VELİ ALTINKAYA


KAYSERİ’NİN VAKA ORANI VE ORTALIĞI KARIŞTIRAN YAZI

GÜNDEM - Veli ALTINKAYA


Virüsle ilgili normalleşme süreci devam ediyor... Elbette karar verici Bilim Kurulu ve nihayet Hükümet erkanı...

Keşke bayram sonrasına kadar işi biraz daha sıkı tutsaydık. Son verilere baktığımızda Türkiye genelinde vaka oranı % 9 gibi... Vefat edenlerin oranı ise % 2.5 civarında... Türkiye’nin bu süreci diğer ülkelere kıyasla çok daha iyi götürdüğünü söylemeliyim...

Kayseri’yi çok konuştuk. Ülke genelinde vaka oranı % 13’lerdeyken şehrimizde % 4 gibiydi. Şimdilerde ülke ortalaması % 5’in altında... Kayseri’de ise bu haftanın testleri ve pozitif vaka oranı yüzde 1’in bile altına inmiş durumda. Mesela hafta başında (pazartesi günü) 400’ün üzerinde test yapılmış, sadece 3 pozitif vakaya rastlanmış. Bu haftanın genel seyri Kayseri için Türkiye ortalamasının çok çok altında...

Bunda sağlık, hatta polis ve jandarmanın emeğini asla görmezden gelemeyiz. Filyasyon ekibi ve İl Sağlık Müdürlüğü’nün oluşturduğu pandemi ile ilgili özel ekipler çok gayretli çalışma ortaya koydular. İl Pandemi ve Hıfzıssıhha Kurulları hem bakanlık genelgelerini, hem bilim kurulu uyarılarını hem de sahadan gelen verileri titizlikle takip etti ve uyguladılar...

Aslında Kayseri’de genel gösterge daha iyi olabilirdi. Hatta hafta başında ‘kısıtlama’ dışı tutulan 9 il arasına biz de girebilirdik. Ancak, özellikle Ramazan’ın başlaması ile ‘maaile’ yapılan iftarlar, yaş günü kutlamaları, mangal partileri, taziye ziyaretleri, kırsala baharla birlikte şehir merkezlerinden münferid gelişler Kayseri’de hızlı ve toplu bulaşa katkı verdi. Keşke o noktalarda daha dikkatli olsaydık.

Sağlıkçılar, polis, jandarma risk altında ve fedakarane gayretli çalışma ortaya koydular... Hepsinin eline sağlık.

Sözlerimin başında ifade edeyim ki ben şehrimi severim. Kayseri’ nin her ilçesi, her köyü, benim için saygıdeğerdir.

Orakla arpa, tırpanla çavdar- buğday biçmiş, çobanlık yapmış bir köylü (çiftçi) çocuğu olarak, yaklaşık 39 yıldır yaptığım mesleğimde şehrimin ve ülkemin yararlarını hep ön planda tutmaya çalıştım. 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’ nde genç meslektaşlarımın soruları üzerine; “ Gazeteci biraz aykırı, devrimci olacak. Ama ben öyle değilim; ben daha çok dengeciyim” demiştim.

Meslek hayatım boyunca kendimce doğru bulduğum ‘dengeleri’ hep gözetmeye çalıştım. Şehrimin, ülkemin dolayısıyla insanımın menfaatini hep ön planda tutmaya özen gösterdim.

Bunları niye yazıyorum. Malum Kayseri’de gazetelerimiz ‘mücbir sebep’ nedeniyle haftada bir yayınlanıyor. Ben buna rağmen gazetemizin internet sitesi için zaman zaman aksasa da günlük yazı yazmaya gayret gösteriyorum.

Son yazımın bir bölümünde şöyle bir paylaşımım oldu. Noktasına dahi dokunmadan o bölümü aynen size aktarıyorum.

“... Kişisel veriler nedeniyle ne mahalle ne de isim vermeyeceğim. Ama siz nere olduğunu anlarsınız.

