ASIM CENGİZ GÜR


SÜLEYMAN VAR SÜLEYMANDAN İÇERİ

Notlar - Asım Cengiz GÜR


Süleyman aleyhisselam, Davud aleyhisselamın oğludur. Hem hükümdar hem peygamberdi. Emrine hayvanlar, rüzgarlar ve cinler verilmiş olmasına rağmen hiçbir zaman gurura kapılmayan; bütün bu nimetlerin kendisine Allah´ın bir lütfu ve ihsanı olduğu şuurunda bulunan kutlu bir elçi idi. Emrine verilen rüzgarlar ile iki aylık bir zamanda alınabilecek uzun yolları bir gün içinde aşabiliyor ve yine emrine verilen cinleri istediği gibi çalıştırıyor, istediği her şeyi onlara yaptırabiliyordu. Nitekim dönemi içinde sayısız kaleler, anıtlar, yüksek ve göz alıcı binalar, büyük havuzları andıran devasa çanaklar, yerinden kımıldatılamayan sabit ve büyük kazanlar, kısacası her ne isterse yaptırmıştı. Öylesine büyük bir saltanatın sahibi olmuştu ki tahtına oturduğu zaman kuşlar başı üzerinde uçarak onu güneşin sıcağından korur; hiçbir hayvan onun emir ve fermanına aykırı iş yapamazdı. Birbirinden değerli sayısız atı, çeşitli binek hayvanları ve muazzam bir zenginliği vardı.

Bir gün huzuruna bir adam geldi ve :

?Ey Allah´ın nebisi! Lütfen bana da hayvanların dilini öğret de ben de konuştuklarından anlayayım? dedi. Süleyman aleyhiselam:

?Eğer sen bu yeteneğe sahip olur ve onların konuştuklarını dinler anlarsan, bunların arkasındaki hikmetleri düşünemez ve bu duruma sabredemezsin? diye cevapladı.

Adamın ısrarlı talepleri karşısında ona hayvanların dilini öğretti. Adam sevinçle evine geldi ve bahçedeki köpekle horozun konuşmalarını dinlemeye başladı. Köpek horoza diyordu ki:

?Horoz kardeş, sen arpayla buğdayla da karnını doyurabilirsin. Biraz ötedeki taneleri yesen de ekmek kırıntılarını bana bıraksan olmaz mı, benim karnım çok aç?. Horoz cevaben:

?Sabret köpek kardeş, yarın buraya sahibimizin ölen eşeğini getirip bırakacaklar, sen de bolca et yer, karnını iyice doyurursun? deyince, adam hemen ahıra koşar ve eşeği alıp pazarda satar. Memnun bir halde evine dönerken :

?İyi ki hayvanların dilini öğrendim, yoksa eşek elimde ölecekti? diye düşünür. Ertesi gün yine hayvanların konuşmasına kulak verir. Köpek horoza sitem etmektedir:

?Eşek ölecekti de ben de bolca et yiyecektim?? Horoz:

?Sahibimizin eşeği öldü ölmesine ama, satın alan zavallının elinde öldü. Sahibimiz açıkgözlülük edip eşeği sattı. Ama üzülme, bu sefer atı ölecek. Buraya getirip bırakacaklar, sen de bolca et yer, karnını doyurursun? dedi. Adam hemen kalkar, ahıra gidip atı alarak pazara götürüp satar. Dönerken:

?İyi ki hayvanların dilini öğrenmişim, iki zarardan korundum? der. Evet döndüğünde konuşmalara şahit olur. Köpek:

?Horoz kardeş, yine beni kandırdın. Hani at ölecekti?? Horoz :

?Sahibimizin atı öldü ölmesine de, sattığı zavallının elinde öldü. Ama üzülme, bu sefer daha büyük bir ziyafete konacağız ve hep birlikte istifade edeceğiz.? Köpek:

?Beni kandırdığın yeter, artık sana asla inanmak? deyince Horoz:

?Hayır, bu sefer imkansız değil. Çünkü bu sefer sahibimiz ölecek. Malına gelecek zararı savuşturdu ama canına gelecek zararı nasıl önleyebilir ki. O ölünce arkasından kurbanlar kesilecek, yemekler pişirilecek, yiyebildiklerini yiyecekler ve artanını bize dökecekler. Ziyafet var, ziyafet!? dedi.

Bunu duyan adam telaşlandı. Ne yapacağını bilemedi. Ölüm korkusu ile şuursuzca bir sağa sola koşuşturmaya başladı. Son çare olarak Hz. Süleyman´ın huzuruna çıkıp durumu başından sonuna anlattı. Ve ?Bunun çaresi yok mu?? diye yalvarmaya başladı. Süleyman Aleyhisselâm:

?Ben seni başta uyarmış ve duyacaklarının hikmetini anlayamaz, yanlışa düşersin demiştim değil mi? Şayet sen eşeğini satmasaydın, o ölecek ve gelecek olan belâ atlatılmış olacaktı. Fakat maddi zarardan kurtulmak iç in sattın. Ardından bela atına isabet edecekti. Ama sen eşeği de satıp yine sana gelecek zararı güya savuşturdun. Bununla da kalmadın, öleceklerini bile bile onu bir başkasına sattın ve zarara uğramalarına sebep oldun. Artık kaderine razı ol? der. Süleyman aleyhisselamın yanından ayrılarak evine dönen adam gece vefaat etti. Defnedildikten sonra misafirler için hazırlanan yemekten artanlar hayvanlar yesin diye bahçeye döküldü. Evdeki hayvanlar doyuncaya kadar yediler. Horoz:

?Keşke insanlar, ?canıma gelecek olan malıma gelsin´ deselerdi de hileye başvurmasalardı. Keşke, ?vardır bunda da bir hayır´ diyebilselerdi. Zavallı sahibimiz, bunu diyemedi ve malına gelecek canına geldi. Son pişmanlık fayda etmez?

Evet kıymetli okuyucularımız! Süleyman aleyhisselamın hayvanlarla konuşabilmesi ve yazımızın başında belirttiğimiz birçok nimetlere sahip olması harikulade bir olaydır ama asıl önemli olan, tüm bu nimet ve imkanlara rağmen Süleyman aleyhisselamın bu saltanın altında ezilmemiş olmasıdır. İç alemindeki değerin küçük bir pırıltısıdır dışa yansıyan. Koca Yörük Yunus Emre rahmetullahi aleyh ne güzel özetlemiş:

?Beni bende demen, bende değilim / Bir ben vardır bende benden içerü

Süleyman kuş dilin bilir dediler / Süleyman var Süleyman´dan içerü?

Yüce Allah (c.c.), âhir ve akıbetimizi hayreylesin. (âmin).