İDRİS YAVUZ


MÜNAFIK KİME DENİR?


Küfrünü gizleyerek, imanla küfür arasında bocalayan, inanmadığı halde kendisini mümin gösteren” kimseye münafık denir. 

 

Münafıklık tıpkı, “tarla faresinin tehlike anında yuvasında gizlice hazırladığı birden fazla çıkış noktasının birinden girip diğerinden kaçıp gitmesi gibi, dini istismar edenlerinde bir kapı bulup oradan kaçma işlemine riyakârlık denir”.

 

Kuran-ı Kerimde Münafık; “Zihin karışıklığı, ruh hastalığı veya irade zayıflığı yüzünden imanla küfür arasında gidip gelen, şüphe içinde bocalayan, kalplerinde hastalık bulunanlar” diye ifade edilmektedir (en-Nisâ 4/137,

 

Münafıklık; küfrünü gizleyerek kendini mümin gösteren veya imanla küfür arasında,  sürekli kavga çıkaran ve arabozucu davranışlar sergileyen kimselere denir. Bu fikre tüm İslâm âlimleri ittifak etmektedir.

 

Günümüzde Müslüman olduğunu söyleyip uyuşturucu ticareti yapan, başkalarının malına, canına kas beden, kul hakkı yiyen, devleti dolandıran, vergi kaçıran, sazlı, sözlü “oturak âlemleri” hazırlayan, rüşvet alan ve rüşvet veren, parayla insanların vicdanını satın alan, korku toplumu yaratanlarda münafıktır.

 

 Bu tip münafıkları koruyan, savunan, aklayan,  onlara destek veren, laf götürüp-getiren kimselerin alnı secdeden kalkmasa da, onlarda  bozguncu ve münafıktır. 

 

Münafıkların içi başka dışı başkadır. Onların sözü özüne uygun değildir. Bir Ayette şöyle buyurulur: "İnsanlardan bazıları da vardır ki, inanmadıkları halde ‘Allah'a ve Ahiret gününe inandık’ derler" (el-Bakara 2/8).

 

Hz. Muhammed (SAV) buyurdular ki: “4 özellik vardır ki; bir kimsede bu özellikler bulunursa o kimse katıksız münafıktır. Bunlar Emanete hıyanet ederler, konuşunca sürekli yalan söylerler, söz verince sözünde durmazlar, düşmanlık edince haddi aşarlar”.

 

Kuran-ı Kerim insanları mü'min, kâfir, münâfık olmak üzere üç grupta toplar ve insanların en kötüsü ise ikiyüzlü, münafık olanlardır. Buyrulur.(Bakara, 2/1-20)

 

“O münafıkların dış görünüşlerine aldanmayın. Onlar kul hakkı yerler, haraç alır, rüşvet verirler. Konuşurlarsa güzel konuşurlar. İşte onlar sıra sıra dizili kereste gibidirler." (Münafıkûn,s.a. 63/1-4)

 

Münafıklığın insanlık tarihi kadar eski olduğunu söylemek mümkündür. Hz. Muhammed (sav) döneminde Yahudi dönme Abdullah ibn-i Sebe Müslüman olur. Sahabe tarafından da itibar görür. Peygamberin vefatı sonrası “bende bir peygamberim” diyerek Müslümanlar arasına fitne sokup "Sıffin savaşını" hazılayan, Kerbela’da Müslüman kanının akmasına vesile olan bu münafıklardır.

 

Selçuklu ve Osmanlı topraklarında, Cumhuriyetin ilk dönemlerinde Doğu Anadolu da Şeyh Sait isyanları, Faili Meçhul cinayetler ve FETO kalkışmasını hazırlayanlar, dini istismar eden batıl tarikat mensubu olan bu hainlerdir. 

 

Her dönemde bunlar devletin, milletin kılcal damarlarına kadar girip, geçmişten günümüze kadar değişmeden gelen dönme münafıkların olduğunu unutmayalım

 

Münafıkları karakterlerine uygun olarak ortaya koydukları davranışlar arasında din, diyanet, eğitim, cemaat, ibadet, ticaret kavramlarının arkasında gizlenmiş olarak çıkar ve menfaat elde etmek için din maskesine bürünürler, bazen de terör örgütlerinin kılığında ortaya çıkarlar. 

 

Bunlar makam için her dönemde vicdanıyla cüzdanı arasında sıkışıp kalan kimseleri satın alırlar, korku toplumu oluşturup, kaynağı önemli olmayan ekonomik kazançlar elde ederler.

 

"Su uyur münafıklar uyumazlar". Sakın onların iyi niyetine  alet olmayalım