VELİ ALTINKAYA


?İFTİRA?

Gündem - Veli Altınkaya


Büyükşehir ve Melikgazi Belediye Meclis?Üyesi, Bakan Özhaseki´nin avukatı Mehmet?Savruk, CHP?Lideri Kılıçdaroğlu´nun son günlerdeki iddialarını, 7 yıl önce Kayseri´ye yönelik iddiları ile harmanlayan bir açıklama göndermiş. ?İftira´ başlığını taşıyan metin, bir açıklamadan ziyade bir köşe yazısı gibi bazı tespitleri ihtiva ediyor.

Mehmet?Savruk, Kılıçdaroğlu aleyhine 20´ye yakın davayı takip eden bir hukukçu... Herhangi bir yorum yapmadan O´nun tespitlerini aynen takdirlerinize sunuyorum:

?CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu´nun geçen hafta partisinin grup toplantısında ortaya attığı isnat ve iddialar, beni 7 sene önceye götürdü. Hemen ifade edeyim ki,  sayın Genel Başkanın 2010 yılında başlayan ve 4 sene devam eden dayanılmaz iftira ve isnatları, başta o zamanki belediye Başkanımız olmak üzere, benim ve tüm belediye meclis üyelerinin ve daire başkanlarının ömürlerinden en az bir beş sene aldı.

Bilindiği gibi,  Sayın Kılıçdaroğlu 2010 yılı bütçe görüşmeleri esnasında TBMM de yaptığı konuşma ile bir siyasi linç kampanyası başlatmış,  o zamanki Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın  Mehmet Özhaseki  üzerinden Adalet ve Kalkınma Partisi´ne yüklenmek istemişti. 4 yılı aşkın bir süre, Kayseri Büyükşehir ve onun Başkanı hakkında asılsız suç isnatlarında bulunmuş, iftiralar atmış, iki kez verilen takipsizlik kararına rağmen bırakınız ?yargısız infazı´ ?yargı kararlarına rağmen infaz´ yapmıştı.

Son derece ağır, katlanılması gayri kabil iftiralar, isnat ve iddialar birbirini izlemiş Kılıçdaroğlu, 4 yıl boyunca her gittiği yerde, yolda, uçakta, mümkün olan her an ve her yerde, bu iddialarına yeni yeni isnatlar ekleyerek, linç kampanyasını artan bir oranda devam ettirmişti. O kadar ki, örneğin, 2 katlı bir akaryakıt istasyonunun, gece vakti uzaktan bir fotoğrafını temin etmiş, fotoğrafta, uzak binalara ait yüksek kat görüntülerini, akaryakıt istasyonuna aitmiş gibi ifade ederek, ?450 bin T.L rüşvet karşılığında, belediyece 8 kat müsaadesi verilmiştir´ diyecek kadar iddiasını ileri götürmüş, ?Savcı bu 8 katlı binayı görmüyor´ diyerek de, verilen takipsizlik kararlarını eleştirmiş, aynen bu günkü gibi  elindeki ilgisiz belgeleri sallayıp, iftiralarını kendine göre güçlendirmek istemişti.

Bunun gibi, bir çok ilgisiz ve asılsız olayları ters yüz edip ortaya atmış, uydurma olaylar da yaratarak bunları kamu oyuna sunmuştur. Tabiidir ki Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanının bu yöndeki beyanları, ülke genelinde yayın yapan gazetelerde, Tüm Tv Kanallarında çarşaf çarşaf yer almasına rağmen, o zamanki Belediye Başkanı sayın Mehmet Özhaseki´nin bu isnat ve iftiralara karşı beyanları, iddianın asılsız olduğunu kanıtlayan delilleri ve hatta 8 katlı olduğu iddia edilen, aslında iki katlı olan binanın önünde yapılan basın açıklamaları ancak birkaç yerel gazetede yer bulabilmiştir. Atılan her çamurdan, mahkemelerden aldığımız tekzip kararları ile, delil tespit dosyaları ile temizlenmeye çalışılırken, Kılıçdaroğlu tarafından aynı nitelikte bir yenisi daha, olmadı bir başkası daha,  büyük bir zevk ve keyifle  ortaya atılmıştır. Artık İftiraların nerde duracağı bilinmez hale gelmiştir. Çok zor. Allah hiçbir kulunu böyle bir muameleye maruz bırakmasın.

