VELİ ALTINKAYA


KEŞKE BOYDAKLAR O´NA RASTLAMASAYDI

Gündem - Veli Altınkaya


Mitolojiye göre Jüpiter, Romalıların en önemli tanrısıdır. Hatta Roma halkı, Jüpiter´in tanrıların kralı olduğuna inanır. Mars ise, tanrıların Kralı Jüpiter ile İuon´un oğludur. Yine efsaneye göre, Mars Roma´nın kurucusu Romulus ile Remus´un babasıdır.

Bizim  ilkokulda gezegen adı zannettiğimiz Jüpiter ve Mars´la ilgili mitolojik serüvene devam edelim....

Romalılar tanrıların kralı Jüpiter´in oğlu Mars´a, savaş tanrısı olmanın yanısıra, ?Kuvvet tanrısı´ olarak da tapar ve O´nun ?her şeyi yapmaya muktedir´ olduğuna inanırlardı.

Roma´da Senato, zafer isteyen komutanlarla yabancı elçiler arasındaki görüşmeleri, şehir dışındaki bir tapınakta yapardı. Elçilerin şehir içerisine girmesine izin verilmez, gerekli görüşme ve ikram o tapınakta yapılırdı.

O tapınağın sahibi ise Bellona idi.

Yine efsaneye göre Bellona, Jüpiter´den sonraki en önemli 2. tanrı olan Mars´ın refakatçisi, eşi veya kızıdır... Senato´nun Roma´ya girmesine gizin vermediği elçilerle, savaş komutanları Bellona´ya ait şehir dışındaki tapınakta  görüşürlermiş...

        .................................

Hacılar, bugün sadece Kayseri´nin değil,?Türkiye´nin hayırseverlik ve üretimde parmakla gösterilecek en önemli ilçelerinden... Kayseri OSB´deki bin kadar fabrikanın sanıyorum 400 kadarı Hacılarlı hemşerilerimize ait. Hacılarlılar 30 binin üzerinde istihdam ve milyarlarca dolarlık, yıllık katma değer yaratıyorlar...

Atalarımızın güzel bir lafı var; ?muhanet adamı mal sahibi eder´ der ecdat...

Erciyes´in eteklerinde kurulmuş bulunan Hacılar´ın tarım yapılacak fazlaca bir arazisi yok. Hacılarlı, sırtını Erciyes´e dayamış, kuzey ve kuzey batılarında Yılanlı ve Hasan Dağı, doğularında ise Erciyes´in uzantısı tepecikler mevcut.

O tarihlerde hemen her Kayserilinin babadan dededen kalma bağ evleri de doğal olarak Erciyes eteklerine doğru kurulmuş. Varlıklı Kayserililerin bağ evleri daha çok Talas tarafında. Ama, orta halli ve dar gelirli olanların bağları ise Hisarcık´tan başlayarak Hacılar´a kadar uzanan yamaçta. Başka yerlerde olanlar da var.

Dolayısıyla Kayserililer bağları ile Hacılar´ın etrafını da çepeçevre sarmış.

Ekilip-biçilecek fazla arazileri olmayan?Hacılarlıların bir bölümü,  ara ara Erciyes´in yaylalarında hayvancılık yapsa da kışın hayvanlarını besleyecek saman ve yem de bulamadığı için genellikle Kayserililerin bağlarında ?Bağvatlık´ yaparlarmış...

Bağvat olan babalar, kardeşlerini ya da çocuklarını da ara ara yevmiyeli veya ?kabala´ işlerde çalışmaya götürür...

1952 yılında Kergah´ta bir bağda bağvatlık yapan Boydaklar´ın babası, 13 yaşındaki oğlu Mustafa´yı da çalışmak için yanında götürmüş. Bağ sahibinin, ?Bu küçücük çocuğu niye getirdin, bu çocuk nasıl iş yapacak?? şeklindeki tepkisi üzerine Mustafa, bağdan kaçmış ve sonrasında bir-iki saatlik yürüyüş mesafesindeki şehrin henüz içerisinde bulunan atölyelerde çıraklık yapmaya başlamış...

Şükrü ve Yusuf Boydak´ın babası olan?Mustafa Boydak, daha sonra ağabeyi Sami Boydak´ı da yanına alarak, 1950´nin ikinci yarısında doğramacılık ve marangozluk yapmaya başlamış. Yeni Sanayi´de 50 m2´lik bir dükkanda Osman?Konuk ve Yusuf Akdağ ile birlikte önce kapı pencere, çerçeve, sonra karyola, gardrop ve sandık üretmeye başlayan ortaklar, o tarihlerde mobilyada Kayseri´ye kıyasla daha etkili olan Eskişehir´den Cemal?Tanrıdiler diye bir mobilya ve döşeme ustası getirirler. Ankara ve Eskişehir´de çalışmış olan bu usta,  Boydaklar´a doğrama ve marangozluğun bir ileri merhalesi olan mobilyacılığı öğretir. Bir süre sonra Sami ve Mustafa Boydak Kardeşler aile efratlarına ve çevrelerine ?Mobilyacılıkta istikbal var´ demeye başlarlar...

