ASIM CENGİZ GÜR


KURBAN KESMEK

KURBAN KESMEK


Yaklaşmakta olan Kurban Bayramı’nın  en büyük özelliği kurban kesmektir. Zengin olanların kurban kesmesi gerekiyor, kurban kesmekten kaçınmaması gerekiyor. İslâm`da rahatı, keyfi Allah rızası için terk etmenin büyük bir sevap olduğunu bilmemiz lazım. Namazın az çok bir zahmeti, meşakkati vardır. Abdestin meşakkati vardır. Haramlara karşı sabretmenin meşakkati vardır. Cennetin yolu biraz böyle meşakkatlidir; cehennemin yolu çok kolaydır, tatlıdır, zevklidir. Şeytan bir de süsler, çalgılar, eğlenceler... Öyle cehenneme kolay gider insan. Bu zor ama fazîletli, güzel olan tarafları tercih etmek lâzım!

İbn-i Abbas (Allah ondan razı olsun) rivayet ediyor. Buyurmuş ki Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) :

“Para, Bayram günlerinde kesilen kurban için harcanan paradan başka Allah’a sevimli gelecek bir yere harcanamaz”.

Bayram gününde kurbanı almak, kesmek, parayı buna harcamak, Allah`a en sevimli, Allah`ın en sevdiği iş. Kurbanın kesilmesi, Allah`ın çok sevdiği bir ibadet olduğundan, Kurban Bayramında kurban kesmeğe gayret etmek lâzım!..

Biliyorsunuz Ramazan Bayramı`nda kurban yok ama, Ramazan Bayramı`nda da evde şenlik olsun diye kurban keserse bir insan, yediyüz misli sevap alıyor. Bunun hakkında da hadis-i şerifler var. Demek ki insan kurbandan kaçmamalı, kurbanı kesmeli; çünkü bunu Allah çok seviyor.

Bir başka hadis-i şerifi Ayşe-i Sıddîka Vâlidemiz (Allah ondan razı olsun)rivayet etmişler :

"Ademoğlu, Hazret-i Adem`in evlâtlarından, insanlardan hiçbir insan Kurban Bayramı günü, kurbanı kesip, kurban kanı akıtmaktan daha hayırlı, Allah`a daha sevgili bir amel, icraat, iş yapmış olamaz! Bu çok hayırlı, Allah`ın çok sevdiği bir iştir. Ve bu kurban kıyamet gününde boynuzlarıyla, yünleriyle, derisiyle, postuyla, kemikleriyle gelir ve kıyamet günü insanın mizanına/terazisine konulur. Ve kurbanın kanı Allah-u Teàlâ Hazretleri`nin huzurunda bir makbul mekâna ulaşır; yere daha damlası ulaşmadan, o yıldırım gibi, hattâ daha hızlı bir şekilde Cenâb-ı Hakk`ın huzurunda kabule mazhar olur. Bu sebeple, bu kurbanı gönül şenliği ile, içiniz hoş olarak kesin ve gönüllerinizi bununla şenlendirin, bu ibadeti kaçırmayın!" diye Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) tavsiye buyurmuşlar.

Yine Ayşe-i Sıddîka annemizden bir başka rivayette de, Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) :

"Kurbanlarınızı kesiniz ey müslümanlar! Ve bununla nefislerinizi hoşlandırınız, faydalandırınız ve şenlendiriniz. Şen olarak, gönül hoşluğu ile, böyle isteyerek, sevabını bilerek yapınız! Çünkü, hiç bir müslüman yoktur ki, kurbanını kesmek için kıbleye doğru döndürür, yatırır ve keserse, kıyamet gününde kurbanın kanları, boynuzları, postları, her şeyi, hazır getirilmiş, ahiretteki mizanına konulmuş sevap olur, hasene olur " buyurmuşlar.

Bu hadisi şeriflerden anlıyoruz ki Kurban, her şeyiyle, yâni boynuzunu yemiyor insan, paçalarını atıyor, boynuzunu atıyor; ama onlar bile hepsi mizânına konur.

