ASIM CENGİZ GÜR


KOMŞULUK (2)

KOMŞULUK (2)


Yüce Allah (c.c.) insanı yaradılmışların en mükemmeli, en şereflisi kılmıştır. İnsan bu vasfını muhafaza edebilmek ve aşağılardan aşağısına kadar düşmemek için Yüce Yaradan’ın ve onun rehber olarak gönderdiği elçilerin ve kitapların peşi sıra yürümesi gerekir.

İnsanın, insan olması hasebiyle sahip olduğu sıfatlar sebebiyle de saygı görmesi gerekir. Yüce Allah’ın son olarak gönderdiği elçisi ve kitabına iman etmiş olanların bu hususta daha özenli olması gerekir. Yüce Allah (c.c.) kitabımız Kur’an-ı Kerim’de :

“Ey iman edenler! Bir topluluk, diğer bir toplulukla alay etmesin. Belki (alay ettikleri kimseler) kendilerinden daha iyidirler” buyurmaktadır. Buna benzer diğer bir ayet-i kerimede de:

“İnsanları arkadan çekiştirip, kaş-göz işaretleriyle eğlenmeyi âdet haline getirenlerin vay haline!” buyurulmakla, bu işin yanlış bir davranış olması ve bu sebeple başa gelebilecekler konusunda uyarı yapılmaktadır.

Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de bir hadis-i şeriflerinde :

“Kişiye, mümin kardeşini küçümsemesi, tahkir etmesi kötülük olarak yeter” buyurmakta ve aynı hususa işaret etmektedir. Bununla ilgili bir diğer hadis-i şerflerinde de :

"Ey müslüman hanımlar! Tırnak ucu kadar da olsa, sakın ha, komşu komşuyu hakir görmesin!" buyurmaktadır. Efendimiz (s.a.v.) bu hadis-i şeriflerinde, komşu hakkının ne kadar önemli olduğunu, komşulara sözlü, ya da fiili olarak zarar vermenin ne derece büyük bir sorumluluk  getirdiğini çok açık bir şekilde ifade etmektedir.

Efendimiz (s.a.v.) :

"Kötülüğünden komşusunun emin olmadığı kimse cennete giremez" buyurmuşlar ve hadis-i şeriflerinde komşuların birbirlerine karşı vazifelerini saymışlardır. Bunlar:

1.Hastalandığında ziyaretine gitmek.

2.Öldüğünde cenazesinin kaldırılmasında bulunmak.

3.Borç istediğinde imkan nispetinde yardımcı olmak.

4.Darda kaldığında yardımına koşmak.

5.Bir nimete kavuştuğunda tebrik etmek.

6. Başına bir musibet geldiğinde teselli etmek’tir.

Komşuluk ilişkilerimizde de zaman zaman hoşa gitmeyen tadsız durumlar oluşabilir. Bu hususta da sabır göstermek tavsiye edilmiştir. Sabır, eza ve cefalara, musibetlere, ibadetlerin zorluklarına ve her türlü sıkıntıya dayanmak demektir. Kur’an-ı Kerim’de değişik vesilelerle birçok âyette sabır tavsiye edilmekte hatta emredilmektedir.

Sabır dediğimizde genellikle, başa gelen bir şeye karşı gösterdiğimiz tavır anlaşılır. Bu kısmen doğru olsa da bu tavrın zamanı önemlidir. Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) :

“Sabır, (musibetin, felaketin) geldiği ilk andadır” buyurmuştur. Hoşa gitmeyen şeyin başa gelmesinde değil de, elden gelen bir şeyin olmadığı anlaşıldığında gösterilen davranışa sabır değil, tahammül denilmektedir. Sabrın kıymeti hususunda efendimiz (s.a.v.) :

“Hiç kimseye sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir bağışta bulunulmamıştır” buyurmaktadır.

Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) hayatına baktığımızda da, karşılaştığı nice güçlüklere karşı sabır ve teenni ile göğüs gerdiğini müşahede ediyoruz. İslâm dini, mensuplarına öfkeyi değil sekineti, teenniyi, sabrı tavsiye etmekte, hatta emretmektedir. Zira karşılaşılan olumsuz bir davranışa öfke yerine sabırla tahammül çoğu defa güzel dostlukların başlangıcı ve başarıya ulaşmanın en güzel yolu olabilmektedir. Nitekim kitabımız Kur’an-ı Kerim’de :

“İyilikle kötülük bir olmaz. Sen kötülüğü en güzel şekilde sav. O zaman aranızda düşmanlık bulunan kimse, sanki samimi bir dost gibi oluverir” buyurularak bu gerçeğe işaret edilmektedir.

İslam, sosyal hayatın ahenk içinde yürümesi için her türlü şarta riayet edilmesini öngörür. Söz gelimi bir yandan komşulara eza edilmemesi, onlara iyi davranılması emredilirken, bir yanda da, komşulardan gelecek olumsuzluklara, kötülük ve zararlara mümkün olduğunda sabredilmesi tavsiye edilmektedir. Bir hadis-i şeriflerinde Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Allah’ın sevdiği üç (sınıf) insandan bahsetmekte ve birinin de :

“Kendisine eziyet eden bir komşusuna (tâ ölüm gelinceye kadar) sabreden kimse” olduğunu ifade buyurmaktadırlar.

Yine bir başka hadis-i şeriflerinde de:

"Kim Allah`a ve ahiret gününe inanıyorsa komşusuna iyilik etsin" buyurmaktadır.

Yüce Allah (c.c.) bizleri de, Allah’ın sevdiği insanlar içine dahil olmamıza vesile olacak hal ve yaşam üzere olmayı, böylece cennet ve cemali ile şereflenebilmeyi nasib ve müyesser eylesin.