H. Ali YILDIRIM


KAŞIKÇI DAVASI

Yeni Dünya - H. Ali YILDIRIM


2 Ekim 2018 günü Suudi Arabistan´ın İstanbul Başkonsolosluğunda kaybolan Cemal Kaşıkçı´nın öldüğü geçtiğimiz cumartesi günü kamuoyuna duyuruldu. Cemal Kaşıkçı´nın durumu için kasıtlı olarak ?Kaşıkçı Davası? dedim, aslında konu hukuki bir davaya dönüşmüş değil. Ancak basit bir durum da değil. Sonuçta ABD Başkanının bile doğrudan ilgilendiği bir durum. 1963 tarihli Viyana Sözleşmesi, gereğince, Diplomatik bir mekânda kendi irademizle hareket edemedik, ama olay ülkemizde olduğu için ?Bize ne? de diyemedik. Böyle iki uçlu bir durum yaşadık. Olay sokakta olsaydı konu bizim sorumluluğumuzda olurdu ve Türkiye´nin itibarı sorun haline gelebilirdi?

ABD´de bir gazetede köşe yazarı olarak çalıştığı bilinen Cemal Kaşıkçı´nın bir zamanlar Suud Sarayı doktoru olan Muhammed Kaşıkçı´nın oğlu, ünlü Silah Tüccarı Adnan Kaşıkçı´nın yeğeni, elim bir kazada ölen İngiliz Prensesi Diana ile birlikte olduğu bilinen El Fayed´in kuzeni olduğu söylenmekte. Bir de bu ailenin Osmanlı zamanında Kayseri´den Mekke´ye göç etmiş olduğu yazılanlar arasında?

Olayın dedektiflik yanı bir başka muamma. Zaten bu da dedektiflerin işi, bizim değil. Tv dedektifleri komiser Colombo´yu geçti. Devlet yetkilileri ise gerekeni söyledi. Ancak medya tam bir dedektiflik havasında yayım yaptı. Sanırım bu biraz fazla. Cesedin doğranmasından tutunda türlü komplo hikâyelerine kadar zihinler darmadağın oldu. Kafalar karıştı ve merak tavan yaptı. Şu anda politik açıdan olayın nasıl olduğu değil bundan sonra ne olacağı önem kazanmış durumda?

ABD Başkanı´nın ?Eğer şöyleyse cezalandırırız!? , ?Kral, seni ordan indiririz!? tarzındaki çıkışları hem merhum kişinin önemine hem de ABD´nin sıkıntılı bir durumda olduğuna işaret ediyor. Aynı zamanda Suud yönetimi de sıkıntıda elbette. Bu karmaşık olayda topun Suud yönetiminde olduğu hissediliyor. Bir itibar kaybı olduğu, ABD´nin ve batının bu itibarda bir ülke ile nasıl bir ilişkiye girmesi gerektiği konusu çokça zor bir mesele?

Nasreddin Hoca ve yanında öğrencisi, karanlıkta iki hırsızın kapı kilidi törpülediğini görmüşler. Öğrencisi ?Hocam bunlar ne yapıyor?? diye sorunca, Hoca kötülüğü seslendirmek istememiş ve ?Keman çalıyorlar? demiş. Çocuk ?Peki, sesi niye çıkmıyor? deyince Hoca gülümsemiş ve ?Onun sesi yarın çıkar, evlat!? demiş.

Artık tüm dikkatler Suud Rejiminde, sahnede onlar var. Tüm sahne ışıkları onlara çevrilmiş durumda. Kim bilir belki de bu olay Ortadoğu´da yeni bir denklemin işaretini veriyordur?