VELİ ALTINKAYA


İKİ OKUL, İKİ SINIF

İKİ OKUL, İKİ SINIF


Bu yaşta öğrencilik yapıyorum. Bir yandan, İletişim Fakültemizde “öğretim elamanı”   olarak dışarıdan derslere girip bildiklerimizi genç arkadaşlarımızla paylaşırken, diğer yanda A.Ü. AÖF işletme bölümünü bitirmeye çalışıyorum.

     ERÜ Kayseri Meslek Yüksek Okulu İşletme - Muhasebe bölümünü 33 yıl önce bitirmiştim. Bir süre önce, bir okul arkadaşımın telkini ile AÖF 3. sınıfa kayıt yaptırdım.

   Çalışkan bir talebe değilim. Aslında şimdiye çoktan işletme fakültesini bitirmem lazımdı. Sizi temin ederek söylüyorum, her hafta ERÜ İletişim Fakültesi’nde girdiğim derse hazırlandığım kadar öğrenci olarak derslerime çalışsam, şimdiye çoktan mezun olmuştum...

   Neyse, konumuz benim öğrenimim değil...

   AÖF sınavlarına girdiğim iki okul ve iki derslik...

    Haftasonu ilk sınava Hacı Hüseyin Aksakal Erkek Anadolu İmam-Hatip Lisesi’nin 304 nolu (10 A-C) sınıfında girdim. Öğleden sonraki ikinci sınavım ise Mustafa Eminoğlu Anadolu Lisesi  2. Koridor 6 nolu sınıftı...

    Her iki okulda anadolu lisesi.

   Birinin girişi, koridorları, sınıfı pırıl pırıl diğeri ise maalesef çok kötü...

    Aslan yatağından belli olurmuş...

    Öğrenci yaramazlığını bilirim. Mustafa Eminoğlu Anadolu Lisesi yöneticileri ile öğrencilerini tebrik ederken, aynı şeyi H. Hüseyin Aksakal Erkek İHL yönetimi ve öğrencileri için söyleyemeyeceğim.

  İHL öğrencileri beni üzdü. Emin olun sınava girdiğim derslik ve koridorlarda bir metre yüksekliğe kadar ayak izleri gördüm.

   Masa üstü yazılarının bir bölümünü burada aktarırsam hepimiz utanırız.

     Merdiven ve koridorlara parlak seramik döşemişler. Islak ayakla o zemine basıp da kaymamak mümkün değil. Bu cihetle de her köşe başına “Dikkat Islak zemin” levhaları konularak güya uyarı yapılmış.

  Okulun nasıl bir mimari kafayla inşa edildiğini düşünün ki yukarıdan zemine inerken başınızı vurmamak için ya benim gibi kısa boylu olacaksınız ya da çok dikkatli. Aksi takdirde uyarı yazısına rağmen küt diye merdiven tavanına girersiniz.

   Aslında beni üzen bu da değil.

  Üzüldüğüm bu lisenin öğrencileri...

  Bunlar imam-hatip olacak çocuklar. Bir bölümü elbette başta ilahiyat fakülteleri olmak üzere, muhtelif fakültelere devam edecek şüphesiz ki.. Ama bir kısmı da bu fakülteleri kazanamazsa muhtelif camilerimizde vekil imam-hatip olarak görev yapacaklar.

    Allah aşkına bu çocuklara öğretmenleri bu zamana kadar “temizliğin imandan” olduğunu öğretmediler mi?.

   Bu çocuklar, kamu malına zarar vermenin, tüyü bitmedik yetimin hakkını yemek oldu

   Yine bu çocuklar kendilerine emanet edilen sınıfın duvar ve tahtalarına karşı yaptıkları muamelenin “emanete ihanet” anlamına geldiğinden bihaber mi?.

  Bu örnekleri çoğaltabilirim.

   Genel olarak bakarsak öyle zannediyorum ki mesleğini iyi yapmaya çalışan biriyim. Aslında bunun hükmünü benim vermem doğru olmaz. Ama çok çalışkan bir talebe olduğum söylenemez. Halen okuduğum AÖF için de, 1968 başlayıp 1982’de tamamladığım ilk, orta ve yüksek öğrenim sürecinde de “orta halli” bir öğrenciydim.

   Ama, hiçbir zaman sınıfıma, okuluma İHL lisesinde gördüm kadar zarar vermedim.

   Bu İHL’nin Müdürü Ebubekir Atik Hocam’dan bir ricam var...

   Lütfen bu yazıyı öğrencilere okusun veya okutsun; sonra da “Siz bu ruh haliniz ve davranışınızla,  okulumuzla ilgili böyle bir olumsuz algının oluşmasına niye katkı verdiniz? Hiç utanmıyor musunuz?” desin..

   Ve dönüp meslek dersi öğretmenlerine,”diğer konuları bırakın; bu çocuklara temizliği, arkadaşlığı, kamu malına zarar vermemeyi, bir başkasının hakkını ihlal etmemeyi öğretin”! demesi lazım.

    Okul yöneticileri ve öğrenciler, haksızlık ettiğimi düşünüyorsa,  davet etsinler, elime bir kaç kutu boya alır, gelir ve konuyu yerinde tartışırız.

 

00-AK Parti’de aday adaylığı düşünen bürokratların iyi düşünmesi gerekiyormuş.

 

00-”Kayıp trilyon davası” nda beklendiği gibi Gül için “takipsizlik” verilmiş.

 

00-Kayseri’nin en ünlü CEO’su bugünlerde sıkıntılıymış.

 

00-Kayseri’nin en ünlü şirketlerinde onlarca müfettiş varmış.

 

00-Çoğu Suriyeli olan Kayseri’deki sığınmacı sayısı 30 bini bulmuş.

 

00- KUDER’in çalışmaları takdir topluyormuş.

00-Melikşah Üniversitesi genişleme alanı planının iptali ile ilgilihaberimiz birçok çevreyi şaşırtmış.

 

 

MELİKŞAH’IN PLANI

   Gazetemizin geçtiğimizhafta manşetlerinden biri “Melikşah’ın Planına İptal” şeklindeydi. Kayseri’nin ilk vakıf üniversitesi olan Melikşah’ın “genişleme planı” vatandaşların talebi doğrultusunda Büyükşehir Meclisi tarafından iptal edilmiş... Konuyla ilgili Rektör Mahmut Mat Hoca’dan görüş almak istedim. Değerli Rektör Basın Müşaviri aracılığı ile “Biz akademik çalışmalarla ilgiliyiz. Veli Bey o konuda Vakıf ve Mütevelli yönetimi ile görüşebilir ” cevabını gönderdi. Yalnız bu noktada kafama takılan bir konu var. İptal edilen plan öncesinde üniversite yönetiminin bazı mülk sahipleri ile anlaştığını biliyoruz. Eskiye dönüş olan yeni planla mülklerini satan vatandaşlarla Üniversite yönetimi arasında da cingar çıkabilir.