VELİ ALTINKAYA


TERÖRÜ BİRLİKTE YENERİZ


Siz bu satırları okurken ?özel ve hayırlı bir iş? için Çanakkale´de olacağım... İnşallah bugün akşam saatlerinde Kayseri´de olurum.
Çanakkale bu toprakların Türk yurdu, Müslüman diyarı oluşunun en önemli nişanelerinden biri... Bu zamana kadar 4 kez gittiğim Çanakkale şehitliklerinde Balkanlar´dan, Irak´ın Kuzeyi´ne, Şam´dan, Halep´ten Kafkasya´ya ve topyekun?Anadolu´nun her bir şehrine kadar on binlerce vatan evladı can verdi...
Niye bu yiğitler gözlerini kırpmadan ölüme gittiler?
İnandıkları için; bağımsızlık için; imanları, vatanları, bayrakları için; bir kaç dakika sonra şehadet şerbetini içeceklerini bile bile can verdiler...
Bugünkü yiğitlerde aynı aşkla terörle mücadele ediyorlar. Terör bölgesindeki vatan evlatları bir kaç bin lira fazla maaş almak için mücadele etmiyor... Çanakkale´de dedeleri hangi aşkla düşmana karşı savaşmış ve ?Bedrin aslanları kadar şanlı? olmuşlarsa, onlarda aynı ruh haliyle alçaklara karşı mücadele ediyorlar...
Geçtiğimiz cuma günü Çukurca´da şehadet şerbetini içen 8 evladımızdan 6´sı Kayseri Komando Tugayı´nın aslanları idi. O Tugay ki, 1915´de Çanakkale ve Kafkaslar´da, 1916´da Kut´ül Amare´de Kasap?Alayı olarak aslanlar gibi vatanı savundu. 1974´de Kıbrıs´da yiğitçe mücadele etti, şehit verdi...
O şehitlerimizden ikisi de Kayserili, Tomarzalı kardeşimizdi...
Şehit Uzman Çavuşlar İbrahim?Akarsu, Nazmi Kapucu haftasonu gözyaşları arasında toprağa verildi. Ben Çanakkale yolunda iken...
Ruhları şad olsun.
Onlar bizim yüz aklarımız ve şefaatçilerimizdir.
Onların geride bıraktıkları ise 78 milyonun başının tacıdır ve her dem saygıya layıktır...
Terör örgütlerine karşı (PKK, DEAŞ veya bir başkası hiç fark etmez) birlik ve beraberlik içerisinde olursak bu mücadeleyi daha rahat, daha az canımızı kaybederek kazanırız...
Bizi Çanakkale´de, Milli Mücadele´de başarılı kılan o günkü silah ve imkanlarımız değildi... Vatanımızı savunmamızdaki aşk ve imanımızdı...
Bugünde aynı aşk ve imanla teröre karşı mücadele etmeliyiz. Bu mücadeleyi canları pahasına sürdüren asker ve polislerimize dua etmeli, onların bize emanetlerinin her zaman yanlarında olmalıyız...
Bunu yaparsak bizi kimse yenemez.
Bu topraklar üzerinde bin yıldır hesap yapanlar besledikleri, büyüttükleri ve başımıza musallat ettikleri terörle, birliğimizi, beraberliğimizi bozamayacaklarını anladıkları zaman biz bu mücadeleyi kazanmışız demektir...
Onun için bütün siyasi mülahazalardan ırak bir anlayışla teröre karşı dimdik durmalıyız...
Terör örgütünün Ankara´da 1 Kasım seçimlerinden kısa süre önce patlattığı bombalı araç saldırısından sonra 13 Ekim tarihinde ?Terör ve Dil? başlıklı bir yazı yazmışım... O yazının bir bölümünü noktasına dokunmadan takdirlerinize sunuyorum. Aradan geçen 7 ayda hiçbir şeyin değişmediğini, birliğimizi sağlamazsak, 7 ay sonra da aynı şeyleri konuştuğumuzu görürüz.
