ASIM CENGİZ GÜR


HERGÜN ÂŞURE

Notlar - Asım Cengiz GÜR


Oluşundan bu yana mü´minlerin kalplerini burkan Kerbelâ olayının sene-i devriyesi olan bir gündeyiz. Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)´in aziz torununa, reyhanına karşı yapılanları bugün dahi kabul etmek mümkün değildir. Aslında bu köşenin sınırları kafi gelmediği için tüm aşamaları ile anlatamadığımız bu elim hadiseyi, sahih kaynaklardan istifade ile hazırlanmış olan rahmetli Asım Köksal hocaefendinin İslam Tarihi kitabından veya ?Hazreti Hüseyin ve Kerbela Faciası? eserinden okuyabiliriz. Çünkü Kerbela´yı anlamak, aslında bugünümüzü anlamak olacaktır. Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)´in reyhanı ve cennette şehid gençlerin efendisi, Hazreti Hüseyin Efendimiz (Allah O´ndan razı olsun), şehadetinin hemen öncesinde şöyle niyazda bulundu:

?Yüce Rabbim!

Gökten merhametinle bana güç kuvvet indirerek düşmanlarıma beni galip getirmeyeceksen, şehadetimi Muhammed ümmetinin hayrına, kurtuluşuna vesile kıl. Haksızlığa, zulme, dayatmaya karşı, hak adına yürüdüm. Gerekirse bu uğurda canımı vereyim. Eğer galip gelemeyeceksem, sırtım yere düşecekse hak dava uğruna akan kanımı bir hayrın, Müslümanların bir silkinişinin, bir güçlenmesinin sebebi kıl!?

Evet, bize düşen: Alevisi ile Sünnisi ile Müslümanlar olarak Sevgili Peygamber Efendimizin (s.a.v.) reyhanı cennet gençlerinin efendisi Hazreti Hüseyin efendimizin şehadeti ile sonuçlanan bu olaydan ibret almak ve davası uğruna can vermesini duasında da belirttiği gibi Müslümanların birliğinin, dirliğinin, aralarındaki sevginin sarsılmaz biçimde tesisine çalışmamızdır.

Diyanet İşleri Eski Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Müslümanların Kerbela olayından birçok ders çıkarabileceğini söyleyerek ?Kerbela´dan ayrılık gayrılık değil, birlik ve beraberlik dersi çıkarılmalıdır?, demiş ve ?Kerbela´nın, Rasul-i Ekrem´e, ashâbına ve Ehl-i Beyt-i Mustafa´ya zerre kadar muhabbet besleyen her müminin ortak acısı ve ortak elemi olduğu?nu ifade etmiş. ?Kerbela´nın acısını yaşamanın ve Kerbela şehitleri için gözyaşı dökmenin takdire şayan olduğu?nu bildiren Prof. Dr. Mehmet Görmez, ?bugün Kerbela´nın acısını yüreklerinde hisseden Müslümanlara düşen görevin, Kerbela´yı doğru okumak ve anlamak olduğunu? vurgulamış ve şöyle devam etmiş:

?Kerbela´nın kerbu belasını bugüne taşımak, Kerbela´yı anlamak değildir. Onu tarihte yaşanmış bir kıssaya, tarihsel bir hadiseye, bir mitolojiye dönüştürmeye de hakkımız yoktur. Bilakis ondan dersler ve ibretler çıkarmaya ihtiyacımız vardır. Biz Müslümanlar için bu hadisenin en acı yönü, Sevgili Peygamberimizin ahlakî öğretisine tanık olanların henüz hayatta yaşıyor olduğu bir dönemde cereyan etmesidir. Hz. İmam Hüseyin´in ve arkadaşlarının, uğruna canlarını verdikleri yolu bilmeden, kendilerini feda ettikleri yüce değerleri anlamadan, idrak edip yaşamadan Kerbela´yı anlamak mümkün değildir. Kerbela´da can verenlerin yolu, canlarını uğruna feda ettikleri Hz. Muhammed Mustafa´nın, Hz. Aliyyü´l-Murtaza´nın, Hz. Fatımatü´z-Zehra´nın yolundan başkası değildir.?