Kabul etmek gerekir ki, asılsız suç isnatlarında bulunmak, iftira atarak gerçek dışı suçlamalarla bir insanı veya bir topluluğu incitmek, zor durumlara düşürerek onurunu zedelemek, onu veya o grubu, insanların gözünden düşürmek için gayret sarf etmek, çok çirkin bir davranıştır. İftira hayalleri yansıtır, kökeninde bilinçaltı intikam duygusu yatar. İftiracı, suçlamaları, isnat ve ithamları, iftira ettiği kişiye yakıştırır. Daha doğru bir tabirle YAPIŞTIRIR.

Asılsız ithamlarda bulunmak, iftira atmak, bir insanı incitmenin, onun inandırıcılığını ortadan kaldırmanın en sinsi ve en çirkin bir yoludur.  İnsanoğlunun sahip olabileceği en kötü bir alışkanlıktır. İftira, bir tür psikolojik savaş olarak karşımıza çıkar. Zira bir insanı veya bir grubu susturmanın, inanılmaz yükselişini önlemenin yolu, o insanın inandırıcılığını zedelemek, yani ona en olmadık iftirayı atmaktır.

Ancak şu husus asla akıldan çıkarılmamalıdır ki, İftira atmak, asılsız sözleri yaymak, aynı zamanda bir insanlık suçudur. Başkalarının emeği ile, alın teri ile kazandıkları onurlu ve kararlı duruşu, onursuzca iftiralarla karalamak ve bu iftiraları gerçekmiş gibi kamuoyuna sunmak her şeyden önce, insanlığa ihanettir.

İftiraya dayalı, siyasi nitelikli sözler, kürsü dokunulmazlığı çerçevesinde, yasama denetim görevinin ifası da değildir. Açıktır ki söylenmesi mümkün hususların en ufak bir çaba sarf etmeksizin, ?dokunulmazlık´ müessesesi kalkan yapılarak, başkalarının kişilik haklarına saldırı teşkil edecek şekilde kullanılması kanunlarınızda ve Anayasamızda ön görülmüş değildir.

Milletvekilleri seçmenlerin güvenini alarak görev yapan kişiler olarak, örnek olmak ve görevlerinin yüceliğine uygun davranmak zorundadır. Hukukun üstünlüğü, masumiyet ve hukuk devleti kavramlarını bir kenara atarak fertlerde adalet duygusunu zedelemeye müncer olacak tarzda davranış biçimi sergilemelerine imkan bulunmamaktadır. Hele hele Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı olan bir şahsın böyle bir imkanı hiç yoktur. Olmamalıdır.

Takdir edilecektir ki, olayları çarpıtarak ortaya atmak veya uydurma olaylar yaratarak  bunları kamu oyuna sunmak, böylece onları aldatmak  kamu yararı ile asla bağdaşmaz. Esasen bunun adına da siyaset denmez. Ne var ki, sayın Genel Başkanın bunu bir huy haline getirdiği, maalesef esefle müşahede edilmektedir. Elimizden gelen, ?insanoğlunun sahip olabileceği en kötü bir alışkanlıktan dolayı, Allah onu ıslah etsin´ diyerek dua etmektir.

Olması gereken odur ki, toplum doğru olaylarla ilgilensin, doğru bilgiler, doğru gelişmeler topluma sunulsun, Böylece fertlerin bilinçlenmesi de buna bağlı olarak toplumun bireyleri doğru istikamette ve doğru bir yolda yürüsün.?     Av. Mehmet Savruk