Ne yazayım? dediğimde gözüm camdan dışarı ilişti. Muhtemel ki benim
gibi soğukla arası pek olmayan orta yaşlı biri, kafasını adeta paltonun içine
çekmiş, aldığı
nefes 100 metre
uzaklıktan hissedilecek bir tarzda yürüyordu. O dakikada sıcaklık eksi 5
dereceyi gösteriyordu. Sabah arabaya bindiğimde ise sıcaklık eksi 6 idi. Kayseri
gibi mütedeyyin
insanların
ağırlıklı yaşadığı bir şehirde acaba o
dakikada kaç kişinin evinde yakacağı yoktu.
Acaba kaç kişi karnı aç Yaratıcı'nın kendisine tahsis ettiği rızka ulaşmaya çalışıyordu. Ve o gün acaba kaçımız Peygamberler Peygamberi'nin Komşusu açken, komşusunun yakacağı yokken tok yatan, sıcacık evinde, işyerinde oturan bizden değildir hükmünü idrak halindeydi... Öğle saatlerinde hava
biraz ılımandı. Adliye önündeki otoparka arabamı park ettim. Gözüm kenarda duran iki kuşa, serçeye ilişti... Demir korkulukların kenarında kurumuş halde duran bir kaç otun kökünü gagalıyorlardı...
Ama bir seramoni dahilinde yapıyorlardı bunu. Önce biri, sonra diğeri. Yani eşrefi mahluk
olarak yaratıldığına inandığımız, ama maalesef zaman zaman belhum adal noktasında gördüğümüz insanlarla mukayese edemeyecek ritimde bir uzlaşı, hoşgörü, paylaşım içinde iki serçe...
Kuşlar böyleyken, etrafdaki gördümüz insanların önemli bir bölümünün bir hırsla koşuşturduğunu gören gözler, hisseden gönüller gözleyebiliyordu. Hayvanların kahır ekseriyetle karnı doyduktan sonra
paylaşmayı öncelikli hayat tarzı kabul ettiği yer küremizin kendisini gerçek sahibi zanneden insanoğlu acaba karnı doyduğu zaman aç olanları mı düşünüyor? Yoksa daha, daha fazlasını mı? Ne sabır var, ne şükür. Bulduklarına, varlıklarına şükretmeyenler birgün ellerinde ne varsa kaybolup gittiğini görürler.
Yokluklarına karşı sabretmeyenlerde bir iman ve teslimiyet testine tabi olduklarından bihaber, yaratılış gayesinden uzak ben neyim bu hal neyin nesi? sulalinin cevabından uzak rüzgara
kapılan yaprak gibi kaybolup gidecektir. Ne mutlu varlığına şükredebilene, Ne mutlu yokluğuna
sabredebilene... Bu arada kimse zamane insanını, aşkla yanmış Allah dostları gibi buldukları
zaman dağıtan, bulamadıkları zaman ise şükredenlerden görmeyi dilemesin... Onlar mutlaka her devirde vardır. Ama, günümüzde namsız ve nişansız olarak aramızda gezerler...
BÜYÜKŞEHİR VE OSB İTFAİYESİ
Büyükşehir
mücavirinin genişlemesinden sonra şehrin değişik bölgelerine de itfaiye merkezi
yapılmaya başlandı. Eskiden hastane yakınında odaklanan itfaiye araçları
şimdilerde şehrin
dört bir yanında oluşturulan merkezlerden hareketle Allah korusun yangın ve kurturmalara müdahale ediyorlar. Büyükşehir Belediyesi itfaiye merkezinin yanısıra bazı büyük şirketler ve bölgelerde
de ayrıca itfaiye teşkilatı var. Mesela OSB'nin ayrı bir itfaiye teşkilatı olduğunu biliyorum.
Büyükşehir'in bu bölgedeki itfaiye merkezide Belsin'deOSB'ye
500 metre mesafede. Belsin'deki itfaiye
merkezi ile OSB itfaiyesi birleşmeli.
Allah korusun OSB'de bir yangın çıktığı
zaman Büyükşehir Bana ne arkadaş senin itfaiye araçların var, Sen müdahale et
demiyor ya. Zaman güçlerimizi bölme değil, birleştirme zamanıdır.
MIŞ
MİŞ
MUŞ
_ İl Özel İdaresi
Genel Sekreteri Mustafa Atsız
sendikanın suçlamalarına karyşın Ne yapalım 180 işçi bir iş yapmadan maaş mı alsın istiyorsunuz? demiş.
_ Dün OSB Başkanı
Ahmet asyüncü 2011'in Kayseri sanayisi için iyi geçtiğini söylemiş.
_ İki adaylı
Makina Mü hendisleri Odası seçimlerinde Fazıl Canbulut bir
adım öndeymiş.
_ Kısa aadı ATED
olan derneğin bazı çalışmaları tepki görüyormuş.
_ KKTC Kurucu
Cumhur Başkanı Denktaş'ın cenazesine Kayseri'den
de giden olmuş.
_ Kayseri'ye
yapılan ve Başbakanın temelini attığı Kampüs Hastanenin proje
çalışmaları son
aşamaya gelmiş
KULİS BULVARI
ATED'İN YAPTIĞI NASIL ANLATILIR
Kısa adı ATED olan Anadolu ve Avrupa Tedarikçiler Derneği adı altın da bir oluşum var. Başın
da da şehrimizin tanınmış bir ismi bulunuyor. Bu dernek bastırdığı tanıtım broşüründe Ankara yolu
üzerinde henüz
kendilerine dahi ait olmayan bir arsaya adeta Valilik,TOKİ ve Büyükşehir
Belediyesi
ile birlikte
Avrupa çapın da bir merkez kuracağı imasında bulunuyor. İmadanda öte bunu
resmen
söylüyor. Şehrin belediye başkanı ise broşür de gösterilen yerde böyle bir şey yapılması mümkün değil hemşehrilerimiz para kaptırmasın diyor. Buna nasıl cesaret ediyorlar şaşıyorum.