Yaklaşık 60 yıllık bir mazisi olan İstikbal adı böylece doğar...

Kayserililer mobilyacılığa ?Çek-Yat´- kanepe üretmekle başlarlar. Doğramacılık, marangozluk ve nihayet mobilyacılık dediğimiz alanda Kayseri bugün bir çok markası ile Türkiye´nin toplam üretiminin neredeyse % 40´ını karşılamaktadır.

Tekrar Boydak Kardeşler´e dönelim... 1950´li yıllarda merdiven altı atölyelerde işe başlayan Mustafa ve Sami Boydak, aradan 25 yıl geçince, yani 1980´in hemen başında işlerini çocuklarına devrederler. Mustafa Boydak´ın oğulları Şükrü ve Yusuf, Sami Boydak´ın oğlu Hacı işlerin başına geçer.

Amca çocukları babalarının refakatinde gece-gündüz çalışır ve üretirler. O tarihte tüm üretim İstikbal adıyla gerçekleşmektedir.

1980´li yılların başında ikinci kuşağın devraldığı işler, 1990´lı yıllarda daha modern tesislerde, hatta OSB´de kurulan fabrikalarda yürütülür. İşte tam da bu yıllarda, İstikbal´e rakip gibi gözüken bir kardeş gelir: Bellona...

Bellona adının nereden geldiğini girişte uzun uzun yazdım.

Bellona adı ve onu üreten şirket, İtalyanların fikri desteği ile 1995´te kurulmuş ve 1996´da ilk üretimini yapmıştır. Bellona, bugün genel olarak yaklaşık 4 bin kişiyi istihdam eden, 200 bin m2 kapalı alana sahip, bine yakın bayisi olan önemli bir mobilya markası...

Soner?Yalçın, 17-25 Aralık sonrasında Sözcü Gazetesi´nde Boydaklar´la ilgili iki yazı yazdı. O yazılardan birinde, ?Bellona´nın asıl sahibinin?Cemaat olduğu ileri sürülüyor´ iddiasında bulunmuştu.

      ...............................

2015´in ikinci yarısıydı. Önemli bir devlet görevlisi, Bellona ile ilgili ilginç bir tespitini aktardı. Daha doğrusu tespit, duyumun ötesinde, bilgiye yakın bir istihbarat notuydu sanki...

Bellona, üretime başladığı ilk yıllarda ?Güzel?Yaşamak Sanattır´ gibi bir slogan kullanmış. Sonra farklı reklamlarda bir kaç slogan denemesi daha yapılmış... Bir ara ?Mutluyum, arkama yaslandım, iyi ki ona rastladım´ sloganı kullanılmaya başlanmış. Günler geçiyor ve ?İyi ki ona rastladım´  cümlesi her Bellona reklamından sonra, el yazısı ve bir hanım sesiyle görsel ve yazılı olarak tüketiciye ulaşıyor.

Televizyon izleyen, gazete okuyan herkes bunu hatırlayacaktır.

Peki bu satırları okuduktan sonra lütfen Bellona reklamlarını dikkatle takip edin bakalım ?İyi ki ona rastladım´ sloganına rastlayacak mısınız?

Ben bizim televizyonda yayınlanan reklam filmlerine baktım; son olarak şubat reklamlarında o cümle var. Marttan itibaren, yani neredeyse 6 aydır,  ?Yeni Bana,Yeni Bellona´ sloganı kullanılıyor.

Bu satırları yazmadan önce uzun süredir Boydak Grubu´nun reklam işlerine bakan?Murtaza kardeşimi aradım ve, ?Murtazacığım ?iyi ki ona rastladım´ sloganını bir süredir kullanmıyorsunuz hayırdır´ dedim. O da, ?Abi o isim yine bizde. Bilirsiniz, bazen sloganlarda yoruluyor. Yeni sloganımız,  Yeni Bana Yeni Bellona? dedi...

O kamu görevlisi bana iki yıl kadar önce; ?Veli Bey?Bellona´nın reklamlarında kullanılan ?İyi ki Ona rastladım´ sözcüğündeki ?O´, Fetullah Gülen biliyor musun? demişti.

İki yıl kadar önce duyduğum  ?not´, TMSF´nin Boydak?Holding yönetimine de ulaşınca, onlar da böyle bir karar almış olabilir.

Keşke Boydaklar O´na rastlamasaydı?