?Başta şehitlerin efendisi İmam Hz. Hüseyin ve Kerbela şehitleri olmak üzere bütün şehitlerimizi rahmetle anıyor, onların İmam Zeynelabidin ile süren aziz hatırasını yad ediyor; asırlardan beri Hz. Peygamber ve Ehl-i Beyt sevgisi etrafında kenetlenen milletimizin barış, huzur, güven, karşılıklı sevgi ve saygı içerisinde yaşamaya devam etmesini Cenab-ı Mevla´dan niyaz ediyorum.?

Ehl-i beyt sevgisini kalplerinde asırlardır muhafaza eden milletimiz içinde bu olayın toplumsal çekişme ve husumetlere konu yapılması da aslında mümkün değildir. Birlik ve dirliğimizi bozmayı ve ülke ve milletimizi tahakküm altında tutmayı hedef edinmiş güçlerin oyunlarına gelmemek için de uyanık olmalıyız. Bu sebeple her on muharremde Kerbela Faciasını, sadece acıların tazelendiği, sadece hüzünlenildiği, sadece feryat ve figan ile husumetlerin pekiştirildiği bir gün olarak geçirmek yerine; Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)´in torunu, cennet şehitlerinin efendisi Hazreti Hüseyin efendimizin uğrunda can verdiği hakkın, adaletin, rahmetin, müsamahanın, sevginin ve şefkatin yeniden ihyası için de çalışmalar yapmalıyız. Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.), ?keşke şöyle olsaydı, keşke şöyle olmasaydı? demeyi uygun bulmamışlar. Dolayısı ile, olan olmuş, yazılan gerçekleşmiştir. O gün orada şehadet mertebesine yükselenler gelecek nesillere hakkın, adaletin tecellisi için mücadelenin örneği olmuşlardır.

Kerbelâ faciası, İslâm tarihinde etkileri uzun asırlar süren en elim hadisedir ve etkisi başta Yezid olmak üzere Emevî hanedanına karşı toplumda büyük infiale sebep olmuş, pek çok isyan girişiminde bulunulmuş ve Emevîlerin Müslümanlar nezdinde desteğini önemli ölçüde kaybetmesine, nihayetinde hanedanın yıkılışına sebep olmuştur. ?Ali taraftarlığı? iddiası ile oluşan Şiiliği artık bir düşünce olmaktan çıkartıp, Müslümanların yönetiminin de sadece ehl-i beyt´e ait olduğunu ve bu hakkın devredilemeyeceği inancını benimseyen siyasi bir mezhep haline gelmesine de sebep olmuştur. Hazreti Ali, Hasan ve Hüseyin efendilerimiz çocuklarına Ebu Bekir, Ömer, Osman isimlerini vermişler ve fikir birliğinde olmadıkları konularda bile ilk halifelerle çalışmış, yardımcı olmuş; üçüncü halifeye karşı gelişen hareketlere karşı onun muhafazasını sağlamışlar ise de, daha sonra oluşan Şiilik üç halifeye karşı küfre varan yaklaşımlarda bulunmuş ve Müslümanların aralarındaki sevginin, birlik ve dirliğinin tesisi ve sürdürülmesine olumsuz etkilerde bulunmuşlardır.

Yüce Allah (c.c.), hepimizin gözleri önünde gerçekleşen günümüz Kerbela´ları, hergün yaşanan Aşure´leri fark etme ferasetini bizlere nasib eylesin. Müslümanların birlik ve beraberliklerinin tesisi hususunda gayretlerimizi arttırsın. Yüce Allah (c.c.), Efendimiz Muhammed (s.a.v.)´e ve onun ailesine/ehl-i beytine bereketler ihsan eylesin, tıpkı, İbrahim (a.s.) ve ailesine bereketler ihsan ettiği gibi. (âmin).