VELİ ALTINKAYA


NUH NACİ YAZGAN (1)



Geçtiğimiz günlerde Nuh Naci Yazgan Üniversitesi´ne gittim. Üniversite Genel?Sekreteri Erdal Koçer´le kısa süreli sohbetimiz oldu. Elime yaklaşık üç safyalık bir çıktı tutuşturdu.
Çıktı bir kitaptan alıntıydı. Sadun?Tanju´nun ?Hacı Ömer? adlı, Hacı Ömer?Sabancı´nın hayatını anlattığı kitabından bir alıntı.
Alıntı´nın merkezinde Nuh Naci Yazgan var. Nuh Naci Yazgan Üniversitesi´ni kuran Kayseri Yüksek Öğrenim ve Yardım Vakfı uzun süredir Nuh?Naci Bey´le ilgili bir belgesel ve araştırma içerisinde... Sanıyorum Üniversite Genel?Sekreteri Erdal?Koçer de bu minval üzere böyle bir alıntı yapmış.
Alıntıya yer yer küçük eklemeler yapılmış. Bu eklemeleri çıkartarak iki gün süreyle yayımlamak istiyorum. Yazıda ?Nuri Ağa? olarak bahsedilen kişi Kadir?Has´ın babası Nuri Has´tır.
?Celâl Bey: (İktisat Bakanı Bayar)
?Buyurun Nuh Naci (Yazgan) Bey? diye ayağa kalktı. Misafirine yer gösterdi. Hâl hatır sordu.
?Sizin gibi dinamik arkadaşları Meclis bünyesinde tutamıyoruz? dedi.
Savaş sonrası Meclise Kayseri´den milletvekili olarak gelen Nuh Naci bir süre önce istifa ederek ayrılmıştı.
Nuh Naci güldü.
?Valla Beyefendi, bizim gibi uğraşıp didinmeğe alışmış insanlar için bu çene çalma işi biraz yavan geliyor? dedi.
Celâl Bey:
?İşte ben de bunun için çağırdım sizi, tam da size göre bir işimiz var? diyerek misafirine sigara uzattı.
Nuh Naci, Sivas Kongresi´ne Kayseri delegesi olarak katılmış, Kurtuluş Savaşı yıllarında da çok yardımları görülmüş, Mustafa Kemal Paşa´nın güvenini ve sevgisini kazanmış acar bir Anadolu tüccarıydı. Kırk yaşlarında, geniş omuzlu, Enveriye bıyıklı, bir delikanlı kadar çevik ve gösterişli, kabadayı haliyle efendiliği çok iyi uyuşmuş okur yazar bir insandı.
?Hayır ola Beyefendi?? dedi Nuh Naci.
Meraklanmıştı.
?Biliyorsunuz? dedi Celâl Bey, ?şu sıralar savaş günlerinden daha çok gayrete, çalışmaya, bilgiye, fedakârlığa ihtiyacımız var.?
Nuh Naci lâfın gerisinin gelmesini bekledi.
?Canımızı sıkan işlerden biri de çalıştırılamayan, Ermeni ve Rumlardan devlete intikal etmiş bulunan fabrikalar? diye konuya girdi Celâl Bey ve konuşmasını sürdürdü:
?Önce denedik. Devlet olarak bunları faal hale getirebilir miyiz dedik. Sizin de bildiğiniz teşebbüslerimiz oldu. Başaramadık. Devletin o kadar çeşitli alanda işi başından aşkın ki, hepsine birden yetişmek zor. Yeni teşkilâtlanan bir idareyiz. Yardıma ihtiyacımız var. Hele ekonomik konularda daha çok yardıma ihtiyacımız var.?
?Estağfurullah Beyefendi? dedi Nuh Naci.
?Evet, evet, gerçekten öyle? diye devam etti Celâl Bey. ?Bu fabrikalar düne kadar çalışıyorlardı ve mal üretiyorlardı. Şimdi biz de hepsini çalıştırıp ekonomik hayata sokmağa mecburuz. Sanki çalıştırmakta acizmişiz, beceremiyormuşuz gibi bir durum hasıl oldu, Gazi ve hepimiz bundan rahatsızız.?
?Bakalım lâf nereye gelecek? dedi içinden Nuh Naci.
Celâl Bey elini misafirinin dizine koydu.
?Böyle meselelerde bir fikir birliğine varmak ve tatbikine geçmek kolay olmuyor, siz de içimizdeydiniz bunları bilirsiniz?? dedi. Kahvesinden bir yudum aldı.
?Ama bu kez bir şans oldu. Mustafa Abdülhâlik Bey Maliye Bakanlığı´na getirildi. Malta´dan dönüşünde ben onu İktisat Bakanlığım sırasında müşavir olarak yanıma almıştım. Böylece yakından tanıma ve değerlerini görme fırsatım oldu. Birbirimizi sevdik. Şimdi Maliye Bakanı olunca, eski hukukumuza binaen Abdülhâlik Bey de benden yardım istedi. En büyük derdi de Rum ve Ermenilerden kalan fabrikalar. Karşılıklı çare ararken aklıma siz geldiniz.?
?Elimden bir şey gelirse memnuniyetle Beyefendi? dedi Nuh Naci.
?Elinizden geleceğini çok iyi biliyorum. Savaş günlerinde elinizden pek çok şey geldi. İş bilir, iş koparır bir insan olduğunuzu hepimiz gördük.?
?Hakire gereğinden fazla iltifat ediyorsunuz beyefendi? diye tevazu gösterdi Nuh Naci. Tam bir Osmanlı efendisi idi.
?Bir kahve daha içer misiniz?? diye sordu Celâl Bey.
Nuh Naci teşekkür etti. İstemiyordu. Sabırsızlıkla kendisinden beklenen hizmeti öğrenmek ihtiyacındaydı.
Celâl Bey devam etti.
?Maliye Bakanı ile görüşüp anlaştık. Ben şimdi biliyorsunuz, daha fazla İş Bankası ile meşgulüm. İkimiz de ekonomik ve mali meselelere biraz daha pratik yönden yaklaşma çabaları içindeyiz. Abdülhâlik Bey´le tam bir fikir birliği halindeyiz. Pratik bir çözüm olarak ikimizin de aklına şu geldi. Bu fabrikalardan işimize yarayabilecek bir ikisi Adana´da. Adana´nın yerli ahalisi böyle konularda pek hevesli değil. Toprağa bağlı işlerin dışında harekete geçirilebilmeleri hiç de kolay olmuyor. Bir iki deneme başarısız kaldı. Sınai işleri orada hep gayrımüslimler görmüş, böyle alışmışlar, yadırgıyorlar. Oysa, dedik ki, Kayserililer hiç onlara benzemez. Ben sizi tanıyorum. Sümerbank çalışmaları sırasında başka Kayserilileri de tanıdım. Siz yaparsınız.?
Nuh Naci susuyordu.
?Yaparsınız değil mi Nuh Naci Bey??
Celâl Bey misafirinin gözlerinin içine bakıyordu.
?Valla, bilmem ki Beyefendi...?