANGAÇ


Geçtiğimiz günlerde Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı “Hazırlanın geliyorum” diye arayarak TÜİK’e deyim yerindeyse baskına gitti. TÜİK kapılarını açmayarak doğru olmayan ziyarete doğru olmayan bir karşılık verdi. TÜİK, istisnasız tüm verileri aralıksız olarak uluslararası denetime tabi tutan bir kurumdur. Madem veriler herkese açık, bu kurum içine kapanık kalmamalı ve kendini savunmalı, verileri açıklamalıdır. TÜİK, ‘Verileriniz yanlış’ diyenlerin önüne neden bu rakamları koymuyor? Kesinlikle doğru olmayan bir şekilde kapıya dayanan Ana Muhalefet Partisi Lideri’ne ‘Buyurun gelin, işte bu da uluslararası raporlar’ demesi gerekmez miydi? Neden bütün savunma mekanizması Cumhurbaşkanı üzerinden kuruluyor? Ana Muhalefet Partisi Lideri’nin işte yakışık almayan bir şekilde “Hazırlanın geliyorum” demesi ve bu kurumun da aynı derecede doğru olmayan bir şekilde cevap vermesini kamuoyunda kimse tasvip etmedi. Peki, bu kurum neden kendini savunmaz, verilerin doğruluğunu neden açıklamaz? Geçtiğimiz aylarda Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı aynı şekilde ‘denetlemeye gidiyorum’ diye Merkez Bankası'na gitmiş, Merkez Bankası Başkanı sorulabilecek bütün soruların cevaplarını doğru bir şekilde vermişti ve her ikisi de basın huzuruna çıkıp görüşmeden mutlu bir şekilde ayrıldığını anlatmışlardı. TÜİK aynısını duyup neden yapmaz? Saklanacak bir şey olmadığına göre bütün verileri de aralıksız olarak uluslararası denetime tabi tuttuğuna göre ‘buyurun’ deyip bu verileri önlerine koysalardı ne kayıp ederlerdi? Tüm mücadeleyi tüm savunmayı Cumhurbaşkanlığı üzerine kurmak ne derece doğru? Maaş alırken de diyor mu? Cevap vermeye gelince sessiz kalıp maaş almaya, yönetim kurulu üyelikleri almaya geldiği zaman sesini çıkartanların bu davranışı doğru değil... Hazır Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı bu baskın ziyaretini gündeme getirmişken konuyla alakalı olarak bir şeyler söyleyelim. Kemal Kılıçdaroğlu kesinlikle kendisini cumhurbaşkanı adayı olarak görüyor ve göstermeye özen gösteriyor. Mersin mitingine giderken Kayseri'den de İzmir'den de pek çok kişi hatta İzmir Belediye Başkanı dahil olmak üzere önemli bir kitle Mersin'e akın etti. İki istisna vardı; bunlardan biri Ankara biri İstanbul Belediye Başkanları. Kemal Kılıçdaroğlu her iki belediye başkanının da Mersin mitingine katılmalarını uygun görmedi, katılmalarını istemedi, sizce neden? Kemal Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanlığı mücadelesindeki ‘ben merkezli’ çalışmalarına İYİ Parti’nin nasıl sabır gösterdiği anlaşılır gibi değil. Yeni bir oluşumda siyasete tekrar dönen Muharrem İnce, cumhurbaşkanlığı konusunda Abdullah Gül üzerinden anlaşmak için çalışmalarını sürdüğünü açıkladı. Yani Cumhur İttifakı’nın adayı Recep Tayyip Erdoğan, Millet İttifakı’nın adayı henüz belli değil... Seçimlere bir buçuk yıldan fazla bir zaman dilimi var. Siyasette bir gün bile uzun zaman olarak değerlendirilir, gün ola harman ola... Hazır seçimler demişken mart ayı içerisinde Büyük Millet Meclisi’nde parlamento ile ilgili yeni düzenlemeler yapılacakmış. İstifa eden milletvekili grup kuracak, partiye giremeyecekmiş. Bize göre kesinlikle yanlış, milletvekilliğinden istifa eden kişinin vekilliği dilekçeyi verdiği anda sonlanmalı, partisinden istifa eden bir milletvekilinin milletvekilliği derhal düşürülmeli. Çünkü bağımsız değil parti aracılığıyla seçiliyorsa oyları partiye verilmiş, parti kanalıyla alınmış demektir. O nedenle de istifa edenin milletvekilliği derhal düşmelidir diye düşünüyoruz...