VELİ ALTINKAYA


?MEDYAYA EL KOYAN´DAN NASIL ÖZGÜRLÜKÇÜ OLUR?


Yazının hemen başında bir kanaatimi belirtmek isterim. Bir medya organında yer alan haber veya yorum, ulusal güvenliği zedeleyecek veya toplumsal bir infiale yol açacak türden değilse gazete toplatılmasına karşıyım.
Bir haber veya yorum yanlış yapılmış olabilir; hatta kasıtlı olarak da yapılmış olabilir. Bu habercilik anlayışına karşı yapılacak mücadelenin yolu bellidir. Kanunların tanıdığı cevap ve düzeltme hakkı, mahkeme kararıyla verilen tekzip hakkı ve nihayet tazminat ve ceza davası hakkı var. Yanlış, kasıtlı haber-yorumdan olumsuz etkilendiğini söyleyen gerçek veya tüzel kişi pekala bu yolları kullanabilir. Hatta kullanmalıdır.
Mesleğini 35 yıldır ifa etmeye çalışan biri olarak, meslektaşlarımızın da layusel olmadığını belirtmek isterim. Gazeteci her duyduğunu, her söyleneni haber yapmaz, yapmamalıdır. Tüm tarafları dinlemeli, görüşlerini almalı ve öylece okuyucuya-dinleyiciye-izleyiciye aktarmalıdır.
Aksi, maksatlı yayıncılık olur.
Kayseri´deki bir yerel gazete Bakan Özhaseki´yi doğrudan suçlayan bir haberle dün yayınlanacakken, Bakan Özhaseki´nin hiç ilgisi olmayan bir şirketin başvurusu üzerine gece geç saatte Savcılık talimatıyla toplatılmış.
Gazete toplatılması ile ilgili kanaatimi yukarda paylaştım. Yeniden ifade etmeyelim.
Peki bu yapılanı eleştiren kim? CHP?İstanbul?Milletvekili Gürsel?Tekin...
Bakın bu Sayın Milletvekili, partisinin genel sekreteri iken, 7 Haziran seçimlerinden hemen önce Star, Akşam gibi gazeteleri merkeze koyarak, ?8-9 Haziran´da bu gazetelere el koyacağız. Bunların patronlarına da hesap soracağız? diyen kişidir.
Bu sözlerin sahibi Sayın Milletvekili Kayseri´de basın özgürlüğünden, basına siyasilerin baskı yapmasından dem vuruyor.
Kendisi çıkıyor ?Gazetelere el koymaktan? bahsediyor, o kayıtları orta yerde dura dura da Çevre Şehircilik?Bakanı Sayın Özhaseki´nin ilgisi olmayan bir konu da aklınca Bakana çakıyor.
Pes yani...
Gürsel?Tekin, CHP içinde basın özgürlüğünü savunacak, konuşacak son isimdir.
Geçmişte meslektaşım olan bir siyasiyle ilgili yorum yapmak istemem; inşallah suçsuzdur, ama MİT?tırları ile ilgili belgeleri Can?Dündar´a servis etmekle suçlanan ve bu yönde hala yargılanan Enis?Berberoğlu´nun da basın özgürlüğünden dem vururken bunları düşünmesi gerekmez mi?
Sayın?Bakanı da ilgili tarafları da arayarak bilgi aldım. Bakan yazılı açıklamasında da belirtmiş, mealen bana söylediği şeyde ?Eğer benim babamdan kalan % 3.3 hissem bulunan bu şirketin zehirli bir atıkla çevreyi kirlettiğini ispat etsinler milletvekilliğini bırakacağım? diyor. Hatta devamla, ?Bırakın Çevre Bakanlığı uzmanlarının incelemesini, istedikleri bağımsız laboratuvar gelsin buradan numune alsın sonucunu hep birlikte görelim? mealinde cümleler kullandı Bakan Özhaseki...
CHP yine böyle bir bütçe görüşme sürecinde malum bir dosya açmıştı. O dosya ile dönemin milletvekili ve sayın genel?başkan yıllarca Kayseri´yi, Bakan Özhaseki´yi töhmet altında bırakan suçlamalarda bulundu. Sonra ne oldu?.. Bakan Özhseki´nin yazılı açıklamasında da belirttiği gibi Sayın?Kılıçdaroğlu ve diğer CHP sözcüleri tazminata ve muhtelif cezalara mahkum oldular.
Yine söylüyorum, gazete toplatılmasının ulusal güvenlik ve toplumsal infial dışında uygulanmasını arzu etmem.
Ama bu işin nasıl yapıldığını veya güya özgürlük savunucusu kesilenlerin de önce kendilerine bakmaları gerekmez mi?
Bakan Özhaseki bakın konuyla ilgili ne diyor:
?Arkadaşlarımdan bu konu hakkında araştırma yapmalarını istemiştim. Bana ulaşan bilgiler ışığında iddia edildiği gibi her hangi bir çevreye zararlı atığa rastlanılmadığı tespiti aktarıldı. Daha önce yapılan rutin denetimlerde ilgili firmanın çevreye zararlı bir atığının olmadığı görülmüştü. Şikayet sonrasında yapılan denetimlerde de çevreye zararlı bir atığın olmadığı bir kez daha tespit olunmuştur. 2010 yılından itibaren bu denetimler yetkililer tarafından yapılmaktadır. Şikayet edilen mahalde yapılan incelemeler kamera kaydına da alınmıştır. Kaldı ki bahsi geçen firmanın üretim prosesinde zararlı atık içeren her hangi bir çıktının olmadığı bilgisi de kesindir. Dahası üretim çıktılarının tamamı geri dönüşümlü malzemelerden oluşmaktadır.?
?Bir kez daha söylemek gerekirse; Bu tesiste herhangi bir kimyasal işlem olmadığı için zehirli atık çıkmamaktadır. Zehirli kükürt ise asla yoktur. Üretim çıktılarından briket yapılmaktadır. ASLA ZEHİRLİ BİR ATIK ÇIKMAMAKTADIR. Yüzde yüz geri dönüşümlü bir tesistir.?
Açıkladığı bilgilerin aynısının, bu konuyu haber yapmak isteyen yerel gazete yetkilisine de basın müşavirliği tarafından ulaştırıldığını vurgulayan Bakan Özhaseki, ?Buna rağmen tamamen maksatlı bir şekilde tek taraflı iddia ve iftiralar içeren bir anlayışa karşı biz de hukuki haklarımızı korumak durumundayız.
Çevre hassasiyetimiz herkes tarafından bilinmektedir. Ben arkadaşlarımıza konuyu bir kez daha araştırmaları talimatını verdim. Şayet bir sorun varsa gereği neyse harfiyen yapılacaktır. Bu konuda asla tavizimiz olmaz. Ancak yalan ve iftira üzerinden şahsım yıpratılmak isteniyor ise buna sessiz kalmamızı kimse beklemesin. Hukuk çerçevesinde haklarımızı sonuna kadar savunuruz.
Babamdan miras kalan yüzde 3,3´lük bir hissem var. Ve şayet zehirli bir atık ile çevre kirletilmiş ise buradan ilan ediyorum ki; yüzde 3.3 olan hissemi CHP´nin gösterdiği yere bağışlayacağım. CHP daha önce Kayseri´de yine şahsıma yönelik bir iftira kampanyası yapmıştı. Vatandaşa dağıttığımız sucuk ikramı bu iftiraların bedeli olarak CHP´den çıkmıştı. Galiba tarih tekrar tekerrür edecek...?
Gazetecinin de, siyasetçinin de işini dürüst yapması ve topluma örnek olması gerekir.