Biliyorsunuz, insanların amelleri ahirette Cenâb-ı Hakk`ın bildiği bir vechile tartılacak. Ahirette semâvâtı ve arzı içine alacak kadar bir muazzam ölçü âletinde, terazide ameller tartılacak. Melekler bu terazinin ihtişamını, büyüklüğünü, azametini görünce kenarda titreşecekler. İnsanoğlunun günahlarını alacak bir kefesi, sevaplarını da alacak öbür kefesi... O kadar muazzam bir şey. İşte oraya o kurbanlar böyle gelir.

Bir Hazreti Ali’den (Allah ondan razı olsun) rivayet edilen başka hadis-i şerifte yine Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurmuşlar ki :

"Kim gönül hoşluğu ile, şen şen, seve seve, isteye isteye ve (böyle abuk suratla değil, asık suratla değil,)  hoş bir şekilde kurbanını keserse; bu kestiği kurbandan Cenâb-ı Hakk`ın kendisine sevap vereceğini düşünüp, onu umarak, Cenâb-ı Hakk`ın razısı için bunu keserse; bu kurban kıyamet gününde ona cehennemden hicab olur, engel olur. Cehenneme girmesine mâni olur”. Yâni cehenneme girmez, cennete girer.

Bu naklettiğimiz hadisi şeriflerden hareketle  Kurban Bayramının ne kadar mühim bir bayram olduğunu unutmamız lazım. Yüce Allah (c.c.) hem şu önümüzdeki hem bundan sonraki senelerde sağlık ve afiyetle nice bayramlara eriştirsin. Bu bayramlara eriştiğimizde Yüce Allah’ın alemlere rahmet olarak gönderdiği ve bunun bir gereği olarak bize müjdeler veren, uyarılarda bulunan Sevgili Peygamber Efendimizin sözlerini hatırlayalım.

Bayramların önemi çok büyüktür. Çok önemli günlerde, çok sevaplı günlerde bulunuyoruz. Hem ziyaretlerde bulunmalı, hem ziyaretimize gelenleri gönül hoşluğu ile karşılamalı ve ikramlarda bulunmalıyız. Velev ki yorulalım, velev ki gelen gidenler biraz rahatsızlık versinler, velev ki gelenler huysuz (!) çocuklar olsunlar. Tüm bu olumsuzluklara rağmen ziyarete gitmekten ve ziyaretçi kabulünden kaçınmayalım. Bunların karşılığında dünyada ve ahirette saadet ve selametin çok sevapların olduğunu unutmayalım.

Bizimle aynı zamanda Hac vazifelerini yapmakta olan kardeşlerimizi hatırlayalım. Onlar bizden daha çok meşakkat içindeler, zorluk içindeler. Mina’da, Müzdelife’de, Arafat’ta toz toprak içinde, izdiham içerisinde çeşitli sıkıntılarla ibadetlerini yerine getiriyorlar. Ama o sıkıntıların karşılığında da, güzel bir ibadet yaparak cenneti hak ediyorlar, Allah’ın izni ile. O bakımdan bu büyük nimetler yolunda, cennet yolunda fedakarlık yapılmasının gerekliliğini düşünerek, bunları tüm zorluklarına rağmen seve seve yapmaya gayret edelim.

Ayrıca, Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in Kurban ve Kurban Bayramı hakkındaki methedici, müjdeleyici sözlerini hatırlayalım. Onun, bayramların gündüzünde ve gecesinde ibadetlerine daha büyük önem verdiğini ve bu gün ve geceleri tespiklerle, zikirlerle, ibadetlerle de geçirdiğini unutmayalım. Özellikle bayram namazına giderken ve dönerken, ayrıca gündüzlerinde ve gecelerinde ona salavat okumayı, Yüce Allah’ı teşbih etmeyi (Sübhanallah demeyi), bu mübarek gün ve geceleri fırsat bilerek günahlarımızdan Allah’a dönerek tövbe-istiğfar etmeyi de ihmal etmeyelim.

Yüce Allah (c.c.) eşlerimiz ve çocuklarımız, sevdiklerimiz ile birlikte nice bayramları sağlık, sıhhat ve afiyetle geçirmeyi ve en büyük bayram olan ahirette “Gir Cennetime” hitabına mazhar olmayı hepimize nasib ve müyesser eylesin.