ASIM CENGİZ GÜR


ÖNEMLİ BİR İHTAR-3

ÖNEMLİ BİR İHTAR-3


(Allah ondan razı olsun) Huzeyfe’nin rivayetine göre Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurmuşlar ki:

"Müslümanların işiyle dertlenmeyen, uğraşmayan onlardan değildir. Sabahleyin sabahladığında, akşamleyin akşamladığında Allah`a karşı samîmî duygularla kulluk bağlarıyla bağlı olmayan, Rasûlüne karşı çok içten duygularla, ümmetlik duygusuyla, saygılı, irtibatlı olmayan; Kur`an-ı Kerim`i, Allah`ın mukaddes kitabı karşısında ona sevgi duyup, ona içten, içindeki ahkâma candan bağlı olmayan; müslümanların imâmına, önderine ve bütün müslümanların topluluğuna, toplumuna, âmmesine karşı samîmî olmayan onlardan değildir."

İki gündür köşemizde bu hadis-i şerifin ilk cümlesi ile ilgili notlar aktardık.

Hadis-i şerifin devamında bir ikinci husus var:

"Sabaha sabahladığı zaman, akşamladığı zaman, akşama eriştiği zaman, Allah`a karşı Rasûlüne karşı, Kur`an`a karşı, müslümanların önderlerine karşı, müslümanların toplumlarına karşı samîmî, muslihâne, muhlisâne duygusu olmayan, sabah akşam bu duygular içinde yatıp kalkmayan, sabahlamayan, akşamlamayan, bu kaygılarla yaşamayan, bu tasaları taşımayan insan da müslümanlardan değildir" diye Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bildiriyor.

Müslümanlar, sabah akşam düşünecek, sabah işine giderken düşünecek, akşam evine geldiği zaman düşünecek. Gece uykusu kaçacak, gece yarısı düşünecek, yatakta bir o tarafa, bir o tarafa dönerek düşünecek. Kendi ticarî işi sıkıntıya uğradığı zaman, nasıl uykusu kaçıp da yatakta bir o tarafa, bir o tarafa dönüp de "Ah, vah!" ediyorsa, müslümanların işi için de öyle olacak. Hem sabahleyin gündüz iş hayatında, hem akşam eve gelip de sabaha kadar evdeki zamanda...

Sabah akşam nasıl olacakmış? “Allah`a karşı nâsıh” olacakmış. Nâsıh, samîmî demek... Allah`a karşı içten duygularla bağlı olacak. Kendimizi bu cümlelere göre yoklayalım. Yâni ben sabah, akşam Allah`a karşı bağlılık yönünden nasılım, tam mânâsıyla bağlı mıyım, Allah`a bağlılık nasıl olur? Ne yapınca Allah`a bağlı oluyoruz da, ne yaparsak Allah`dan kopmuş oluyoruz? Bunun üzerinde derin derin düşünmeli. Tabii Allah`a bağlılık demek, Allah`ın emirlerini tutmak, Allah`ın rızâsını kazamak istemek, onun için çalışmak demek. Aksi de Allah`ın emirlerini, yasaklarını hiçe saymak, bilmemek, onları uygulamamak ve onlara karşı gelmek. Müslüman nasıl olacak? Sabah, akşam Allah`a karşı itaatli olacak. Emirlerini tutmak, yasaklarından kaçınmak, emirlerini ve yasaklarını mer`î hale getirmek, uyulur hale getirmek için, ailesinde, toplumunda günahların yapılmasını engellemek, sevapların işlenmesini sağlamak hususunda çalışan olacak. Allah`a karşı bağlılığı bu...

"Rasûlüne karşı da nâsih olacak." Yâni Rasûlüne karşı hâlis, muhlis, olacak. Sen Rasûlullah Muhammed-i Mustafa aleyhis-salatü ves-selâm`a karşı nasılsın?

- Nasılım, iyiyim işte, Rasûllah`ı seviyorum. Allahümme salli alâ seyyidinâ muhammed. Muhammed aleyhis-selâm.

Yetmez! Rasûlullah`a samîmî olarak bağlı olmak ne demektir? Sünnet-i seniyyesini okumak, öğrenmek, Peygamber Efendimiz`in tavsiyelerini tutmak demektir.

