ASIM CENGİZ GÜR


KURBAN´IN ARDINDAN

Notlar - Asım Cengiz GÜR


Zübeyr (Allah ondan razı olsun) rivayetine göre Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuşlar :

?Yaşayan kulların eriştiği her sabah bir melek yüksek sesle haykırır :

?Ey insanlar! Toprak olsunlar diye (çocuklar) meydana getirin. Yok olması için (mallar) toplayın ve mahvolsun diye (binalar) inşa edin.?

Böylece :

"Her doğan ölecek gafletten uyansanıza, aklınızı başınıza toplasanıza! Ölenlerden ibret almaz mısınız, gidenleri görmez misiniz? Kimse kalmıyor, sizin de gideceğinizi düşünmez misiniz?..

Toplayın toplayın bakalım paraları, pulları, malları, mülkleri... Fani dünyanın zineti sana kalmayacak, sen kalmayacaksın çünkü burda; elinde de durmayacak?

İnşa edin, inşâ edin bakalım; harab olacak... Bu sarayların sahiplerini sorun bakalım, nerde şimdi?.. Her yerde bir tarihî levha, bilmem ne sarayı, bilmem ne sarayı diye; sorun bakalım sahipleri nerde?.. Var mı o kırallar, o derebeyleri, o şatoların sahipleri nerde şimdi?.. Hepsi gitti, hepsi bitti. Hatırlayın!? diye uyarılıyoruz hergün.

Efendimiz (s.a.v.) bu haberi ile : "Gözünü aç ey müslüman, her şey fânî, ahiretine rağbet et, ahiretini kazanmağa çalış!" diyor.

Kur´an-ı Kerim´de uyarıyor:

"Ey iman edenler, Allah´tan korkun, takvâ ehli olun! Herkes ahirete buradan ne gönderdiğine baksın!"

Ahirete her gün bir şeyler gidiyor. Ne gidiyor?.. Kıldığımız namazlar, tuttuğumuz oruçlar, kestiğimiz kurbanlar, yaptığımız hayırlar ya da kötülükler. Gitti, dergâh-ı izzete yollandı. Ahirete amellerimizi gönderiyoruz; hayır veya şer... Yarın ahirette karşısına gelmek üzere ahirete neler gönderdiğine herkes baksın!.. Kimisi günah gönderiyor, sabahtan akşama hayrı yok...

Kur´an haber veriyor :

 "Allah´tan korkun, Allah her yaptığınızdan haberdardır." Gecede gündüzde, saklıda gizlide, açıkta, evde barkta, barda pavyonda, nerde ne yapıyorsan, hepsini Allah görüyor. Takvâ ehli olun, Allah´tan korkun, Allah´tan sakının, ona hazırlanın!

Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) koyun kestirdi. Peygamber Efendimizin çok şey vardı elinde ama, tutmazdı, sahabeye, ashab-ı suffeye hemen dağıtırdı. Ganimet gelirdi, sofranın üstüne altın yığılırdı, avuç avuç dağıtırdı, hiç bir şey bırakmazdı. Hazret-i Aişe validemiz de öyle, sahabe-i kiram da öyle idi. Koyun kesti Peygamber Efendimiz yensin diye... Dedi ki:

"--Bunu fukaraya dağıtın!"

Namaza gitti, namazdan geldi.

"Kurbanı, kesilen koyunu ne yaptınız?" dedi.

"Yâ Rasûlallah! Bir ön kolunu kendimize ayırdık, gerisini fukaraya, garibanlara, yoksullara dağıttık."

"Demek ki, bir kolu hariç hepsi bizim olmuş." dedi.

Ne demek istedi: Tasadduk edilen şey sevap olarak ahirete gitti. Tamam, koyunun dörtte üçü sadaka olarak gitti, sadaka veren insanın defterine yazıldı, kazancı oldu. Evet, Allah (c.c.) rızası için verdiklerimiz aslında bize kalıyor. En ihtiyaçlı olduğumuz günde imdadımıza yetişiyor. Hayatımız onlarla bereket, huzur ve saadet buluyor.

Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)´in vefaatinden sonraki dönemde Hazret-i Aişe validemiz bir gün oruçluydu. Hayrı hasenâtı dağıttı, dağıttı. Hizmetçisiyle gönderiyor, "Al bunu filânca yere götür!" diyor. Dağıttı her şeyi... Ondan sonra akşam oldu, akşam ezanı okundu. Oruçlular. Câriye de oruçlu, Hazret-i Aişe validemiz de oruçlu. İkisi de oruçlular, sofrada bir şey yok... Azıcık bir şey, diyelim ki bir iki hurma var. Dayanamadı câriye:

"--Ey mü´minlerin annesi! O kadar dağıttın güzelim güzelim etleri, yiyecekler, bilmem neleri... Birazını da kendine ayırsaydın ya, bak şimdi su ile, hurma ile iftar ediyorsun."

Oruçtan sonra, insan biraz yemek ister, sofrada kalabalık ister, iştah ile yer. Suudi Arabistan´da bulunanlar, orda oruç tutanlar bilir. İnsanın iliği çekilir. Çok zor orda oruç tutmak... Memleketimiz elhamdülillah cennet. Burası orayla kıyas kabul etmez. Orda çok sıcak olduğundan insanın içi süngerleşiyor. Çok sıcak olduğundan, çok zor oluyor orda oruç tutmak... Akşama kadar oruç tutmuş, yiyecek de yok...

"--Ey mü´minlerin anası, dağıttıklarından birazını bıraksaydın da güzelce yemek yeseydin!" dedi.

Ne cevap verdi o da:

"--Aklıma gelmedi. Hatırlatsaydın, onu da yapardım." dedi. Evet, kendisi aklına gelmiyor, dağıtıyor. Çünkü dağıttıkları, kendisinin oluyor.

"Ahirete şimdiden ne gönderdiğinize bakın!" buyruluyor. Bu ne demek? "İyi şeyler gönderin, hayır yapın! Cennete hazırlanın, Allah´ın rızasını kazanmağa çalışın!" demek.

"Allah´tan korkun, Allah sizin her yaptığınızı görüyor."

Bu ne demek... Fenâ şeyler yapmayın! Ahirette hesabı var, cezası var... Sonra canınız yanar demek...

Allah-u Teàlâ Hazretleri her insanın işlediği her ameli, her cihetten kaydediyor. Bunların hepsi ortaya dökülecek. O zaman kâfirin aklı başından gidecek onları görünce... Şaşıracak, hayret içinde kalacak, Kur´an´ın haber verdiğine göre diyecek ki:

"Nasıl yazı bu, nasıl tesbit edilmiş? İnceden inceye hepsi yazılmış, hepsi hesaba girecek."

Akıllı insan nefsini zabt eder, nefsine hakim olur ve ahirete hazırlanır. Akılsız insan, aciz insan da nefsinin arzuları peşinde sürüklenir. "Takıldım gidiyorum bahtımın rüzgârına...Nefsimin arzu ve heveslerine takıldım, gidiyorum." der, gider.

Onun için ahiret için hazırlık yapmamız lâzım! Cehennemden sakınmamız lâzım, cenneti kazanmak için gayrete gelmemiz lâzım!

Yüce Allah (c.c.) hepimize rızasına uygun bir hayat sürmek için gayret etmeyi ve rızasına ererek ?Gir Cennetime!? hitabına mazhar olmayı nasip eylesin. Çünkü bayram, bu söze muhatap olduğumuz andır.