Cumhurbaşkanlığı yönetim sisteminin Milli Eğitim Bakanı; özel okul sahibi ve Prof. olunca başarı beklentisi tavan yapmıştı. Oysa ne bir sistem getirdi, ne de bir yerleri düzeltti. Korona başlayınca işin kolayı okulların kapanması, öğretmenlerin evlerinden maaş alması, uzaktan eğitim süreci yaşandı. Öyle ki 2 yıllık okullara yazılanlar, hiç okula gitmeden diploma aldılar. Aynı sıkıntı yaşanıyor ama okullar açılıyor. Hangi karar doğru?
Milli Eğitim Bakanı değişince sanki iktidar değişmiş, yönetimi CHP’den almış gibi yeni bakan uygulamalara girişti. Oysa kendisi bakan yardımcısıydı. Madem değiştirdiği bürokratlar başarısızdı, neden zamanında değişim yapmadı ya da bakana yaptırmadı? Hep söylediğimiz gibi en önemli unsur sistem olmalı. Sistem olsa kimin bakan olduğunun, olacağının bir önemi olmazdı. İstifa eden bakanın giderayak atamalar yapması nasıl karşılanmalı?
İlk görevden sanki ilimiz Milli Eğitim Müdürü alınmış sanıldı ve nedeni araştırıldı. Oysa görevden almalar bakanlık genel müdürlerinden başlamıştı. Bir önceki bakan özel kalem müdürünü, genel müdürü, özel kalem müdür yardımcısını da daire başkanı yapmıştı. Oysa bakanlıkta özel kalem müdür yardımcılığı diye bir kadro yoktu. Çok zor şartlarda eğitim alan, ailelerin umudu olan pek çok genç öğretmen adayı kadro beklerden, atanma beklerken, bu uygulamalar vicdanları sızlatmadı mı? Özel okul sahibi profesör bakan içiniz rahat mı?
Başta Ankara olmak üzere medyadan öğreniyoruz ki, pek çok ilin il milli eğitim müdürü değişmiş. Şanlıurfa Milletvekili Eşref Fakıbaba bu duruma tepki koymuş. Fakıbaba diyor ki; ‘vekili olduğumuz illerde vatandaşlara biz hesap veriyoruz, biz vereceğiz. Vatandaş neden diye sorsa ne cevap vereceğiz? Her ilde yapılacak müdür değişikliklerinde o ilin vekillerinin görüşleri alınmalıydı. Bizimle görüşen, danışan olmadı’ diyor.
Şehrimize dönelim, vatandaş her an gördüğü Hülya Nergiz Hanım’a, Emrah Karayel'e, neden il milli eğitim müdürü görevden alındı dese cevap ne olur? Mesela yani...
