Yüce Allah´a sonsuz hamd ve senalar; Sevgili Peygamber Efendimiz´e (s.a.v.) ve O´nun âl ve ashâbına salât ve selâm olsun.
Son olarak bundan yüz sene önce kaybettik Kudüs´ü. Daha önce de 1099´da kaybetmiş ve Selahaddin´in öncülüğünde yine kavuşmuştuk. Kudüs, Müslümanların hakimiyetinde olduğu sürece diğer inanç sahiplerinin Kudüs´le bağlarını kopartmamaya çalışılmış ve kutsallarına sahip çıkılmıştır. 1917´de İngilizlerce işgal edilen ve Yahudi Devleti oluşturmak üzere hazırlanan ve 1948´den bu yana Birleşmiş Milletler kararlarına ve uluslararası anlaşmalara rağmen İsrail yayılmacılığının sürdürüldüğü toprakların merkezi Kudüs.
Bundan dörtbin küsür yıl öncelerinde Hazreti İbrahim, İshak, Yakup ve İsmail aleyhisselam; bundan üçbin küsür yıl öncelerinde Hazreti Musa, Harun ve Yuşa aleyhisselam öncülüğünde yürütülen tevhid mücadelesinin mekanıdır Kudüs. Bundan ikibinaltıyüz küsür yıl öncesinde Hazreti Davut ve Süleyman aleyhisselam tarafından ateşlenen ve kurumsallaştırılan ve bundan ikibin küsür yıl öncelerinde Hazreti Zekeriyya, Yahya ve İsa aleyhisselam tarafından harlanan iman ve tevhid ateşinin mekanıdır Kudüs.
Kerim Kitabımızda övülmüş bu yerler, her ne kadar Musevî ve İsevî´lere de bir lütuf olarak ikram ve ihsan edilmiş olsa da, Tevhid´den sapmaları sebebiyle, onu temsil edebilecek bir ümmete, Müslümanlara nasib olmuştur Kudüs. İslam, Hakk´ın ve hakikatin tek temsilcisidir ve böyle olduğu içindir de başka herhangi bir inancın ve ırkın değil Müslümanlarındır Kudüs. Kudüs Müslümanların kutsalıdır. Müslümanların ilk kıblesi Kudüs´tedir. Mescid-i Haram´dan, Mescid-i Nebevi´den sonraki üçüncü kutsal mescidimiz Mescid-i Aksa´nın bulunduğu yerdir Kudüs. Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)´in daralan kalbini ferahlatmak üzere İsra (gece yolculuğuna) çıktığı ve oradan Mirac ettiği yerdir Kudüs. Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)´den bir miras, (Allah ondan razı olsun) Ömer´in fethettiği ve Selahaddin-i Eyyubi´nin haçlılardan kurtardığı yerdir Kudüs. Müslümanların kutsalı, şerefi, onur ve namusudur Kudüs.
1516´da Sinan Paşa önderliğinde girilen Kudüs´e aynı yıl Yavuz Sultan Selim Han da geldi. Yavuz´un şehre gelişi sırasında Kudüs´ün tüm ruhanîleri padişahı şehrin dışında büyük bir saygıyla karşıladılar. Yavuz, ruhanîlere gerekli ilgiyi gösterdikten sonra, şehrin tam karşısında otağını kurdurttu. Bu sıralar ikindi vaktiydi. Padişah akşam namazını Mescid-i Aksa´da kılacağını söyledi. Bunun üzerine görevlilere haber gönderildi. Kur´an´ın sitayişle bahsettiği bu kutsal mabed 12.000 kandille aydınlatılır. Padişah önce Kubbetü´s Sahra´da Rummân Davud (a.s.) ile Nahl-i Hamza (r.a.) ziyaret eder. Sonra Hacer-i Sahra´yı tavaf eder. Daha sonra Kubbe-i Sahra´nın altına iner ve burada iki rekât hacet namaz kılar. Buradan akşam namazının edası için Mescid-i Aksa´ya geçer. Sultan burada akşam namazını edâ ettikten sonra, biraz dinlenir. Daha sonra burada iki rekât hacet namazı kılar, dualar eder. Yatsıyı da eda ettikten sonra otağına döner. Sultan, ertesi sabah binlerce koyun ve deve kurban ettirir. Kubbe-i Sahra´yı ziyaret eder ve Mescid-i Aksa´da iki rekât hâcet namaz kılar. Daha sonra şehri gezer, Kudüs halkına ihsanlarda bulunur. Kudüs´te Osmanlı 400 yıl hâkim olmuş ve bölgeye birçok hizmetler vermiş, diğer inanç sahipleri de ibadetlerini tam bir hürriyetle yerine getirmişlerdir.
