VELİ ALTINKAYA


PRENSES DESTİNA, MAVİ VATAN VE TURİZM

GÜNDEM - Veli ALTINKAYA


Bizans, 1146’da Selçuklu Devleti’nin başkenti Konya’yı kuşatıp alamayınca Anadolu’dan çekilmek zorunda kalmış. Bizans’ın Miryokefalon Muharebesi ve IV. Haçlı Seferi’nden sonra Akdeniz sahili ile bağlantısı kesilmiş ve Akdeniz’de bağımsız hareket eden şehirler ortaya çıkmış. Bu şehirlerden biri de Kalanoros, Alaiye-Alanya Kalesi’ dir. Bu kalenin hâkimi Kir Fard (Kyr Vart) adlı bir Bizans soylusudur.

Kir Fard (Kyr Vart), Bizans bölgeden otoritesini çekince bağımsız hareket etmeye başlayarak bölgenin ruhani lideri konumuna gelmiş.

Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubad 1221’de Alanya’yı kuşatmış. Kir Fard kuşatmayı kıramayacağını anlayınca, Sultan’a bir mektup göndererek ‘aman dilemiş’ ve kendisine tabi olmak istediğini belirtmiş.

Keykubad, Kir Fard’ın bu teklifini kabul etmiş ve elçiye "Sadakatini ispat için aile efradından birini akrabalığımıza arz ederse hakkındaki güvencemiz artmış olur" diye cevap vermiş. Bunun üzerine Kir Fard, kızı Prenses Destina’yı Alâeddin Keykubad’a eş olarak göndermiş.

Kan dökülmeden Alanya Kalesi’ne giren Sultan Alâeddin, buraya yazlık bir saray yaptırmış, Kir Fard’a da Alanya’nın yanı sıra Akşehir ve iki karyesini mülk olarak vermiş.

Peki Alanya Kalesi’nin kansız fethini, Türklerin bugün mavi vatan dediğimiz Akdeniz’e inişini sağlayan Prenses Destina kim?

Prenses Destina, Sultan Alâeddin ile evlendikten sonra Mahperi Huand adını almıştır. Huand (Hont) unvanı, Farsça ‘Efendi’ ‘Büyük Hatun’ anlamına gelir. Bu ünvan zamanla halk dilinde ‘Hunat’a çevrilerek asıl adı yerine geçmiştir.

Kayseri’nin en önemli Selçuklu eserlerinden olan Hunat Cami ve Külliyesi Mahperi Sultan tarafından yapılmıştır. Mahperi Sultan’ın evlendikten sonra bir süre Hristiyan olarak yaşadığı söylenir. Sultan Alaeddin’ den Gıyaseddin Keyhüsrev adında bir şehzadesi olan Mahperi Hatun, oğlu tahta çıkıncaya kadar Sultan’ın yaz aylarında zaman zaman uğrak verdiği şimdi restorasyon çalışmaları süren Keykubadiye Sarayı’nda yaşamış.

Alâeddin Keykubad, Mısır Eyyubi hükümdarı Melik Adil’in kızı Melike Adile Sultan’dan olma oğlu İzeddin Kılıçarslan’ı veliaht ilan edince taht kavgası başlamış ve Sultan bir sefer öncesi Kayseri’de kuş eti ile zehirlenerek öldürülmüş. Tarihçiler daha sonraki hadiselere bakarak, Sultan’ın zehirlenmesinde, büyük oğlu Keyhüsrev ve kendisine yakın emirleri ile Valide Sultan Mahperi Hatun’un ilgisinin olduğunu düşünür.

Oğlunun saltanatı sırasında Mahperi Hatun’un Müslüman olduğu ve kendini hayır işlerine verdiği bilinmektedir. Kayseri’de adını taşıyan cami, medrese, hamam ve türbeden oluşan külliyeyi de bu dönemde (1238) yaptırmıştır.

Kitabelerde unvanı 'Saffetü'd-dünya ve'd Din Mahperi Hatun’ (Din ve dünyanın yüz akı) olarak geçer. Bu gibi ifadeler hükümdarlara mahsus iken; hanımların ismi ‘Saffetü'd-dünya ve'd Din’ unvanından sonra geçmezdi. Mahperi Hatun isminin bu unvanla kullanılması, oğlunun saltanat döneminde gücünün büyük olduğunu gösterir.

