ASIM CENGİZ GÜR


KIŞ BAHARDIR

KIŞ BAHARDIR


Kıymetli okuyucularımız! Seyahatte iken gazetemize notlarımı ulaştıramamış olmam sebebiyle dün köşemizde bir tekrar yazısı çıkmıştır. Özürlerimi kabul etmenizi rica ederim. Gerçi bu notları dönüp dönüp okumak üzere tutuyorum ve gazetemizin sağladığı imkanlarla sizlerle paylaşıyorum. Hani demişler ya : “Tekrar güzeldir, yüzseksen defa olsa bile”.

 

Kıymetli okuyucularımız, Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) :

“Kış mü’minin baharıdır. Gündüzleri kısadır oruç tutar, geceleri uzundur ihyâ eder” buyurmuştur.

Kur’an-ı Kerim’de Sevgili Peygamber Efendimiz’e şöyle söylemesini bildiriliyor :

“Ey Mülk ve hâkimiyet sahibi Allah’ım. Gece (saatlerin)den gündüze katar (gündüzleri uzatır)sın. Gündüz (saatlerin)den geceye katar (geceleri uzatır)sın.”

Evet, Yüce Allah’ın izni ile yine kış geldi, gündüzler kısaldı ve geceler uzadı. Gece saatlerinin uzaması ile gündüz fırsat bulamadığımızı söylediğimiz bir çok sâlih iş için de fırsatlar oluştu. Ailemizle daha fazla vakit geçirebilme, onlarla sohbet etme ve ilgilenmeye; dostlarımızı, akrabalarımızı ziyaret etmeye, kitaplar okumaya, ilmi-fikri toplantılara katılabilmeye, ibadet borçlarımızı kolayca tamamlamaya, kulluğumuzun gereği ve ifadesi olan nafile ibadetleri arttırmaya artık vaktimiz müsait hale geldi. Gelecek kışa çıkacak mıyız, onu görecek miyiz; bilmiyoruz. Bu sebeple bu günlerin kıymetini bilmeli ve fırsatları değerlendirmeliyiz.

Biliyoruz ki, bahar ayı ile birlikte toprak ve bitkiler canlanır, toprak altına, mağaralara, kuytu yerlere çekilmiş hayvanlar gün yüzüne çıkar, ölmüş zannettiğimiz yeryüzü tekrar hayat bulur, canlanır.

Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in bu hadisi şerifin de buna da bir işaret olması gerekir, Allah-ü a’lem. Mü’minlerde üzerlerindeki ölü toprağı bu mevsimde atacak ve kışın bir rahmet olduğunun farkına varacaktır.

Bu hadis-i şerifin şerhinde deniliyor ki:

“Mümin bu mevsimde tâat bahçelerinde gezinir, ibadet meydanlarında eğleşir; kalbi, amel bahçelerinde tenezzüh eder. Rabbine yaptığı türlü tâatlerle tam bir genişlik hali yaşar. Ne oruç ona zorluk verir, ne de geceyi ihya ederken uykusuz kalıp sıkıntıya düşer. Yâni gecenin uzunluğu uykusunu rahat almasına imkan verir, teheccüd ve evrad için dinç bir şekilde kalkar; dolayısıyla hem beden ihtiyacını tam olarak karşılamış, hem de ibadet vazifesini yerine getirmiş olur...”

Gece namazları, teheccüd için bulunmaz fırsattır, kış geceleri. Uzun saatler boyunca gündüzün koşturmalar ve geceler yorgun argın yatağa düşmelerin gerçekleştiği uzun gündüz, kısa gecelerin olduğu yaz günlerinin aksine kış günleri, gecelerinin ihyasına fırsat verecek kadar uzundur.

Kur’an-ı Kerim’de gecenin pek az bir kısmında uyuyan ve seher vakitlerini istiğfar ile geçiren mü’minlerden bahsetmektedir ki, bu mevsim tam da bunların kolayca yapılabileceği zamanlardır. Zaten geceleri ihya etmek (doğru ifade belki gece ile ihya olmak) peygamberlerin, Salihlerin yoludur. Ahiretteki neticeler ve verilecek nimetler ile ilgili olarak yine Kur’an-ı Kerim’de:

“Yoksa o, gece saatlerinde kalkan, secdeye kapanıp kıyam durarak daima vazifesini yapan, ahireti sayan ve Rabbinin rahmetini uman kimse gibi olur mu?” buyurulmaktadır.

Üç günlük bir program vesilesi ile ailece bir araya geldiğimiz tesiste, geceleri erkek, kadın ve çocuklarla kıldığımız teheccüdün zevkini ve katılanlar üzerindeki yansımalarını anlatmak mümkün değil, yaşamak lazım. Müftülüğümüzün öncülüğünde bazı camilerimiz teheccüd için imsaktan bir bir buçuk saat önce açık bulundurulsa, gelenler bir müddet ferdi olarak ibadetlerini yapsalar ve sonra imamlarımız tarafından topluca teheccüd, teşbih namazları kılınsa; hatta duyuru ve organize iyi yapılabilse de vitr namazlarımız gecenin bu saatine denk getirilse ve o saatlerde kunut duaları okunsa ne güzel olur diye düşünmedik değil.

Ayrıca gecelerimiz de yavaş, yavaş, tecvid kaidelerine dikkat ederek ve bunun yanında onun manasını da tefekkür ederek, anladıklarımızı zihnimize ve kalbimize yerleşmesine imkan vererek okumamız çok faydalı olacaktır. Yüce kitabımız da :

Gerçek şu ki, gece vakti zihin daha zinde ve güçlü olur ve okuma daha da berraklaşır.” buyurulmaktadır.

Ve gündüzleri de oruç tutmak. Efendimiz (s.a.v.) bir başka hadis-i şeriflerinde :

“Kışın oruç tutmak, serin bir ganimettir” buyurmuşlar ve bu mevsimde orucun kolaylığını ve faziletten istifade edebilme imkanını hatırlatmışlardır. Hem havaların müsait olması hem gündüzlerin kısa olması bu feyizli, bereketli çok sevaplı ibadeti yerine getirmemize kolaylık sağlar. Geçmiş dönemlerden kalan oruç borçlarımızı böylece kaza edebilir, borcumuzu yerine getirir ve “Ya Rabbi! Gününde tutamamıştım ama bunu o günüme say” diye dua etmeye vesile kılabiliriz. Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in sünnetine uymak için haftanın Pazartesi ve Perşembe günlerini oruçla geçirebiliriz. Hicri/kameri ayların 13-14-15. Günlerini oruçla geçirebiliriz. Böylece, Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in şefaatine ermemize vesileler hazırlayabiliriz.

Yüce Allah, kışlarını bahara çevirme bahtiyarlığına erenlerden eylesin, ibadetlerimizi makbul karşılıklarını yüksek eylesin.