ASIM CENGİZ GÜR


İKİ ADAM

Notlar - Asım Cengiz GÜR


Aziz Kitabımız Kur´an-ı Kerim´in Kehf Sûresinde Ashab-ı Kehf (Mağara Arkadaşları)´ndan bahsedilir. Bu kıssadan hemen sonra da bağ/bahçe sahibi iki adamın kıssası anlatılır. Kıssalar, hisse almak için anlatılır ve dinlenilir. Burada da Sevgili Peygamber Efendimize (s.a.v.) hitaben ?Onlara bu iki adama örnek göster? emrinin ardından gelen kıssada kendilerine nimet verilen iki insandan, onların inanış ve inançlarını hayatlarına yansıtışlarından ve nihayet de hesap günü ve sonrasında karşılaşacakları şeylerden bahsedilmektedir. Kısa bir tefsiri şöyle nakledilebiliriz:

?Onlara (şu) iki adamı misal ver:

Biz onların birine iki üzüm bağı lütfetmiş, etraflarını hurmalarla çevirmiş ve ikisinin arasında da ekin (ve meyvelik) bitirmiştik. Her iki bağ da (her sene) yemişlerini vermiş, hiçbir şeyi eksik bırakmamıştı. Onların (iki bağın) arasından bir de ırmak akıtmıştık. Onun (başka) serveti de vardı. Bu yüzden arkadaşı ile konuşması sırasında:

?Benim malım ve servetim seninkinden daha çoktur ve (ayrıca) maiyyetim bakımından da senden daha itibarlıyım.? dedi. (Böylece) o (zenginliğiyle övünen kimse), kendisine zulmederek, (inkârcı bir halde) bahçesine girdi: ?Bunun hiçbir zaman batacağını zannetmiyorum.? dedi. ?Kıyametin kopacağını da sanmıyorum. Buna rağmen ben, Rabbime döndürülürsem bunun yerine, elbette bundan daha iyisini bulurum.? dedi. Onunla konuşmakta olan arkadaşı da, ona dedi ki:

?Seni (önce) topraktan, sonra bir nutfe (sperm)den yaratıp sonra da sana adam biçimi veren (Allah´)ı inkâr mı ediyorsun?? ?Fakat (ben inanıyorum ki) O Allah benim Rabbimdir; ben Rabbime hiç kimseyi ortak tutmam.? ?Bahçene girdiğin zaman, ?Mâşaallah, lâ kuvvete illâ billâh (bu Allah´ın dilediğidir, Allah´tan başka hiçbir kuvvet yoktur!)´ demeli değil miydin? Üstelik beni, mal ve evlat bakımından kendinden daha aşağı görüyorsun. Umulur ki Rabbim bana senin bahçenden daha iyisini verir, o (seninki)nin üzerine gökten bir afet indirir, o da kaskatı kaypak bir toprak oluverir yahut suyu yere çekilir de artık onu bir daha elde edemezsin.?

Nitekim o (inkârcı)nın serveti kuşatıl(ıp ürünü helak edil)di, çardakları çökmüş halde (görünce), o (bahçe)nin uğrunda harcadıklarına karşı avuçlarını ovuşturmaya başladı ve: ?Keşke ben, Rabbime hiçbir şeyi ortak koşmasaydım.? dedi. (Çünkü o, mal ve mevkiinin geçici olduğunu ve bir anda yok olacağını düşünmemiş ve Allah´ı egemen kabul edip O´na sığınmamıştı. Buna karşılık malına güvenerek gururlanmış, büyüklenmişti.) Ona Allah´tan başka yardım edecek bir topluluk da yoktu. Karşı koy(up kendisini kurtar)amadı da. İşte böyle bir durumda koruyuculuk ve hâkimiyet, yalnız hak olan Allah´a mahsustur. Sevap verme bakımından en hayırlı O´dur, sonuçlandırma bakımından da en hayırlı yine O´dur.

Onlara dünya hayatının misalini şöyle anlat: O (dünya hayatının durumu) tıpkı, semadan indirdiğimiz su ile yeryüzü bitkilerinin birbirine karışması (sulanıp güzelleşmesi) ve sonunda (o bitkilerin kuruyup) rüzgarların savurduğu çöp kırıntısı haline gelivermeleri gibidir. Allah, her şeyin üstünde bir kudret sahibidir. Mal ve oğullar, (geçici) dünya hayatının ziynetidir. Bâkî kalacak olan sâlih ameller ise, Rabbinin katında sevapça daha hayırlı, ümit bağlanmaya da daha lâyıktır.?

Evet, âyet-i kerimelerde bahsedilen bu iki insan tipi her çağda bulunabilen insan tipidir. Aslında ayet her ne kadar ?Onlara iki adamı misal ver) diye ve Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)´e hitaben başlıyor ise de, her çağda ve her akl-ı selim sahibi insan tarafından örnek verilebilir. Bu kıssayı okurken, dinlerken, anlatırken; inancımızın içeriğini ve inancımızın kuvvetini ve hayata yansımasını görür, övülen insan tipine doğru bir çaba ve yerilen insan tipinden uzaklaşma gayretinde olmamız gerektiği hissesini alırız.

Kıssada, imanında şüpheye düşen, yanlış inanca yuvarlanan, sahip olduğu dünya malının ve başarıların sadece kendi çaba ve gayretleri ile olduğuna inanan ve bir müddet sonra kibre sürüklenen, malına mülküne evlad ve iyaline güvenerek gururlanan ve üstünlüğü bunlarda arayan insanın, bunlardan mahrum kaldığında, hem dünyasını hem ahiretini kaybetmesi neticesine vardığını görüyoruz.

Yine kıssada, Allah´a gerekli olduğu şekliyle inanan ve Allah´a güvenen, dayanan, sığınan ve Allah´ın verdiklerini tercih ve onlara razı olan, sâlih ameller işlemeye gayret eden ve nimete eren bir insan örneğini önümüze koymaktadır. Muhakkak ki akleden bir insan ve olumlu örneği takip edecek, diğerinin düştüğü hataya düşmemeye gayret edecektir.

Yâ Rabb! Bize günah işleme engel olacak sevgini ve korkunu bahşet. Bizi cennete ve nimetlerine kavuşturacak iman ve itaati nasib et. Bizi hayatta tuttuğun sürece, verdiğin nimetleri rızan doğrultusunda kullanmayı nasib et. ?âmin).

(Bu akşam ezanı ile birlikte gireceğimiz yeni 1439.Hicri Yılın, evimize, ilişkilerimize, ülkemize ve milletimize, mü´minlere ve tüm insanlara hayırlar, iyilikler, huzur ve saadet getirmesini Yüce Allah´dan niyaz ediyoruz).