Halk arasında, Mahperi Hatun’un Müslüman olmasında, İncesu Tekke Dağı’nda bir zaviye yaptırıp etrafındaki geniş araziyi vakıf olarak bağışladığı Şeyh Turasan Veli’nin etkisinin olduğu söylenir.

Geçtiğimiz gün Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu sosyal medya hesabından bir paylaşım yaptı. Çavuşoğlu, Alanya’nın fethinin 800. yılı dolayısıyla neler yapacaklarını konuşmuş Kültür ve Turizm Bakanı ile.

Küresel Gazeteciler Konseyi Genel Başkanı Mehmet Ali Dim dostum, yol ve dava arkadaşım olur. Geçtiğimiz günlerde bir konuşmamızda Mehmet Ali, “Abi, bu yıl Alanya’nın fethinin 800. yılı. Selçuklu Alanya’nın fethi ile denize, yani mavi vatana sahip oldu. Dolayısıyla bu yıl Alanya’da 800. yıl kutlamalarını etkin bir şekilde yapacağız” demişti.

……………………………………………………….

Kazı çalışmaları Büyükşehir Belediyesi ve Şeker Fabrikası’nın katkıları ile devam eden Keykubadiye Sarayı’nı bir an önce gün yüzüne çıkartmalı; Başkan Palancıoğlu’nun Dedeman Okulu yerine yapacağı Selçuklu Anıtı, Hunat Külliyesi ve Keykubadiye Sarayı arasında diğer Selçuklu eserleri ile birlikte bir ‘tarih yolu’ oluşturmalıyız.

Prenses Destina ya da Mahperi Hatun üzerinden turistlere anlatabileceğimiz çok güzel hikâyeler var. Osmanlı’dan çok bir Selçuklu şehri olan Kayseri, turizm destinasyonuna Erciyes‘in yanı sıra tarihi zenginliklerini de katarak pazarlama yapmalıdır.

Yanı başımızdaki Nevşehir ve çevresine yılda 3,5-4 milyon turist geliyor da biz buradan yeterince pay alamıyorsak bilinsin ki bu hepimizin eksikliğidir.

 

KULİS BULVARI

KAYÜ’NÜN BAŞARISI

Kayseri Üniversitesi’nin (KAYÜ) iki yılı biraz aşan mazisi var. Bu süre içerisinde KAYÜ, kurucu Rektör Prof. Dr. Kurtuluş Karamustafa ve ekibiyle epeyce yol kat etti. KAYÜ 15 Temmuz Yerleşkesi’nde güzel bir üniversite kampüsü oluşturmuş. İlçelerdeki fakülte ve yüksek okullarını da geliştirip, güzelleştiriyor. YÖK’ün 2019 Üniversite İzleme ve Değerlendirme Raporu’na göre KAYÜ, 125 devlet üniversitesi arasında 14 adet faydalı model ve tasarım başvurusu ile 33., aynı dönemde kurulan 16 üniversite arasında da 3. olmuş. KAYÜ daha 2,5 yıllık bir üniversite. Bu üniversitemizin önümüzdeki yıllarda her alanda çok daha büyük başarılara imza atacağına inanıyorum. Üniversitenin geniş kampüs alanında yapılaşmanın başlaması belki zaman alacak. 10-15 yılda KAYÜ’nün tahmin ettiğinizin ötesinde bir yerde olacağına inanıyorum.

 

Mış… Miş… Muş…

00- Günlük vaka sayısının ortalama 80 civarında olduğu Kayseri’de martla birlikte kısıtlamanın esnemesi bekleniyormuş.

00-Palancıoğlu’nun modern bir hale getirdiği 8 Km uzunluğundaki Sami İpek Bulvarı bugün Özhaseki’nin de katılımıyla resmen açılacakmış.

00-Başkan Büyükkılıç’ın Külliye‘de Strateji ve Bütçe Başkanı İbrahim Şenel ile ne konuştuğu merak ediliyormuş.

00-Kayseri-Niğde otoyol bağlantısının fizibilite çalışmasının başladığı söyleniyormuş.

00- İl kongrelerini önümüzdeki hafta tamamlayacak olan AK Parti’nin mart sonu-nisan başı gibi yapılması beklenen büyük kongresi sonrasında Kabine revizyonu bekleniyormuş.

00- Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcıları Hüseyin Büyükdere ve Çetin Dönmez, OSB Başkanı Nursaçan’ın bölge ile ilgili anlattıklarından etkilenmiş.

00- Şükrü ve Yusuf Boydak’ın babası H.Mustafa Boydak toprağa verilmiş.