İDRİS YAVUZ


MEHMETÇİĞİ CANLI CANLI YAKTILAR

YAVUZCA - İdris YAVUZ


İngiltere’nin resmi Savaş Muhabiri, Avusturyalı gazeteci Bean’in günlüğünde insanın tüylerini diken diken eden şu sözleri dikkat çekmektedir: “25 Nisan Pazar gecesi Gemiler Limni’den geldi. Ta uzaklarda bir takırtı duyuyorum. İlk defa işitmeme rağmen hiç şüphem yok, ilerdeki tepelerde yoğun çarpışmalar oluyor. Sandalımız, 50-60 santimetre derinlikte bir suda karaya çekildi. Kumsala dek suları yara yara yürüdüm ve sonunda Türk topraklarına ayakbastım.

Her gün kampa Türk esirler getiriliyordu. Avustralyalılar ve Yeni Zelandalılar Türkleri esir almayıp yaralıları öldürme yolunda üstlerinden emir aldıklarını söylediler.

2 Mayıs gecesi Türkler Munster hattını yarmışlar, karargâh bölüğünü darmadağın etmişler. Hattaki askerler de arkalarından gelen insan seslerini duyunca kendi adamlarının takviyeye geldiğini sanmışlar, tereddüt belirince bir çavuş adamlarından bazılarına birer el ateş etmelerini emretmiş. Ateşin ardından “Allah Allah” sesleri yükselmiş. Ön hattakiler derhal ateş açmışlar ve 15 kişiyi öldürmüşler. Eğer bizim Tommy’lerimiz böyle savaşıyorsa. Yaralıları öldürmekle öğünen bazı Avustralyalıları gördüm.

Bu topraklara ayak basalı 15 hafta oldu. Bugün hayatımda gördüğüm en alçakça davranışlardan birine şahit oldum. Sığınağımın hemen karşısında 100 kadar Türk ile 2 Alman esirin barındığı tutukevinin çevresine benzin döküp tutuşturuldu. Zavallı esirlerin hiç birisi sağ kalmadı. Bu görüntüyü seyredip gülüşenler arasında, İngilizler de Avustralyalılar da vardı. Bu işi yapanların ağzını burnunu dağıtacak onurlu bir kişi yok muydu acaba?

Bu esirlere yapılan muamele insanın yüzünü kızartacak derecede idi. Oysa bildiğimiz kadarıyla Türkler esir düşen asker ve subaylarımıza olağanüstü iyi davranıyorlar. 4 Mayıs: Türkler, yaralılarımızı teknelerimize yüklememize izin verdiler.

Savaş muhabiri Bean: “16 Aralık, Anzak Koyu olağanüstü ıssız. Evraklarımızı yaktık. Tüm mevzilerimizi çırılçıplak bıraktık. Hat boyunca

Türklerin sabah olunca çoktan terk ettiğimiz siperlere hücum etmesi, hiç de fena savaş hikâyesi değil, diye düşünüyorum. İstilacıların kaçışları, 19-20 Aralık 1915 ve 8-9 Ocak 1916 gecesi oldu. Bu olay yıllarca dünya kamuoyundan saklandı.

Öğleden sonra 13:45'de Bouvet müthiş bir patlama ile sarsıldı ve güvertesinden gökyüzüne doğru yoğun bir duman yükseldi, hızla devrilip gözden kayboldu. Her şey iki dakika içinde olup bitmişti. Kaptan Rageot ve gemiden kaçamayan 639 kişilik mürettebatı boğuldular Türk topçularının cesareti arttı HMS Ocean ve Irresistible, Albion ve Vengeance ile Swiftsure ve Majestic geldiler ve on bin metrelik menzile girdiler. Ama sonra, bir panik oldu. Dört tarayıcı da geriye döndüler.