ASIM CENGİZ GÜR


KARDEŞ OLMA ZORUNLULUĞU

Notlar - Asım Cengiz GÜR


Yüce Allah´a sonsuz hamd ve senalar; Sevgili Peygamber Efendimiz´e (s.a.v.) ve O´nun âl ve ashâbına salât ve selâm olsun.

Aziz Mü´minler!  Kerim Kitabımız Kur´an´da : ?Mü´minler ancak kardeştirler!? buyurulmuş ve Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de: ?Müslüman Müslümanın kardeşidir? buyurmuşlardır.

Aziz dinimiz İslâm, İslam Toplumunu oluştururken inançta Tevhid´i, toplu yaşamda da kardeşliği esas almıştır. Bu haliyle İslam Toplumunu tarif ederken, kurallarını ve sınırlarını iman esaslarının belirlediği kardeşler topluluğu diyebiliriz.

Bugünün dünyasında oluşturulmaya çalışan toplumsal dayanışmanın ilk örnekleri, hicretle birlikte Medineye gelen muhacirler ile Medine´nin yerlileri olanlar arasında kurulmuş ve Ensar gibi güzel bir sıfata mazhar olmuşlardır. Müslümanlar henüz doğmadan önceden başlayarak öldükten sonra dahi tabi olacakları ve esasları Kur´an ve Sünnetle belirlenmiş haklara sahiptirler ve vazife yüklenmişlerdir.

Müslümanların birbirlerine bağlayan bu husus onlara ?Kardeşlik Hukuku?nun gereğini yerine getirmeyi de bir zorunluluk olarak ortaya koymaktadır. Müslümanlar, gerek Aziz Kitabımız Kur´an-ı Kerim´de ve gerek Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)´in söz ve hayatında belirtilen tavsiyeleri, ikazları ve müjdeleri çerçevesinde bu birlikteliklerini sürdürmek zorundadırlar. Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)´in ortaya koyduğu ölçülerden birisi: ?Kendi nefsin için istediğini, din kardeşi için de istemektir? ve bu gerçekleşmediği takdirde ?kâmil/olgun bir mü´min olmak? mümkün değildir.

Müslümanlar, Müslümanlar dururken onlarla iyi, samimi ve sıkı bir ilişki kurmak dururken, başka din ve inanç mensupları ile dostluklar kurmamalıdır. Unutulmalıdır ki, mü´minler bir ümmet, geri kalanlar bir ümmet´tir. Ve Yüce Rabbimiz, diğer inanç sahipleri ile olan münasebetlerimizi, müminlerle olan münasebetlerimizin daha üstünde tutmaktan bizi men etmiştir. Her ne kadar, zamanın ve durumun gerektirdiğinde kısıtlı bazı konularla onlarla işbirliği yapılabilir ise de, her daim tercihimizin din kardeşlerimizden yana ve onların da menfaatleri çerçevesinde olmasına gayret sarf etmeliyiz.

Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.): ?Mü´minler, birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve diğer kardeşlerini korumakta tek bir vücut gibidir. Vücudun herhangi bir organı rahatsız olursa, öteki organları da bu yüzden rahatsız olur ve (bu sebeple) uykusuz kalır? buyurmuştur. Yine Efendimiz (s.a.v.), Müslümanın, haklı bir sebeple de olsa diğer Müslüman kardeşi veya kardeşleriyle üç günden fazla küs durmaması gerektiğini de ihtar etmiştir.

Aziz Mü´minler!

Yüce Rabbimiz, Kerim Kitabında:

Yalancı, günahkar, fâsık kimselerin getirdiği bir haberi, doğruluğunu araştırmadan esas almamamız gerektiğini; yoksa sonra pişman olacağımız hatalı davranışlara sürükleneceğimizi bildirmektedir.

Yine; mü´minlerden iki topluluk birbirleriyle vuruşurlarsa, hemen aralarını düzeltmek üzere harekete geçmemizi, Allah´ın hükmü ile araları bulunmasına rağmen, içlerinden bu hükme uymalarla mücadele etmemizi ve her hâlükârda adaletle davranmamızı emretmektedir.

Gerek muhtelif ayeti kerimelerde ve gerekse Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)´in hadis-i şeriflerinde belirtilen hususları topyekün düşünür isek:

Mü´minler birbirinin derdine ortak olarak, kötülük yapmalarına ve batıla meyletmelerine engel olarak, hayırda yardımlaşarak, selamlaşarak, ziyaretleşerek, hediyeleşerek, birbirini koruyarak, Allah yolunda yürüyerek, İslâm düşmanlarına karşı birlik olarak kardeştirler. Aralarındaki üstünlük ancak takvâ ile, Allah´ın emirlerine uygun yaşamakladır. Bunun dışında, kan bağları ve beşerî tedbir ve usullerin, hiçbiri, dinin getirdiği bu kardeşliği tesis edemez. Bundan dolayı şirkten kaçınmış olan mü´minler, İslâm´ın amelle ilgili şartlarını tam yerine getiremeseler bile Kur´an´ın ifadesi gereği iman yönünden kardeş olduklarını bilmeli ve kelime-i tevhid davasında birleşmelidirler.

Böylesine yakın, sıcak ve samimi bir duyarlılığa sahip olmayan, yani din kardeşlerinin derdini dert edinmeyen, onların mes´eleleriyle meşgul olmayan kimselerin, islam ümmetinden olamayacaklarına dair Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)´in ihtarı vardır ve bundan son derece sakınılmalıdır. Müslümanlar, her hâl ü kârda ve daima müslüman kalmaya, müslümanlarla beraber olmaya, onlara karşı kardeşçe davranmaya mecbur hatta mahkumdurlar. Çünkü din kardeşliğinden daha güçlü ve kutlu bir başka bağ yoktur. Bu sebeple müslüman yürekler müslümanlara karşı daima sevgi ve muhabbetle atmalıdır. Çünkü hayat, ancak din kardeşleriyle birlikte yaşanırsa güzeldir.

Dikkat edin ki; Sözün en güzeli, Nizamın en kapsamlısı, Aziz, Mülk sahibi ve Her şeyi bilen Allah´ın kelamıdır. Aziz Kitabımızda şöyle buyuruluyor :

"Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve Allah´a ve Rasûlüne itaat ederler. İşte Allah´ın kendilerine rahmet edeceği kimseler bunlardır..." (Tevbe Sûresi, 71).