İşte o yazının bir bölümü:
Eğer, PKK, DEAŞ, DHKP-C, MKLP gibi bilinen terör örgütlerine karşı hep birlikte ?bunlar terör örgütüdür ve taşerondur. Bilinen malum güçlerin tetikçileridir. Bunların şu veya bu şekilde yaptığı saldırılar birer terör faaliyetidir ve hepsini lanetliyoruz? diyemiyorsak, terörle mücadele edemeyiz.
Eğer birileri, DEAŞ´ın terörünü lanetlerken, PKK ve DHKP-C´nin terör saldırılarını lanetlemiyorsa, bırakın lanetlemeyi, hatta bu örgütlerin yaptığını terör olarak görmeyip, ?Kan dökülmesin, analar ağlamasın, barış gelsin? türü ?ortaya karışık´ türünden laflar ediyorsa, bilinsin ki, ?Senin teröristin, benim teröristim? noktasına gelinmiş demektir...
80 milletvekili ile Meclis´te temsil edilen bir siyasi partinin genel başkanı, olayın üzerinden yarım saat geçmeden ?Katil devlet, katil AKP??diyorsa, aynı partinin eş başkanı ?Biz sırtımızı falan yere dayadık? diye terör örgütü ile işbirliğini alenileştiriyorsa, sadece silahlı gruplarla değil onların siyasi uzantılarının bu cüretkar tavrını da sorgulamamız gerekmez mi?
DEAŞ dünyanın tanıdığı en alçak terör örgütlerinden biridir. Yüce dinimizin adını kullanarak bunu yaptığı için alçaklığını daha da katlamaktadır.
Ama, aynı şekilde güya Kürt halkına özgürlük vaadi ile terör eylemi yapan PKK´da dünyanın en alçak, adi terör örgütlerinden biridir. Beşikteki çocuğu, okula giden öğrencileri katleden, binlerce öğrencinin okuduğu okula bomba koyan, çorbacıdaki garsona, babasına yemek götüren yöre insanını ve tabi ki güvenlik birimlerine saldırılar düzenleyen PKK´da onların her manadaki destekçileri de DEAŞ kadar alçaktır.
Bunu açık yüreklilikle söylemediğiniz sürece, sana yakın teröristi zımnen veya doğrudan destekliyorsunuz demektir...
Türkiye birlik ve beraberlik içerisinde terörün üstesinden gelecektir.
Daha önce çeşitli vesilelerle defalarca ifade ettiğim gibi, herhangi bir ülke tarafından desteklenmeyen hiçbir terör örgütü uzun ömürlü olamaz... Dolayısıyla terör örgütleri destekçileri ülkeler vasıtası ile taşeron-tetikçi olarak tutulmuş yapılardır.
Bunu böyle kabul ederek Türkiye birlik ve beraberlik içerisinde 1 Kasım´da sandığa gidecek ve iradesini hür bir şekilde ortaya koyacaktır. Son günlerde sıkça dillendirdiğim gibi ülkemizin içinde bulunduğu terör saldırısı, ekonomik zikzaklar ve coğrafyamız üzerine oynanmak istenen oyunlar;güçlü bir?Türkiye ve güçlü bir hükümetin olmasını kaçınılmaz kılmaktadır. Halkımızın da sağduyusu ile iradesini bu doğrultuda şekillendireceğinden şüphem yok.... İnşallah AK?Parti, CHP ve MHP´den biri tek başına iktidara gelir de bu sıkıntılarla kararlı bir şekilde mücadele eder.
Kayseri ile ilgili iki tespitimi aktararak yazımı noktalamak istiyorum.
KESK´e bağlı SES´in Şube Başkanı Orhan?Karaya Ankara dönüşünde terörü (daha doğrusu Ankara´daki hain saldırıyı, yoksa PKK´da dahil topyekün terör değil, sakın karıştırmayın) kınamak üzere düzenlediği basın açıklamasından dün ve bugün için öğrencilerin iki gün okullara gönderilmemesini istemiş...
Okulların açıldığında PKK´nın siyasi uzantısı olan doğudaki bir partide aynı çağrıyı yapmıştı.Ne garip tesadüf değil mi?.. Bir sendika başkanı çocuklar daha iyi okusun diyeceğine, okullara göndermeyin diyor.