VELİ ALTINKAYA


MAHMUT SABAH

Gündem - Veli Altınkaya


Önceki gün saat 13.30 gibiydi. Dünkü köşe yazımı bitirmek üzereydim. Oktay Ensari ısrarla aradı. Yazım bitmek üzereydi ilk telefona bakmadım; ikinci kez arayınca telefonu açtım ?Buyur abi? dedim.

- Başkan?Mahmut?Abi vefat etmiş...

-?Nerede nasıl? diyebildim ancak...

-Melikgazi Hastanesi´nde, biz geçiyoruz, dedi.

Köşe yazım bitmişti. Arkadaşlara, ?Yazıyı alın; okuyamadım; dikkatli okuyun, Mahmut?Abi vefat etmiş, ben hastaneye gidiyorum? dedim ve hızla çıktım.

Yolda Melikgazi Hastanesi Başhekimi Mustafa Demirel´i aradım. ?Abi ben de dışarıdayım; hastaneye geçiyorum, arkadaşlar bilgi verdi. Sanırım kalp krizi geçirmiş. Hastaneye geldiğinde de vefat etmiş. Gelince kalbe müdahale etmişler. Kalbi çalıştırmışlar, ama maalesef sonuç alamamış arkadaşlarımız? dedi...

Oktay Ensari ile Metin?Kösedağ benden beş dakika önce hastaneye gelmişler. Başhekimin odasında bir değerlendirme yaparak eve geçtik.

Mahmut?Abi´nin eşi yaklaşık 60 yıllık hayat arkadaşını kaybetmenin derin acısını taşıyordu ve doğal ki beklenmedik bir vefat dolayısıyla sarsılmıştı, adeta şoktaydı... Yenge:

-Veli Bey, hastaneye gitmemek için direndi. Israrlarıma dayanamayınca ?Peki´ dedi. Ara ara sağlığına dikkat etmesi gerektiğini söylediğimde, ?Artık 80´ine geldik, yeter´ diyordu...

Son cümleyi duyunca, ?90 olaydı ne vardı yenge. Yeryüzü sanki O´na mı dar gelecekti? cümlesini ancak kurabildim...

/resimler/2019-2/21/1716196368384.jpg

Hanımefendi ile bir değerlendirme yaptık. Ankara ve yurtdışındaki çocukları ile konuştu acılı eş... Akşam yurtiçindeki çocukların?Kayseri´ye gelmesi ile birlikte defin saati ve yeri konusunda bir değerlendirme yaptık...

Mahmut Abi saat 10 gibi rahatsızlanmış. Aslında ilk rahatsızlık belirtileri akşam varmış. Sabahleyin yenge ?Hastaneye gidelim? demiş... ?Yok geçer, basit gribal bir şeydir? diyerek geçiştirmiş rahmetli... Aile hekimi de olan Melikgazi Hastanesi´ ndeki doktoru Ömer Faruk? Arcasoy´u aramış yenge. Doktor doğal olarak ?Hastaneye getirin? demiş. Mahmut Abi bir süre daha gitmemek için direnmiş. Sonra yengenin ısrarıyla hastaneye gitmeye razı olmuş.

Akşam ziyaretimizde binanın görevlisi anlattı:

?Mahmut?Abi takım elbisesini giymiş, kapıda ayakkabısını bağlarken rahatsızlandığından haberim oldu. Ev birinci katta olduğu için hemen vardım. Sarsılmıştı. Ambulansı aradım ve kısa süre sonra ambulans geldi ve görevlilerle birlikte hastaneye gittik.?

Sonrası malum...

?Şüphesiz her nefs ölümü tadacaktır´ hükmü bir kez dana tezahür ediyor... Hepimiz, her canlı için bir gün tezahür edeceği gibi...

Bu satırları dün sabah 07.00´de yazdım. Zira 08.30´da cenazenin yıkanması için mezarlığa, sonrasında Memduh?Başkan´ın basın toplantısına, akabinde de cenaze namazına gidecektim... Defin vs. derken yazıyı geciktirebilirdim...

......................................

Mahmut Abi´yi 1982´de tanıdım. Hürriyet Gazetesi´nin, daha doğrusu Hürriyet?Haber?Ajansı´nın o zamanki ofisi İstasyon Caddesi başındaki Büyüksimitçi Apartmanı´nın 3. katındaydı. Ara ara büroya uğradığımızda cama yakın yerde masasına oturmuş, daktilo başında haber yazarken görürdüm Mahmut Abi´yi genellikle. Takım elbisesi, kravatı, boyalı ayakkabıları ve her zamanki nezaketi ile ?Hoş geldin? derdi. Rahatsız etmek istemezdik; zira genellikle daktilosuyla haber yazıyor olurdu. Müsait olduğunda kendisi seslenir, masanın yanındaki sandalyeye oturur gündeme dair veya eskiye yönelik uzun uzun sohbet ederdik.

