VELİ ALTINKAYA


REKTÖR?ÜN KAFASI KARIŞIK MI ?


ERÜ?Rektörü Prof. Dr. Fahrettin?Keleştemur?un Sağlık Bakanlığı bünyesinde yeni oluşturulan Sağlık Bilimleri Enstitüsü Başkanlığına atanacağını neredeyse 4 aydır konuşuyoruz...
Bakan?Müezzinoğlu tarafından bu teklif ilk kez iletildiğinde Rektör Keleştemur mesafeli durmuştu. Sonra Bakan?ın ısrarı, hatta Başbakan?ın devreye girmesi üzerine, ?evet? demek zorunda kalmıştı...
Nisan ortasında Hoca?nın yazısının gelip, görevi bırakması beklenirken, iş uzadıkça uzadı.
Varılan mutabakata göre Keleştemur rektörlük görevinden istifa edecek, ancak kadrosu ERÜ?bünyesinde kalacak. Yani Keleştemur görevlendirme ile Sağlık Bakanlığı?nda ?başkanlık? yapacak.
On gün kadar önce Hoca?nın sözleşmesi geldi... Hoca henüz sözleşmeyi imzalamamış. Sözleşmeyi imzaladığı anda rektörlükten de istifa etmiş oluyor...
Aslında geçen hafta Hoca?nın 5 Haziran?da görevi bırakacağını yazmıştım...
Anladım, Hoca?nın kafası karışık... Hatta Bakan?a, Başbakan?a ayıp olmasa ?Ben oynamıyorum? diyecek hale gelmiş sanki...
Sordum, Hoca bu hafta Almanya?ya gitmiş... Yarın oy kullanmak için yurt dışından dönecekmiş. Bir kaç gün kaldıktan sonra önümüzdeki hafta cuma günü de ABD?ye gidiyor... Orada da bir haftadan fazla kalıp 22 Haziran?da işbaşı yapacak...
Yani Fahrettin?Hoca 22 Haziran?a kadar olağanüstü bir gelişme olmazsa görevine devam edecek.
Sonrası konusunda da bir hüküm vermemiz doğru olmaz. Aslında bazı kaynaklar Hoca?nın bu ay sonunda görevi resmen bırakacağını söylüyor.
Dedim ya, Hoca?nın kafası karışık gibi...
Hoca?ya yakışan bu konudaki tavrını artık netleştirmesidir... Ya bırakıp gitmeli ya da Bakan?la görüşüp affını istemeli ve işine bakmalıdır.
Bu arada ERÜ?de rektörlük hesabı yapanlar, bu hesaplarını şimdilik buzdolabına koysalar iyi ederler...
Mademki ERÜ?den bahsediyoruz, yeri gelmişken bir hususu daha aktarayım. Nasıl olsa bu yazıyı değerli rektörümüzün önüne koyarlar...
ERÜ?kampüsü içerisindeki cami karşısındaki kaldırımlar çok kötü... Perşembe günü öğleden sonra kısa süreli uğradığım bölgede kaldırımların betonu filan kalmamış. Kaldırımda beton veya parke yerine çakıl, toprak ne ararsan var... Bir hanım topuklu ayakkabı ile o kaldırımlarda zor yürür. İnanmayan test edebilir.
Bu kaldırımları Üniversitemiz, olmadı belediyelerimiz, hatta oradaki işyerlerinin sahipleri ?herkes evinin önünü süpürsün? mantığıyla gayet güzel yaptırabilir ve öyle büyük para da tutmaz.
ERÜ?her manada başarılı bir üniversite... Rektör Keleştemur da dürüst ve başarılı bir bilim insanı... Çakıl taşı -kumu çıkmış, o kaldırımlar Üniversitemize hiç yakışmıyor.
Bu arada bir de not aktarayım... Cami karşısındaki özel sektörün kullandığı, ERÜ?Vakfı?nca kiraya verilen işyerlerinin bulunduğu noktaya 3-4 yıldır bir mini AVM?yapılması gündemdeydi... Sanıyorum bir şartname hazırlanmış ve ihale yapılmış.. Ama, mevcut müstecirlere bazı kolaylıklar da sağlanmasına rağmen nedense talep olmamış...
Bu arada o ihale şartnamesinin ilk maddelerinden biri de mealen ?Bu ihaleyi alan 120 bin lira olan proje müellifi parasını öncelikle öder? şeklindeymiş. Kulağıma gelen doğruysa, Üniversite?nin?Mimarlık Fakültesinde herhalde hiç mimar yok ki, o projeyi ERÜ?deki ?büyüklerimizden? (O isim Rektör Bey değil) birinin, kardeşinin kayınbiraderi çizmiş...
Yapılan mutlaka yasaya uygundur... Ancak, bu işlerden sorumlu ismin, kardeşinin kayınının bu projeyi çizmiş olması bana manidar geldi...

00- Cemaate yakın yayın organlarının seçime bir gün kala, önceki Cumhurbaşkanı Gül?ün kardeşinin şirketine maliye incelemesi başlattığı haberi ?Aile? tarafından yalanlanmış.

00- Yarın yapılacak seçimlerde katılımın yüksek olması bekleniyormuş.

00- Her seçimde Türkiye?nin nabzını tutan Kayseri?nin bu seçimde de sağduyu ile hareket etmesi bekleniyormuş.

00- Valilik seçimle ilgili her türlü tedbiri almış.

00-Dün saat 24?te TV ve Radyolar için başlayan yasak, bugün saat 18 itibariyle her alanda uygulanacakmış.

 

HAYDİ SANDIĞA

Siyasetçiler aylardır konuşuyor... Artık, halkın konuşma sırası... DP de 14 Mayıs 1950?de ?Yeter?Söz Milletindir? sloganı ile iktidara gelmişti... Yarın hepimiz sandık başına gitmeliyiz. Sandık başına gitmeyen bir seçmenin siyaset kurumunu, siyasetçiyi, TBMM?yi, hükümeti eleştirme hakkı olmaz. Önce onun vatandaşlık görevini ifa etmesi gerekir... Gidip fikrimize en yakın gördüğümüz, bu ülkeye, bu şehre en iyi hizmeti vereceğine inandığımız parti hangisi ise ona oy vermeliyiz... Hiçbir partiyi beğenmiyorsak bile, sandığa gidip iptal oyu ile yine siyasetçiye mesaj vermemiz gerekir. Oyumuzu, sağduyuyu elden bırakmadan, 8 Haziran sabahı pişman olmayacak şekilde sandığa yansıtmalıyız...