Halen kısmi karantina uygulanan eski bir beldemizde bir otobüs şoförü virüsü ilk olarak bulaştırıyor. Virüsün bulaştığı isimlerden biri de, ‘okuyup-üflemesi kuvvetli’ olan bir kadın. Mahalle sakinlerinin bir bölümü virüsün bulaşmaması için bu kadını ziyaret ederek kendilerine de ‘okuyup-üflemesini’ istiyorlar. O kadın okuyup üflerken virüsü koca mahalleye yayıyor, iyi mi?

Evinde durmayıp, maskesini takmadan okuyup-üfleyen kadından medet uman yurdum insanı ne diyeyim sana...”

Yazı bu...

Yazıda ne o mahallemizin ne de virüsü yaydığını söylediğimiz kadıncağızın adını vermedim. Sosyal medyada mahalle adı çok hızlı yayıldı ve dünden itibaren de benim yazı kaynak gösterilerek onlarca medya kuruluşu konuyu haberleştirdi. Gazete için yazdığım yazıyı aynı gün kardeşim Oktay Ensari sahibi olduğu kayseritelgraf.com internet sitesinde de yayınlıyor.

Bu arada hala adını yazmayacağım ülkemin ve şehrimizin güzel insanlarının olduğu o beldemizden bana hakaret ve tehdidin haddi hesabı yok.

İl Sağlık Müdürü, olay Türkiye geneline şamil olunca ‘bulaş’ kaynağını yalanladı.

Ben de yukarıdaki iddiamda mahalleye virüsü bir otobüs şoförünün getirdiğini ifade ettikten sonra, bir kadıncağızın da ‘okuduğu’ ortamda virüsün yayılmasına istemeyerek de olsa katkı verdiğini iddia ettim.

Gazeteci haber kaynağını söylemez. Bazen muhakeme halinde bu kaynak belli ölçüde söylenebilir.

Kesinlikle o mahallemizde virüsün yayılmasına istemeyerek de olsa katkı veren kadıncağız için bir ‘üfürükçü’ iddiam olmadı. Olamaz da. Böyle bir isnat için Allah’tan korkarım. O mahallemizde son aylarda 5-6 cenaze zuhur etmiş. Bu cenazeler için taziye ziyaretleri olmuş, mevlid okutulmuş. Kadınların olduğu bölümde bir kadıncağız sure ve dua okumuş... İnanmış biri olarak, bu fiili asla ‘üfürükçülük’ gibi göremem. Ama maalesef o taziye sürecinde virüs buradan yayılmış mahalleye ve o hanımdan yayılmış.

İl Sağlık Müdürlüğü’ne mahallede pozitif ve şüpheli vaka sayısının ne kadar olduğunu sorup da konuyu uzatmaya gerek yok...

Ancak bir dost ortamında tanıştığımız mahalle sakini tehdit ve hakaret edenlerin aksine gayet nezaketli aradı ve OSB dahil birçok yerde çalışan hemşerilerinin bu iddia dolayısıyla zor anlar yaşadığını söyledi. Bunlar asla kabul edilemez.

25 yıl önce aynı binada komşuluk yaptığım, o tarihte öğretmen iken daha sonra hukuk okuyarak avukatlık yapan ve uzun süredir de denk gelmediği için görüşemediğimiz, ama sevdiğim bir kardeşim olan mahalle sakini de ‘Hayırlı akşamlar Veli Bey, mahallemizle ilgili haber konusunda sizi de yanılttıklarına dair bir paylaşım bekliyoruz’ mesajını göndermiş.

Benim yazımdan dolayı belki tüm ülkenin diline maalesef kötü bir şekilde düşen o mahalle sakinlerimizin şu mübarek günlerde üzülmelerine vesile olduğum için gerçekten üzgünüm. O yöre halkı tarım, nakliyecilik ve kısmen de hayvancılıkla geçimini sağlayan, milliyetçi-muhafazakar, devlet ve milletle barışık güzel insanlar. Özelde onların, genelde ‘koruma’ noktasında her zaman hassas olduğum Kayserimizin adının da bu vesile ile kötü anılmasından duyduğum üzüntüyü de bu vesile ile ifade ediyorum.