VELİ ALTINKAYA


İKİ KOMUTAN VE SAVUNMA SANAYİİ

İKİ KOMUTAN VE SAVUNMA SANAYİİ


Türkiye yıllardır kendi milli harp sanayini maalesef kuramadı. Bu milletin parasıyla aldığımız silah ve mühimmatı Kıbrıs Barış Harekâtı’nda veya terörle mücadelede bize kullandırtmak istemediler. Garip değil mi? Parasını verip aldığın silahı nasıl kullanacağınıza da karışıyorlar.

Atatürk Kayseri’ye tayyare fabrikasını kurdu. Bu fabrikanın kuruluşundan 10 yıl kadar sonra ürettiği uçak Kayseri’den Ankara’ya uçtu. Sonra ecnebiler “sizin uçak yapmanıza gerek yok, biz size daha ucuza veririz” dedi. Ve uçak yapmayı bıraktık. Yıllardır uçağı, tankı, helikopteri deryada kullandığımız silah ve mühimmatlar ile bildiğimiz Kırıkkale tabancanın ötesindeki silahları neredeyse ithal eder olduk.

Aslında Kıbrıs Barış Harekâtı ve Terörle mücadeleden ders alan TSK ve Hükümetlerimiz, kendi milli harp sanayimizi kurmak için bazı adımlar attı ancak ekonomisi bozuk olan Türkiye’nin bu adımları sonuç vermedi.

Ak Parti iktidarı döneminde milli harp sanayimiz adına güzel gelişmelerin olduğunu söyleyebiliriz. Atak helikopterleri ve Altay tanklarının yanısıra kendi yaptığımız gemileri denize indirmeye başladık.  MKE başta, TSK’ya MSB’ye bağlı birçok kamu kuruluşu ihtiyacımız olan silah ve mühimmatı üretme adına epeyce gayret içerisinde…

Bu uzunca girişten sonra gelelim asıl meseleye… Türkiye elbette kendi milli harp sanayini kurmalı; kurulacak olan bu sanayinin içerisinde Kayseri de yerini almalıdır.

15 yıl kadar önce Kayseri’deki bir grup müteşebbisin KAYSO’nun öncülüğünde, bugünlerde 28 Şubat’tan tutuklu olan Çevik Bir Paşa’ya yaptığı ziyaretleri hatırlıyorum. Kayserililer yanılmıyorsam paşaya iki kez brifing verdi. Ana Tamir merkezli Tank üretimine talip olduk. Yetmedi, ERÜ’ye araştırma yaptırıp, Hava İkmal ve OSB odaklı helikopter yapabileceğimiz söyledik. Maalesef bu görüşmeler ve çalışmalar dosyada kaldı.

Bugün Kayseri Hava İkmal Bakım Merkezi, Erkilet Hava Üssü, Aspilsan, Ana Tamir Fabrikası ve özel sektöre ait bazı makine fabrikaları itibariyle aslında savunma sanayimizin ilgi göstermesi gereken illerden biri.

Hava sanayi noktasında ise Kayseri treni kaçırdı. Bu noktada Eskişehir, Ankara’ya yakınlığı da düşünülerek bir numaralı merkez olmaya aday. Kayseri, iki hatta üçüncü sırada.

Sayın Cumhurbaşkanı son ziyaretinde Ana Tamir Fabrikası’nı gezdi. Bu incelemenin ‘laf olsun’ kabilinden yapıldığını sanmam.

Netice olarak bugün TSK’nın iki önemli komutanı Kayseri’yle doğrudan ilgili. Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hulusi Akar Kayseri’nin evladı. Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Akın Öztürk Kayseri’de uzun süre Garnizon ve Hava İkmal Bakım Merkezi Komutanlığı yaptı. Kayseri’deki bazı isimlerle temasını kesmediğini biliyorum.

Madem ki Ak Parti Milli Harp sanayimize özel önem veriyor, biz bu noktada Ana Tamir Fabrikası ve Hava İkmal Bakım Merkezi odaklı bazı silah ve mühimmatın üretimine talip olabiliriz. Bunun için öncelikle Sayın Bakan’ın başkanlığında, Sayın Vali’nin, milletvekillerinin, merkez belediye başkanlarının, KAYSO-OSB başkanlarının hatta ilimizdeki generallerin katıldığı bir toplantı yapılıp ‘Biz bu işin neresinde olabilir?’ sorusuna cevap aramalıyız. Eğer bu soruya bir cevap bulursak, onu önce hemşehrimiz olan Milli Savunma Bakanı Sayın İsmet Yılmaz ile sonra Kara ve Hava’nın başındaki iki komutanla görüşmeliyiz. Kayseri gelişen Türkiye’nin Milli Harp sanayiinde mutlaka üzerine düşen payı almalıdır.

Mış… Miş… Muş…

00-Değişen Kayseri Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne yine Bakan’ın bir hemşehrisi getirilmiş.

00-Ertuğrul Gönenç’in ‘Ara rejim başkanı’ olduğu CHP üç adaylı bir kongreye doğru gidiyormuş.

00-Bayramda belediye başkan aday adayları bol bol kulis yapmış.

00-Ak Parti’nin taşra ilçelerinden mevcut üç belediye başkanını yeniden aday göstermemesi kesinleşmiş.

00-Bayram Kayseri’de sakin geçmiş.

00-Vali Düzgün, bayram süresince Enerji Bakanı Yıldız’a siyasi olmayan ziyaretlerinde eşlik etmiş.

00-GS-FB’nin Süper Kupa maçı Kayseri’yi hareketlendirmiş.

BAYRAMLAR

Bir bayramı daha geride bıraktık. Özellikle gündüz vakti Kayseri sokakları adeta bomboştu. Eşraf, ya ‘Bağ evi’ dediği villalarında ya denize hakim yazlıkları ya da gruplar halinde yıldızlı otellerdeydi. Eşraf bayramı böyle idrak(!) ederken, orta halli insanlar ise daha çok ilçe ve köylerde ebeveynlerinin yanında cenaze ve hasta evlerini ziyaretle meşguldü. Değişen ve gelişen dünya değer yargılarımız noktasında da geleneklerimizi ve inançlarımızı etkiliyor. Maalesef uzun süredir dini bayramları ‘Tatil’ gibi kutlamaya başladık. Oysa bu bayramların ruhunda varolan ulvilikle bizim yaptığımız şeyin hiç alakası yok. Gelecek neslin bu günleri dahi özleyeceğinden endişeliyim. Ramazanda daha çok tartışılan dini hükümler belli ki önümüzdeki süreçte farklı mahfillerin kontrolünde Kuran ve Sünnetten daha da uzaklaşacağa benziyor. Biz, yeni neslin mutlaka milli ve ma-nevi değerlerine bağlı yetişmesi için çaba sarf etmeliyiz.