Mahmut?Abi gazeteci gibi gazeteci, adam gibi adamdı...

Dürüsttü...

Çalışkandı...

Mütevaziydi...

Nezaketliydi...

Ahlaklıydı...

Moda tabirle ?milli ve yerli´ydi.

Haberi sorgulardı...

Haberde hak olanı bulmak için ince eleyip sık dokurdu.

Gazeteciliğini hiçbir zaman kullanmadı, mesleğini hiç istismar etmedi.

Bir kaç ay öncesine kadar Dünya Gazetesi Kayseri Temsilciliği´ne gider ve ara ara ekonomik konularla ilgili haber ve yazı yazardı.

Son olarak dostumuz Faruk Yaman´ın babası İsmail Yaman´ın cenazesine katılmış. Mahmut?Abi Faruk gibi Kıranardılı´ydı. Ben şehir dışında olduğum için o cenaze namazına da katılamamıştım. Dolayısıyla bir hafta önceki cenazede Mahmut?Abi´yi görmek de nasip olmadı. Keşke şehir dışında olmasaydım ve o cenazede Mahmut?Abi´yi son kez görseydim...

Mahmut?Abi fiilen gazetecilik yaptığı yıllarda da, sonraki süreçte de çok orta yerde gözükmeyi sevmezdi. Bu cihetle Cemiyet´in törenlerine genellikle katılmazdı. Israrcı olmamız halinde ?Bakayım da müsait olursa gelirim? derdi. Ama biz ?Mahmut?Abi yine gelmeyecek´ derdik.

Geçtiğimiz yıl Erciyes?Üniversitesi 30 yıl ve daha fazlası gazetecilik mesleğine emek vermiş isimleri birer plaketle ödüllendirmek istedi. Dönemin?Rektörü Prof. Dr. Muhammed Güven Cemiyetimize resmi bir yazı yazarak bu isimlerin bildirilmesini istemişti. Doğal olarak listenin ilk sırasına Mahmut?Abi´yi yazmıştık.

Seramoniyi sevmediğini bildiğim için törenin yapılacağı 24 Temmuz´dan 15 gün kadar önce telefonla aradım. Yaklaşımından bilirim ya, baktım ki katılmayacak... ?Abi bu ödülü Üniversite veriyor. Bu üniversitenin kuruluşunda sizin de emeğiniz var. Siz bizim büyüğümüzsünüz. Orada hepimizi temsilen bir de konuşma yapacaksınız. Katılırsanız sevinirim? dedim.

Sağ olsun kırmadı...

Her zamanki nezaketi ve mütevaziliği ile geldi. Güzel bir konuma yaptı ve Vali Vekili´nin elinden de plaketini aldı. Giderken de aynı kibarlığı ile ?Teşekkür ederim Veli,  iyi ki gelmişim, güzel bir program oldu? dedi.

Dünya Gazetesi Kayseri Temsilcisi Hatice Şimşek Cemiyetimiz?yönetim kurulunda... Hatice Hanımla her görüşmemizde Mahmut?Abi´yi sorar, sağlık durumu hakkında bilgiler alırdım... O da ?Başkanım son aylarda büroya nadir geliyor. Ara ara gribal enfeksiyonlar geçiriyor, ama ciddi bir sıkıntısı yok? derdi genellikle...

Yenge Hanıma, ?Ailede kalp rahatsızlığı olan var mıydı?? diye sordum. Zira Mahmut?Abi çok yemez, kilosunu, formunu korur. Genellikle işe yürüyerek gelir, kendisine çok dikkat ederdi.

Meğer babası kalp krizinden vefat etmiş...

Kader bu, elden ne gelir...

Cemiyetimizin başsağlığı mesajını yayınlarken de ifade etmiştim. Mahmut?Sabah,?Kayseri basın?tarihinin önemli ve asla unutulmayacak bir şahsiyetidir. Sadece Cemiyetimizin Kurucusu ve Kurucu Başkanı olduğu için bu cümleleri kullanıyor değilim. Gerçekten o gazeteci gibi gazeteci, adam gibi adamdı...

Allah rahmet eylesin.