İDRİS YAVUZ


SADİ ŞİRAZİ’DEN ÖĞÜTLER


 

Bilim ve gönül insanı Sadi-i Şirazi (d.1317) İran’ın önde gelen şairlerinden biridir. ‘Bostan ve Gülistan’ eseriyle tanınan bir yazardır. 

Onun ‘Bostan ve Gülistan’ eserini inceleyip içinden seçerek aldığım, insanlara mutluluk veren öğütlerinden bir bölümünü sizlerle paylaşmak istiyorum.

-Ağaç diken hurma yer; buğday eken harman kaldırır.

-Akıllı insan, soysuz kişiye büyük iş vermez.

-Aslana pençe, kılıca yumruk sallamak akıl kârı değildir.

-Ateşi vakit varken söndür, yoksa bir parlarsa cihanı yakar.

-Az konuşan, hiçbir zaman mahcup olmaz. Az ama öz söyle.

-Başarı tatlı dildedir. Kötü ve sert söz, insanları hırçın yapar.

-Bayezid-i Bestami; “Ben müritlerden ziyade inkârcılara güvenirim. Çünkü münkirin inkârı açıktır. Ama ya mürit ikiyüzlüyse, işte ona yanarım” diyor.

-Bir din bilgini, oğluna; “Vaizlerin güzel sözleri seni neden etkilemiyor?” diye sordu. Oğlu; “Söylemleriyle eylemleri uyuşmadığı için” diye cevap verdi. 

-Bir karıncanın dahi rahatsız olmasını hoş gören kişinin kalbi kararmıştır. 

-Bozuk terazi kullanan sahtekârdır. Bu yalancıların hile ve kötülükleri hakkında ne biliyorsan söyle ki, başkaları da aldanmasın.

-Çabucak ele geçen şey, çok sürmez.

-Çok sert ve acımasız olursan, kaçarlar senden. Haddinden fazla yumuşak ve merhametli olursan, tepene binerler. Ne çok sert, ne fazla yumuşak; ne hiç acımasız, ne hep merhamet; her şey ölçüsünde ve kararında güzeldir.

 

-Değersiz insanlar, makam ve mevkiden düştüler mi, bir daha da toparlanamazlar. Sen değerli bir cevhersen, gam yeme; zaman seni zayi etmez.

- Dün, geçti; yarın, henüz gelmedi. O halde hesabını şimdi yap.

-Dünyanın cefasından kurtulmuş bir insan varsa o da, halka karşı kapısını kapamış olandır.

-Ecel, başa gelince; insan tanınmaz olur. Bilene, padişahlık başa beladır. 

-Eşin, karga gibi olursa; ya al başını git ya da otur, her türlü zahmete katlan, dur.

-Gece yol kesen bir harami, dindar kılıklı ikiyüzlülerden çok daha iyidir.

-Gönlün içi, sırlarla kapalı kale gibidir. Dikkat et de, kapısı açık kalmasın. Mum, dili yüzünden yanar. Bunu bilen âlim, ağzını kapalı tutar. 

-Hiçbir kimse sıkıntı çekmeden iyi günlerin değerini bilemez. 

-İnsanların gizli ayıbını açığa çıkarma. Çünkü hem onları rezil edersin, hem de insanların sana duyduğu güveni bitirirsin.

-İyi huylu, güzel kadın; huzur ve mutluluk demektir. Öylesini asla bırakma. Kötü huylu, çirkin kadına gelince; bırak gitsin. 

-İyilik tohumu eken, huzura kavuşur. Ben kötü bir adamın, güzel anıldığını işitmedim. 

-Kavga, iki kişi arasında parlayan ateş gibidir ve gıybetçi bu ateşe odun taşıyan oduncudur. 

-Kaygı da geçer, sevinç de. Yeter ki ölmeye görsün insan. 

-Kendi fikrini dayatmak için konuşan kimse, öğüt almaya daha layıktır. 

-Kim çalarsa çalsın, cömerdin kapısı mutlaka açılır!

-Mücevher pis suya düşse de değerli, toz göğe erişse de değersizdir.

 

-Paranın saklamakla artacağını sanıyorsan aldanıyorsun. Çünkü durgun su fena kokar. İyilik yapmaya gayret et sen. Zira iyilik bulutları, yalnız akarsulara yardım eder. 

-Ya bilerek söz söyle, ya da sus! Duymaya tahammül edemeyeceğin şeyi, kendin de söyleme.

-Yalan, kılıç yarası gibidir. İyileşse bile izi kalır. 

-Yılanın başını düşman eliyle ezersen iki güzel şeyden biri olur: Düşman galip gelirse yılan ölür yahut yılan yenerse düşmanından kurtulursun. 

-Yumuşak söyleyene sert konuşma, barış kapısını çalana savaş açma.

-Zayıf düşmanı küçümsemek, az ateşi ihmal etmektir.

Benim genellikle üzerinde durduğum konular, tanınmış bilim ve gönül adamlarının kaynak eserlerini tarayıp araştırmak suretiyle insanlara faydalı bilgileri özenle seçip sunmak olduğunu bilmenizi istiyorum. Umarım beğenirsiniz.

…………………………………………………………………

Kaynak; Hâfız-ı Şîrâzî, Dîvânı, Abdülbâki Gölpınarlı, İstanbul 1944, s. 1-39; a.e 

M. Fuad Köprülü, Edebiyat Araştırmaları, Ankara 1966, bk. İstanbul 1989, bk