ASIM CENGİZ GÜR


REGAİB GECESİ

REGAİB GECESİ


Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.):

"Beş gece vardır ki onlarda yapılan dualar geriye çevrilmez. Recebin ilk (Cuma-Regaib) gecesi, Şabanın ortasında bulunan gece, Cuma gecesi, Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı geceleridir” buyurmuşlardır. Bu müjdelere nail olmak isteyen Müslümanlar belirtilen geceleri hep ihya etmişlerdir.

Bu akşam ezanı ile başlayacak olan Cuma gecesi, rahmet, bereket ve mağfiret iklimi üç ayların ilk habercisi ve Kur’an ayı Ramazan’ın müjdecisi olarak idrak edeceğimiz mübarek Regaib kandilidir.

Regaib, dilimizde arzu, istek, emel, tutku anlamlarına gelen rağbet kelimesinin çoğuludur. Regaib, diğer bazı kandillerimiz gibi tarihte yaşanmış bir gecenin sene-i devriyesi değildir. Regaib, geleceğe, istikbale yönelik arzu ve isteklerimizi, emel ve tutkularımızı gözden geçirme imkânı veren mübarek bir gecedir.

Bugün insanoğlunun en büyük sorunlarından birisi hiçbir arzusuna gem vuramaması, isteklerini dizginleyememesi, tutkularını terbiye edememesi, güç, servet, şehvet tutkusunu frenleyememesi, kısaca rağbetini, içten isteğini, regaibini Rabbine yöneltememesidir.

İşte Regaib kandili, bitmeyen arzularımızın, tükenmek bilmeyen isteklerimizin, bizi esir alan aşırı tutkularımızın ve bütün bu arzular doğrultusunda ortaya koyduğumuz çaba ve gayretlerimizin muhasebesini yapmamız için Rabbimizin her yıl bize lütfettiği mübarek bir gecedir.

Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de İnşirah suresinin son ayetinde şöyle buyrulmuştur:

“Rağbetiniz sadece Rabbinize olsun”. Sure, bir bütün olarak ele alındığında Yüce Rabbimizin, kalbimizin inşirahı, yüreklerimizin huzuru, kalbimizin neş’e ve sevinci için arzu ve isteklerimizi, emel ve tutkularımızı, kısacası rağbetlerimizi iyiye, doğruya, güzele, faydalı olana, regaibimizi Rabbimize yöneltmemizi, tüm işlerimizi Rabbimizin rızasına uygun hale getirmemizi emrettiğini görürüz.

Dahası aynı surede bellerimizi büken günahlarımızdan, hata ve kusurlarımızdan, sinelerimizin ağır yüklerinden kurtulmak, şanımızı yüceltmek, güçlükleri yenmek ve işlerimizi kolay kılmak için rağbetimizin daima Rabbimize yönelik olması istenmiştir.

İlahi rahmete fazlasıyla mazhar olan bu mübarek gün ve gecelerde kendimizi bu açılardan sorgulamaya ve Yüce Dinimiz İslâm’ın manevi ikliminde gönül huzuru, istikamet ve öz güven kazanmaya, ihtiraslarımızı dizginleyip menfaat ve çekişmelerden uzak kalmaya ihtiyacımız daha da artmaktadır. Öyleyse bu mübarek zaman dilimini fırsat bilerek, aramızdaki çekişmeleri ve kırgınlıkları, şahsi menfaat hesaplarını bir tarafa bırakıp, Yüce Dinimizin bizden istediği, sevgi, saygı ve hoşgörü ortamının kurulmasına, birlik, beraberlik ve kardeşliğimizin güçlenmesine, insani ve ahlâkî meziyetlerin yaygınlaşmasına gayret gösterelim.

Bu gece münasebeti ile başta anne babalarımız olmak üzere hısım akrabalarımızı, sevdiklerimizi, eş-dost ve arkadaşlarımızı aramalı karşılıklı dualaşmaya bu geceyi vesile kılmalıyız. Allah’ın rızasına daha çok yaklaştıracak bir amel-iş olmadığı sürece bu geceyi mümkünse bir bölümünü topluca-cemaatle olmak üzere değerlendirme gayretinde olmalıyız. Biraz uyuduktan sonra gece kalkarak öğülmüş olan Teheccüd Namazı kılmalı, bir miktar Kur’an-ı Kerim (ve mealini-tefsirini) okumalı, nefis muhasebeleri yapmalı, hayatımızın, yaşantımızın muhasebesini-murakabesini yapmalı ve Yüce Allah’ın rızasına uygun olmayan hallerimizi tespit ederek onları düzeltmek için işin bir ucundan başlamalıyız. Bir Allah dostunun ifadesi ile :

“Şeyhlik boştur, dervişlik boştur, hocalık boştur. İş Allah’a (layıkı ile) kul olabilmektedir; iş Allah’a (layıkı ile) kul olabilmektedir; iş Allah’a (layıkı ile) kul olabilmektedir”.

Tüm bu salih amel ve ibadetleri sadece bu mübarek gecelere has kılmakla kalmamalı, her fırsatta “an”ı hayırla değerlendirme gayreti içinde olmalıyız. Evden çıkarken aile fertleri ile selamlaşarak ve hayırlar dileyerek ayrılmalı, yol boyu karşılaştığımız insanlarla selamlaşarak güne pozitif başlamalarına katkıda bulunmalı; işyerimize geldiğimizde de çalışma arkadaşlarımızla selamlaşmalı ve günün hayırla geçmesi dileklerinde bulunmalı, hastası ve taziyesi olanlar hatırlanarak uygun bir şekilde halleri sorulmalı şifa ve sabır dilenmelidir. Gün içinde karşılaştığımız insanlarla da selamlaşmalı ve hayır dua ve temennilerde bulunmalıyız. Akşam eve döndüğümüzde, aile fertlerine olan özlem ve merakımız yorgunluğumuzun önüne geçmeli belli bir süreyi günlük yaşamlarımızla ilgili bilgi alış verişine ayırmalı, kimisini merakla, kimisini hayretle, kimisini ibretle dinlemeli-anlatmalı ve tecrübelerimizi paylaşarak ileriki günlerdeki davranışlarımıza yön verecek neticeler elde etmeliyiz.

Bu gece, kendimiz, ailemiz, (yaşayan ve ölmüş) ana-baba ve atalarımız, milletimiz ve tüm insanlık için hayır dualarda ve temennilerde bulunmalıyız. Allah’tan, kendi rızasına ulaşan yolda ayaklarımızı sabit tutmamızda, sabır ve sebat göstermemizde yardımcı olmasını dilemeli ve fiilen de bu gayrette olmaya çalışmalıyız.

Sevgili Peygamberimiz (sav), Receb’e ulaştığında:

“Allah’ım! Recep ve Şaban ayını bizim için mübarek kıl ve bizi Ramazan ayına kavuştur” diye dua etmiştir.

Biz de aynı duayı bütün İslâm âlemi için tekrar ederek:

“Allah’ım! Dünya’da yaşayan bütün Müslüman kardeşlerimiz için Recep ve Şaban ayını mübarek kıl ve Ramazan ayına hayırla kavuşmayı bizlere nasip eyle” diye dua ediyoruz.