 "Allah`ın kitabına karşı bağlı olacak"

--Allah`ın kitabına bağlıyım. Kur`an-ı Kerim`i öpüyorum başıma koyuyorum, önce ağzıma dudaklarıma, ondan sonra alnıma değdiriyorum; tamam. Bir de kalbimin üstüne koyuyorum, bir de iki elimle sarılıyorum, Kur`an-ı Kerim`i çok seviyorum.

Olmaz! Kur`an-ı Kerim`in nesini seviyoruz, kabını mı? İçindeki anlamları anlamaya çalışacağız. İçindeki hükümleri, Allah’ın emirlerinin güzelliğini öğrenmeye ve uygulamaya çalışacağız.

Sonra, “Allah’ın imamına karşı samimi olacak”. İmam sözü bugün Türkiye`de vakit namazlarında mihraba geçenlere denilse de Arapça`da imam, önder demek. Mesela müslüman devletinin başkanının sıfatı nedir? İmâmül-müslimîn, müslümanların imamı, yâni önderi demek. Emîrül-mü`minîn, mü`minlerin komutanı, yâni emir ve komuta kendisinde olan yüksek kişisi demek. İmam bu. Allah`ın imamına, selâhiyetli kıldığı müslümanların önderine karşı samîmîyetli olacak. Tabii Allah`ın imamı, imâmullah, yani imâmül-müslimin, müslümanların önderi. Bu oyuncak değildir, bu çok önemli bir mevkidir, çok önemli bir sıfattır.

Sonuncu kelimesi: "Müslümanların âmmesine, yâni tümüne hepsine karşı, hâlis, muhlis niyetlerle bağımlı olacak, müslümanlara iyilik etmek niyetinde olacak." Bu çok önemli...

Bazı yöneticilerin ve vekil tayin edilenlerin halka bakışları sorunludur. Halka değer vermemek yanlışlığına düşmektedirler. Müslümanların topunu sevmek lâzım. Genciyle, yaşlısıyla, kadınıyla, erkeğiyle, fakiriyle, zenginiyle, büyüğüyle, küçüğüyle, zayıfıyla, güçlüsüyle, akıllısıyla, aklı az saf olanıyla, hepsiyle ilgilenmek lâzım, hepsine karşı iyi duygular beslemek lâzım! Tepeden bakmakla, kibirle olmaz! Hizmet duygusu olmadan olmaz. Nitekim olmadığını da Peygamber Efendimiz (s.a.v.)  ifade buyuruyor:

 "Onlardan, müslümanlardan sayılmaz." diyor.

Hadis-i şerifin başına döner, bir kere daha özetlemiş olmak için söylersek:

"Müslümanların işleriyle dertlenmeyen, işleriyle ilgilenmeyen, müslümanlardan değildir. Allah`a karşı, Allah`ın Rasûlüne karşı, Allah`ın kitabına karşı, Allah`ın kulları arasında vazifelendirdiği önderlere karşı ve bütün müslümanlara karşı hâlis, muhlis niyetli olmayan bir kimse; onlara candan hizmet etmek, güzel hizmetler yapmak düşüncesinde olmayan kimse müslümanlardan değildir" buyuruyor, Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.).

Allah-u Teàlâ Hazretleri hepimizi kabul ettiği güzel müslümanlığı anlayıp, uygulayan güzel müslümanlardan eylesin. Kendi kendimize, kendimizi müslüman sayıp da, aslında Allah tarafından, Rasûlullah tarafından müslüman sayılmama durumuna düşürmesin.

Kur`an-ı Kerim`i seven, Allah`ın emirlerini, yasaklarını seven, müslümanları seven, müslümanların manevî yöneticilerini seven, Kur`an-ı Kerim`i seven, Kur`an-ı Kerim`e hizmet etmek isteyen, Kur`an-ı Kerim`in okunmasını, tanınmasını, anlaşılmasını sağlamağa çalışan has müslümanlardan eylesin.

Hem dünyada hem ahirette, çok hayırlar yapmamızı, öldükten sonra da böylece çok sevapları kazanmaya devam etmemizi Allah cümlemize nâsib eylesin. Cümlemizi cennetiyle, cemâliyle müşerref eylesin. Peygamber Efendimiz`e Firdevs-i A`lâ`da komşu eylesin.

 

Kur’an-ı Kerîm’den bir dua:

“Ey Rabbimiz!

Gücümüzün yetmediği şeyleri bize taşıtma!

Bizi affet, bizi bağışla, bizi esirge”.