ASIM CENGİZ GÜR


KURBAN´LA İMTİHAN


Yüce Rabbimizin, mü´minlere lütfettiği hediyelerden birine daha; yine O´nun izni ile ulaşacağız. Her bayramın olduğu gibi, Kurban Bayramı da fakirlerin, öksüz-yetimlerin, kimsesiz ve muhtaçların, zulme maruz kalmışların yanında olmaya biraz daha gayret göstereceğimiz günlerdir. Bu günler aynı zamanda, Yüce Yaradan´ın davetine icabet etme imkan ve fırsatını elde etmiş mü´minlerin Hac vazifelerini yerine getirdiği günlerdir de. Yüce Allah, orada bulunan kardeşlerimizin kabul edilmiş bir ibadet ile, temizlenmiş olarak memleketlerine dönmelerini nasib ettiği gibi, henüz bu vazifeyi yerine getirme imkanı elde edememişlerimize de bu vazifeyi ifa etme imkanı nasib eylesin.
Hemen her mü´minin namazlarında okuduğu ?Kevser-innâ a´teynâ ..? suresinde Yüce Rabbimiz, Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)´in şahsında şöyle buyuruyor:
?(Resûlüm!) Şüphesiz ki biz, sana (bol hayır ve nimeti/cennette) Kevser´i verdik. O halde Rabbin için namaz kıl, hem de nahret (boğazla/kurban kes). Şüphesiz sana kin tutan var ya (bütün hayırdan ve hayırlı nesilden) nesli kesik olan asıl odur?
Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Kevser´le ve müşriklere verilen cevap ile taltif edildiğinde, müşriklerin kendi putlarına kurban kesmelerine karşılık, şükür ve ibadetin Allah´a tahsis edilmesi gerektiğini göstermek için bu âyeti kendisine farz kabul ederek, kuşluk vakti namazı kılmış ve kurban kesmiştir. Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.), imkanı olanları kurban kesmeleri konusunda uyarmışlardır. Uygulama ve hadîs-i şerîflere dayanarak Hanefi Mezhebi müctehidleri kurban kesmeyi vacib bir görev saymışlardır. Bu sebeple daha önceki notlarımızda da naklettiğimiz gibi hanifiler, bayram günleri boyunca kurban kesme imkanını elde etmişlerse, mutlaka kurban kesmeleri gerekir.
Aziz Kitabımız Kur´an-ı Kerim´de buyurulduğu gibi : ?Benim namazım, (hac, umre, diğer) ibadetlerim, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi Allah içindir? ve her nerede, ne zaman ve ne yaparsak yapalım ?Allah´ım! Benim maksadım sensin ve ben Senin rızasını talep ediyorum? diyebilmenin; bu şuurla yaşayabilmenin gayreti içinde olmalıyız.
Mü´minler, kurbanları ile Hz. İbrahim aleyhisselamın Yüce Allah´ın emrine olan bağlılığını ve Hz. İsmail´in de Allah´ın emrine teslimiyetini örnek almakta ve ?Ya Rabbi! Sana boyun eğiyor ve Senin emrine uyuyoruz? demektedirler. Çünkü Kurban, sadece belirlenmiş olan hayvanların kesilmesi değildir. Maldan ve mülkten, evlad ve iyalden, makam ve mevkiden yani bizi Allah´ın rızasına kavuşmaktan alıkoyan herşeyden özgürleşerek Yüce Allah´a yakınlaşabilmenin adıdır Kurban.
Bu günler ne acıdır ki, her yerin Kerbela olduğu, bayramın tadını ve sevincini, heyecanını yaşayamayan nice annelerin, babaların, evladların gözyaşları ile ıslattığı günlerdir. İslam beldeleri ve özellikle ülkemiz üzerinde sinsi plan ve projelerin yoğun olarak yapıldığı ve uygulandığı günlerdir.
Yine bu sebeple bu günler, aramızdaki kırgınlık, kızgınlık ve küskünlükleri bir kenara atmamız gereken; birliğimizi dirliğimizi yeniden ve daha kuvvetli bir şekilde tesis etmeye en fazla ihtiyaç olduğu günlerdir.
Bu günler, sadece ellerimizi semaya açmanın yeterli olmadığı; ellerimizi ihtiyaç sahiplerine uzattığımız, gönüllerimizi onlara açtığımız, olanımızı sevgimizle birlikte onlarla paylaştığımız günlerdir. Yakında veya uzakta, tanıdığımız ya da tanımadığımız kardeşlerimizin darlık, yokluk ve açlıklarının dindirilmesine yönelik bir faaliyetlerin ifa edildiği günlerdir.
Ve yine bu sebeple bu günler, dünyaya gelmemize vesile kılınan anne ve babalarımıza hürmet ve merhametimizi, dünyanın meşakkat ve sevinçlerini paylaştığımız, birbirlerimizle sükunete erdiğimiz, hayat yoldaşımız eşlerimize ülfet, yakınlık ve sevgimizi, geleceği emanet edeceğimiz gözlerimizin nuru evlatlarımıza şefkat ve sevgimizi, uzak-yakın akrabalarımıza, komşularımıza tebessümlerimizi, tatlı ve güzel sözlerimizi ulaştıracağımız günlerdir.
Böylece, mü´minler arasında oluşacak sevgi ve dayanışma bağının celb edeceği rahmet-i ilahiye´nin üzerimize sağnak sağnak yağacağı ve bu rahmetle nice kazalardan, belalardan, afetlerden ve tuzaklardan Yüce Allah´ın görünür-görünmez orduları ile destekleyerek salimen çıkabileceğimiz günlerdir, bu günler.
Kurban´ın tamamının kesen tarafından daha sonra yenilmek üzere saklanması caiz olmakla birlikte kurban´ın üçe ayrılması; bir kısmının ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması, bir kısmının misafire, eşe/dosta ikram edilmesi ve kalanının da ev halkı tarafından tüketilmesi gibi ne güzel bir kültürümüz var. Tabii bundan daha da güzel ve faziletli olanı tamamının ihtiyaç sahiplerine verilmesidir. Daha önceki notlarımızda da aktardığımız gibi Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) kesmiş olduğu Kurban´ın dağıtılması ister ve eve döndüğünde emrinin yerine getirilip getirilmediği sorar. Hane halkı: hepsini dağıttık bize bir kol´u kaldı deyince; ?desenize bize bir kol´u dışında hepsi kalmış? buyururlar. Yardım isteyen kardeşlerimizin dediği gibi ?ne verirsen elinle, o gelecek seninle?. İmkanı olan kardeşlerimizden görüyoruz; tek kurban vacip vazifelerini yerine getirmek için yeterli iken; hem evleri için bir kurban kesiyor hem vekalet(ler) vererek ihtiyaç sahiplerine ulaştırıyorlar.
Yüce Allah (c.c.), vermiş olduğu nimetleri O´nun rızası doğrultusunda, hoşnutluğunu elde etmek üzere harcamayı ve böylece cennet ve cemali ile müşerref olabilmeyi cümlemize nasib ve müyesser eylesin. Sevdiklerimizle birlikte nice bayramlara sağlık, sıhhat ve afiyetle ulaştırsın. Memleketimiz ve İslam beldeleri üzerindeki olumsuzlukları gidersin.
?Rabbimiz! Seni zikretmek, sana şükretmek ve sana güzelce ibadet (kulluk) etmek için bize yardım et. (âmin)