VELİ ALTINKAYA


MEMLEKET MES´ELESİ


   5 Ekim´de bu sütunda ?Tek Başına İktidar?Niye Önemli ? başlıklı bir yazı yazmıştım.
Farklı düşünenlerin görüşlerini de saygı ile karşılarım; o yazıyı bütün siyasi mülahazaların ötesinde yazdım. Gerçekten seçmen üç partiden birini tek başına iktidara getirmelidir. Aksi takdirde ülkemiz sıkıntılı bir sürece girer.
Başbakan ve AK?Parti Genel?Başkanı Ahmet?Davutoğlu sık sık 1 Kasım seçimleri için ülkenin içinde bulunduğu durumu hatırlatarak, ?Memleket meselesi? için tek başına iktidar istiyor...
Sandık başına gitmeye sayılı günler kaldı... Dilerim milletimiz AK?Parti, CHP veya MHP ´den birini tek başına iktidara getirsin... Bunu yazdığımızda CHP ve MHP´liler ?O ağız AK?Parti ağzı? diyor.
Mesele, gerçekten parti meselesi değil, ?memleket meselesi´. Elimizi vicdanımıza koyup terör, ekonomi ve coğrafyamızda olanları düşünürsek bu işin gerçekten memleket meselesi olduğunu anlarız... Son yaşadıklarımızın başka izahı var mı?
Milletimizin takdiri elbette başımızın üzerinde. Bu millet kritik süreçlerde sağduyusu ile nice badireleri aşmayı bilir. Muhtemel ki, 1 Kasım seçimleri o sağduyunun yansıması olacak...
5 Ekim tarihinde bu sütunda yazdığım bir yazıyı noktasına-virgülüne dokunmadan takdirinize sunuyorum. Dilerim hak verirsiniz. Geçen 15 günlük süre ve Ankara´da yaşanan saldırı, haklılığımızı ortaya koymuyor mu? Okuyun lütfen!:
?Türkiye´nin öncelikli derdi terör. Sonrasında da ekonomik sıkıntılar geliyor... Son günlerde terörle mücadelede başarılı sonuçlar aldık. Şehitlerimiz yüreğimizi yakarken, bu ülkeye zulmü reva gören alçakların öldürülmüş olması acımızı kısmen de olsa hafifletiyor.
Türkiye´ye musallat olan terörün yerli olmadığı, küresel güçlerce organize, hatta finanse edildiği aşikar. Maalesef bu güçlerin bir bölümü de güya müttefikimiz ya da komşumuz...
Bin 200 Km´den fazla sınırımız bulunan iki ülkenin ABD ve batı bloğu tarafından yangın yerine döndürülmesi Türkiye´yi de olumsuz etkiledi...
Suriye ve Irak´tan 2 milyonun üzerinde muhacir geldi ülkemize. Bu insanlara hizmet için 8 milyar dolara yakın kaynak aktarmışız. Kayıtlarda olmayan yerel yönetimler ve yerel unsurlarca yapılan harcamalar da dahil edildiği zaman, bu rakam 10 milyar doları bulabilir. Bu çok büyük bir para...
Bizim PKK ile mücadelemizin son 25 yıllık tarihine bakın. Irak-İran savaşından sonra Irak ´ın kuzeyinde oluşturulan uçuşa yasak bölge ile Saddam burada otoritesini gösterememiş, hem Kuzey Irak´taki Kürt yapılanması, hem de Kandil´deki terör odakları bölgede cirit atmıştır...
Rusya´da aldığı eğitimden sonra, Suriye´de yaptığı darbe ile ülke yönetimini ele geçiren?Baascı Hafız Esad´ın, Teröristbaşı´na yıllarca hamilik yaptığını bilmeyen mi var. Cani´nin Suriye´den çıktıktan sonra derdest edilerek teslim edilmesiyle, terör yapılanması kısa süreli durağan bir dönem yaşarken, Mart 2003´te ABD´nin 11 Eylül bahanesi ile Irak´a yaptığı operasyon, terör için tam bir bataklık haline geldi.
?Irak´ın işgalinden kısa süre sonra, bu ülkenin kuzeyinde bazı partiler aracılığı ile doğrudan faaliyet gösteren PKK, Mart 2003´ten sonra?Suriye´de de PYD´yi kurdu... Suriye halkı, PYD için ?PKK´ der...
Bu girişten sonra gelelim sadede...
Türkiye, 25 gün sonra sandığa gidecek. Milyarlarca dolarlık ihracat yaptığımız, akrabalarımızın bulunduğu yanıbaşımızdaki iki ülkeye yönelik, ABD başta batı bloğu ile, Rusya, Çin ve İran odaklı hesapları hepimizin görmesi gerekir...
(Bu yazıyı yazdığım tarihte Rusya henüz Suriye topraklarında hava operasyonlarına başlamamıştı.)
Hakim güçler, merhum şair Karakoç´un ?Hür dünya kulağın sağır mı daha; Kuvvet adaletten ağır mı daha? şeklinde ifade ettiği zulümle bölgeye yönelik ince ince hesap yapıyor...
Böyle bir büreçte Türkiye, meclisi, hükümeti, ordusu, ekonomisi vs her manada daha güçlü olmalı...
1 Kasım´da sandıktan yine koalisyon çıkarsa, mevcut dört siyasi partinin kuracağı koalisyon hükümetinin ülkede ve çevremizde yaşananlarla sağlıklı mücadele etmesi mümkün mü?
AK?Parti ile CHP´nin Suriye, Irak politikası neredeyse birbiriyle tamamen zıt. Hatta AK?Parti ile CHP´nin terörle mücadeleye bakışında da ciddi farklılıklar var. MHP terörle mücadelede AK?Parti´ye kıyasla daha keskin. Bu keskinliğin özellikle yöre halkına yönelik bazı sıkıntılar doğurma ihtimali malum... HDP´nin içinde olduğu bir koalisyondan Allah bu ülkeyi korusun...
Baksanıza adamlar Terörle Mücadele Kanununu iptal ediyor, koruculuğu kaldırıyor. Kaçak elektrik, su kullanımını serbest bırakıyor. Ermenistan´la sınırı açıyor, soykırımı tanıyor vs... Sanki bu ülkenin partisi değil...
Bu dört partinin yeniden Meclis´e girmesi kesin...
7 Haziran sonrasında ortaya çıkan tablodan da anlıyoruz ki, eğer 1 Kasım´da da koalisyon zorunlu olursa,(dilerim olmaz ama) bu AK?Parti´siz mümkün değil...
Bizde koalisyon demokrasisi henüz oluşmadı. Türkiye 1950-1960 birikimini 1961-195 koalisyonları ile yedi. 1965-1969 birikimini de 1980´e kadar tükettik. 1983-1991 birikimi, 1991-2003´de tüketilirken, 2003-2015 sarasındaki birikim de önümüzdeki bir kaç yılda heba edilmemeli.
Ülkenin içinde bulunduğu durum ve coğrafyamızda yaşananlar, tek başına bir iktidarı zorunlu kılıyor. Bu millet 1 Kasım´da HDP hariç, AK?Parti, CHP ve MHP´den birini, tek başına iktidara getirmeli...
Yoksa çok pişman oluruz..?
5 Ekim tarihli yazı aynen böyle. Sandık başına gitmeye iki haftadan az bir zaman kaldı. Milletimiz sağduyusu ile ülkemiz üzerine oynanan her oyunu en iyi şekilde görecektir...


16 EKİM 2015 KAYTV HABER paylaşan: kaytv