ASIM CENGİZ GÜR


KARDEŞLİK İÇİN

KARDEŞLİK İÇİN


Dünkü notlarımız Hucurat suresi’nden kardeşlik ve kardeşler arası ilişkiler ile ilgili idi. Bugün de sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in kardeşlik hususundaki hadis-i şeriflerinden bazılarını aktaracağız. Ancak dünkü notlarımızı özetlersek :

Fasık birinin verdiği habere hemen inanılmayıp araştırılmalıdır. Özellikle günümüzde güdümlü haber kaynaklarının bilhassa müslümanlar hakkında verdikleri haberleri, mutlaka aynı değer ölçülerini paylaşan kaynaklardan tetkik etmek bir vecibe haline gelmiştir.

Anlaşmazlığa düşen müslümanların ve müslüman grupların araları bulunmalı, hak ve adalet ölçüleri ile aralarında hükmedilmelidir. Haksız olan tarafı, Allah`ın koyduğu sınırlara razı etmek için her türlü çareye başvurulmalıdır. Kardeşlerin araları ıslah edilmelidir.

Erkek müslümanlar diğer erkek müslümanları, kadınlar da öteki hanım müslümanları alaya almamalı; onların Allah katında kendilerinden daha kıymetli olabileceklerini hatırdan çıkarmamalıdırlar. Çirkin lakablarla çağırmamalı, su-i zanda bulunmamalı, gizli yönlerini, sırlarını araştırmamalı, onları gıybet edip çekiştirmemelidirler...

Bütün bunlar müslümanın, din kardeşlerine ne eliyle ne diliyle zarar vermemesi gerektiğini, gönlünden de kardeşleri hakkında kötü şeyler geçirmemesi lazım geldiğini göstermektedir. Zaten sevgili Peygamberimiz de bir hadislerinde olgun müslümanı, öteki müslümanların, dilinden ve elinden emin oldukları kişi olarak tarif ve tavsif etmiştir

Efendiimiz (s.a.v.) buyuruyorlar :

"Hiç biriniz, kendisi için istediğini din kardeşi için de istemedikçe olgun mü`min olamaz."

"Müslüman müslümanın (din) kardeşidir. Müslüman müslümana zulmetmez. Müslüman müslümanı başına gelen musibette terk etmez, onu zalimin zulmünde bırakmaz. Müslüman, din kardeşine yardımda bulundukça Allah da ona yardımda bulunur. Kim, bir müslümanın dünya darlığını giderip de sevindirirse, Allah da kıyamet gününde onun sıkıntısını giderip mutlu eder. Kim, dünyada müslüman kardeşinin ayıbını örterse, Allah da kıyamet gününde onun ayıbını örter."

"Mü`minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve yekdiğerini korumakta tek bir vücut gibidir. Vücudun herhangi bir uzvu rahatsız olursa, öteki uzuvları da bu yüzden rahatsız olur ve uykusuz kalır."

"Mü`minler birbirlerine karşı, parçaları yekdiğerine kenetli sağlam bina gibidir."

 “Bir Müslümanın, (diğer) Müslüman üzerindeki hakkı altıdır. (Resulullah’a): Ey Allah’ın resulü! Onlar nedir?’ diye soruldu. Resulullah (s.a.v) şöyle buyurdu:

“Ona rastladığın zaman selam ver, seni (davete) çağırdığı zaman (davetine) katıl, senden nasihat istediği zaman ona nasihat et, aksırdığı zaman Allah’a hamdederse (Elhamdülillah derse), ona (‘yerhamukellah’ diye) dua et, hastalandığı zaman onu ziyarete git, öldüğü zaman (mezara konuluncaya kadar cenazesinin) arkasından git.”

“Allah’ın kullarından birtakım insanlar vardır ki, nebi değildirler, şehid de değildirler, fakat kıyamet gününde Allah katındaki makamlarından dolayı onlara nebiler ve şehidler imrenerek bakacaklardır.”

Ashab-ı kirâm:

“–Bunlar kimlerdir ve ne gibi hayırlı ameller yapmışlardır? Bize bildir de, biz de onlara sevgi ve yakınlık gösterelim ya Rasulallah!” dediler.

Efendimiz (s.a.v.) :

“Bunlar öyle bir kavimdir ki, aralarında ne akrabalık ne de ticaret ve iş münasebeti olmaksızın, sırf Allah rızası için birbirlerini severler. Vallahi yüzleri bir nurdur ve kendileri de nurdan birer minber üzerindedirler. İnsanlar (kıyamet günü) korktukları zaman bunlar korkmazlar, insanlar mahzun oldukları zaman bunlar hüzünlenmezler.” buyurdu ve peşinden Yunus Sûresinden 62-64. ayetlerini okudu:

“Bilesiniz ki, Allah’ın dostlarına korku yoktur; onlar üzülmeyecekler de. Onlar ki Allâh’a îmân etmişlerdir ve hep takva ile (kalben Cenâb-ı Hakk’a olan yakınlıkları sâyesinde) korunur dururlar. Onlara dünya hayatında da, ahiret hayatında da müjdeler vardır. Allah’ın sözlerinde değişiklik yoktur. İşte bu, en büyük kurtuluştur.”

“Bir kimse, başka bir köydeki (din) kardeşini ziyaret etmek için yola çıktı. Allah Teâlâ, adamı gözetlemek (ve sınamak) için onun yolu üzerinde (insan silüetinde) bir melek vazifelendirdi. Adam meleğin yanına gelince, melek:

“Nereye gidiyorsun?” dedi. O kişi:

“Şu köyde bir din kardeşim var, onu görmeye gidiyorum” cevabını verdi. Melek tekrar sordu:

“O kardeşinden elde etmek istediğin bir menfaatin mi var?” Adam:

“Hayır, ben onu sırf Allah rızası için severim, onun için ziyaretine gidiyorum” dedi. Bunun üzerine melek:

“Sen onu nasıl seviyorsan Allah da seni öyle seviyor. Ben, bu müjdeyi vermek için Allah Teâlâ’nın gönderdiği elçiyim” dedi.”

 

 “Yedi sınıf insan vardır ki Allah Teâlâ, onları hiçbir gölgenin bulunmadığı bir günde, kendi (Arş’ının) gölgesiyle gölgelendirir… (Bu sınıflardan biri de) birbirlerini Allâh için seven, bir araya gelişleri ve ayrılışları bu muhabbetle gerçekleşen iki kişidir…”

Siz îmân etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe îmân etmiş olamazsınız”.

Bir kimse, Allah dostlarından Cüneyd-i Bağdadi’ye (Allah ondan razı olsun):

“Bu zamanda hakiki kardeşlikler azaldı. Nerde o, Allah için yapılan kardeşlikler” dedi. Cüneyd-i Bağdadi hazretleri :

“Eğer sen, sıkıntılarına katlanacak, ihtiyaçlarını görecek birini arıyorsun, bu zamanda öyle bir kardeşi bulamazsın.

Ama sen, kendisine Allah için yardım edeceğin, sıkıntılarına Allah rızası için katlanacağın bir kardeşlik istiyorsan, böyleleri pek çoktur” demişler. Aradan asırlar geçti ama bu hakikat değişmedi. Bugün de sıkıntılarını paylaşacağımız, hata ve kusurlarına Allah rızası için katlanacağımız bir çok kardeş bulabiliriz.

Yüce Allah (c.c.) rızasını gözeterek kardeşlikler kurabilmemizi ve sürdürebilmemizi hepimize nasip ve müyesser eylesin.