ASIM CENGİZ GÜR


RAMAZAN ve KUR´AN-2

30.Haziran.2015/13.Ramazan.1436


Hayat rehberimiz Kur´an-ı Kerim bize, Yüce Rabbimizin çok büyük lütfu, ihsanı ve ikramıdır. Çok övülen bir gecede Cebrail aleyhisselam vasıtası ile Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)´e indirilen ve O´nun tarafından insanlara aktarılan, açıklanan Kur´an-ı Azimüşşan, bizatihi Yüce Rabbimizin kelamı olması itibariyle de çok kıymetlidir.

Yüce Rabbimiz, bu son mesajının kıyamete kadar korunacağını, bozulmasına imkan vermeyeceğini bildirmiştir ki, bu bizim için çok önemlidir. Ancak her ne kadar, Kur´an-ı Kerim´in lafzı bozulmayacak ise de, Müslümanların gerekli ilgiyi göstermemeleri ve ilimlerini arttırma yolunda gayretleri yeterli düzeyde olmadığı zamanlarda, şeytan ve şeytanlaşmış insanlar onun manası üzerinde tahrifata girişme faaliyetlerini sürdürmüşlerdir.

Kur´an´da bizden önceki ümmetlerin halleri, kıssaları, hikâyeleri; bizden sonra dünyanın ve insanların başına geleceklerin, âhiretin, olacak hadiselerin haberleri vardır. Hangi dinin, inancın, dünyadaki hangi kavmin ne kusuru olduğu, Allah katında makbul ve doğru inancın nasıl olması gerektiği onda belirtilmiştir. O bakımdan insanlığın kurtarıcısıdır.

Kur´an, cennetin nasıl kazanılacağını, cehennemden nasıl kurtulunacağını kesin çizgilerle beyan eder. Yüce Rabbimiz doğru yolu Kur´an´ın ve onun ilk tebliğ ve tefsircisi Sevgili Peygamber Efendimiz´in dışında arayanı, bu küstahlığından dolayı dalâlete dûçâr eder. Kur´an´ı ve Efendimiz (s.a.v.)´i rehber edineni cennete götürür, onlara sırt çevireni cehenneme düşürür.

Kur´an´ı öğrenen, öğreten, onun ahkâmını uygulayan kimsenin ulaşacağı yer cennettir. Sevgili peygamber Efendimiz (s.a.v.) :

?Kur´an okuyan mü´min ağaç kavunu gibidir: Kokusu hoş, tadı güzeldir. Kur´an okumayan mü´min hurma gibidir: Kokusu yoktur, tadı ise güzeldir. Kur´an okuyan münâfık fesleğen gibidir: Kokusu hoş fakat tadı acıdır. Kur´an okumayan münâfık Ebû Cehil karpuzu gibidir: Kokusu yoktur ve tadı da acıdır? buyurmuşlardır.

Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)´in haber verdiğine göre, Kur´an okuyan kişi her bir harf için sevap almaktadır. Yine O´nun (s.a.v.) bildirdiğine göre Yüce Rabbimiz her iyilik için en az 10 hasene ile mukabele etmektedir. Dolayısı ile bir harfine sevabı bu kadar olunca, okunan kelimeler, âyetler ve sûrelerin, özellikle yapılan hatimlerin ne kadar büyük bir sevap kazandıracağını hesap etmek zor değildir. Bunu aklımızda tutarak hergün Kur´an´dan mutlaka bir miktar okumamız ne kadar da lüzumludur.

Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.), kalbinde/ezberinde Kur´ân-ı Kerîm´in tamamı olmasa da, birkaç cüzü veya birkaç sûresi, bu da mümkün değilse ibadet ve itaatini  yerine getirmeye yetecek kadar bir miktar bulunmayan kimsenin, terkedilmiş, işe yaramayan ve değer verilmeyen harap eve benzediğini bildiriyor. 

Milletimizin güzel bir haslati adeti olarak, aslında sünnet olan ?Mukabele? meclisleri ile ilgili olarak da Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)´in sözlerini hatırlamakta fayda vardır:

?Bir cemaat Allah´ın evlerinden bir evde toplanır, Allah´ın kitabını okur ve aralarında anlamaya çalışırlarsa, üzerlerine sekînet iner, onları rahmet kaplar ve melekler etraflarını kuşatır. Allah Teâlâ da o kimseleri kendi nezdinde bulunanların arasında anar? buyurulur. Allah´ın evlerinden bir ev olarak anılan yer, öncelikle camiler ve mescitlerdir. Fakat mektebi, medreseyi, tekke ve dergâhı, hatta bu maksatla bir araya gelinen bir evi bile buna dâhil etmekte herhangi bir sakınca yoktur. Çünkü Kur´an´ın öğretimi ve eğitimi bunların her birinde yapılabilir. Burada önemli olan, müslümanların bir araya gelerek ilim ve bilgilerini artırmaları, Kur´an´ı her şeyin önüne geçirmeleridir.

Sekînetin vakar, Allah´tan hakkıyla korkmak, kalbin itmi´nânı yani manevî doyuma kavuşması, Kur´an´ın nuruyla kalbin temizlenmesi, nefsânîlikten kaynaklanan karaltıların kalpten gitmesi, gönlün zevk ve şevk içinde olması gibi çeşitli anlamları vardır. Sekînet meleklerin inmesi anlamına geldiği gibi inen melek anlamına da gelmektedir. Ayrıca böyle bir meclisi Allah´ın rahmeti kaplar. O meclistekilerin kul hakkına taalluk etmeyen günahları ve kusurları bağışlanır. Rahmet melekleri böyle bir topluluğun etrafını kuşatır ve onları her türlü şerden, kötülükten ve tehlikeden muhafaza eder. Bazı hadislerde açıkça ifade edildiği gibi, onların etrafında dönüp dolaşır, yerden göğe kadar onları bir koruma halkası içine alırlar. Okudukları Kur´an´ı dinler, müzakerelerine iştirak eder, zihinlerine ve gönüllerine açıklık ve ferahlık verir, onları âdeta ziyaret eder ve kendileriyle musâfaha ederler. Bu meclisler en büyük zikir meclisleridir. Çünkü zikrin en büyüğü Kur´an´dır.

Ayrıca Cenâb-ı Hakk´ın bu meclislerde bulunanları kendi nezdindeki meleklerin arasında anarak: Bakınız benim falan kullarım beni zikrediyor, kitabımı okuyor ve onu müzakere ediyorlar diyerek onların da dua etmelerini ve onları sevmelerini istediğini de Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) haber vermişlerdir.Bundan daha üstün bir mertebe ne olabilir.

Yüce Allah (c.c.) Kur´an-ı Kerim´e olan sevgi ve ilgimizi arttırsın, O´nu anlayarak okumayı ve anladıklarımızı hayatımıza uygulamayı nasib ve müyesser eylesin.


29 HAZIRAN 2015 HABER paylaşan: kaytv