Kudüs ve Mescid-i Aksa ile birlikte Müslümanlar bugün, tarihinin en zor ve sıkıntılı dönemlerinden birini daha yaşıyor. Parçalanmış, dağılmış, birlik ve beraberlikten yoksun bir ümmet ve bunun karşısında ise eline geçen imkan ve fırsatı her türlü oyunla kullanan Siyonistler var. İslam´a düşman olanlarca, desteklenen Siyonistler amaçlarına ulaşmak üzere adım adım ilerliyorlar. Filistin topraklarını çeşitli oyun ve entrikalarla parsel parsel satın alan, satmayanları tehdit ve baskılarla göç ettiren ya da ortadan kaldıran ve topraklarına el koyan Siyonistler, bu topraklarda çiftlikler, köyler, mahalleler yeni yerleşim yerleri oluşturdu. Dünyanın dört bir tarafındaki Yahudileri gizli ve aşikâr; tatlı vaadler veya bulundukları ülkelerde zulme uğrattırarak zorunlu bir şekilde Filistin topraklarına taşıdı. Bugün artık Mescid-i Aksa için de aynı planı yürütmeye çalışıyor. Mescid-i Aksa ve çevresini Müslümanlardan arındırarak işgal etmeye çalışıyor. Aksa´nın çevresindeki camiler yıkılıyor arkeolojik kazılar adı altında Aksa´nın altı oyuluyor ve yıkılmaya çalışılıyor. Müslümanlar ise birbirleriyle savaşıyor. Kudüs unutturuluyor. Kudüs Müslümanların gönüllerinden, gündemlerinden siliniyor. Müslümanlar, dizi filimleri konuşmak ve tartışmaktan, Kudüs´ü anmaya fırsat bulamıyor. Bu durum İslam düşmanlarını sevindiriyor ve yeni fırsatlar, imkanlar sağladıklarına inanarak, Kudüs ve Filistini sahiplenmek üzere planlarını uygulamaya koyuyor.
Sayın Cumhurbaşkanımızın dediği "Ümmetin ilk kıblesi, peygamberler şehri olan Kudüs, tüm Müslümanların harem-i izzeti ve namusudur" ve ?Kudüs´e sahip çıkmak, ona gereken önemi göstermek her Müslüman´ın görevidir?. Kenan Seyyithanoğlu´nun dizeleriyle bitirelim:
?Her vuslata mehtap olmuş beldeye bak / Eyvah! Yalıyor ufkunu bir kanlı şafak
Sabret Kudüs´üm silmek için gözyaşını / Elbet bir Ömer, bir Selâhaddin çıkacak?
Dikkat edin ki; Sözün en güzeli, Nizamın en kapsamlısı, Aziz, Mülk sahibi ve Her şeyi bilen Allah´ın kelamıdır. Aziz Kitabımızda şöyle buyuruluyor :
?(Ey mü´minler!) Gevşemeyin ve üzülmeyin. Eğer (gerçekten) mü´min iseniz (düşmanlarınızdan) çok üstünsünüzdür. Eğer siz (Uhud´da) yara aldı iseniz, (düşmanınız olan) o kavim de (Bedir gazvesinde) benzeri bir yara almıştı. İşte biz, o günleri (bazen galibiyet ve bazen mağlubiyet şeklinde) insanlar arasında döndürür dururuz. Bu da, Allah´ın gerçekten iman edenleri ortaya çıkarması ve sizden şahitler edinmesi içindir. Allah zalimleri sevmez. (Bir de) Allah´ın, mü´minleri (seçerek, günahlarından) temizlemesi ve kâfirleri mahvetmesi içindir. Yoksa Allah içinizden cihad edenleri ayırt edip ortaya koymadan, sabır (ve sebat) edenleri belirleyip meydana çıkarmadan (kolayca) cennete gireceğinizi mi sandınız??