SAMİ DAYANGAÇ


HAYIRDA YARIŞMAK

GÖZLEM - Sami DAYANGAÇ


Kayserimiz ticari alandaki başarıları, şehircilikte çağ atlamasının yanında hayırseverlikte de başa güreşen bir şehir konumundadır. Mehmet Özhaseki'nin önderliğinde doğru motive edildiklerinde neler yapılacağı net olarak görülmektedir. Bakın üniversite binalaraına. Rektörlük binası hariç tamamı hayırseverlerce yaptırılmıştır. Kadir Has rahmetli bu konuda örnektir.

Gelelim yazı konumuz olan hayırsevere. Hayırseverimiz Kayseri eşrafındandır. Kızı kanser hastalığına yakalanmış, kanser ile mücadele etmenin hele hele son evre dediğimiz HOSPİS durumuna gelmiş hastaların neler çektiklerini, o evrede bakımlarının zorluğunu görmüş bir ailedir. Bizim çektiklerimizi başkaları çekmesin diye HOSPİS merkezi kurmak, yaptırmak isterler. Öncelikle Valiliğe başvurular. Epey bir uğraşıdan sonra bu tür hastalara bakım için gerekli olan sağlık merkezini Büyükşehir Belediyesi yaptıracak cevabını alırlar. Elbette üzülürler, hayalleri sonlanmıştır. Derken akıllarına sağlık müdürü ile görüşüp istişare etmek düşer. Sağlık alanında atom karınca olarak ün yapan çalışkan, mütevazi İl Müdürü Ali Ramazan Benli’nin sıcak ilgisi çok hoşlarına gider. Durumu anlatırlar. Sayın Benli onlara Beşparmak Sağlık Ocağı’nın çürümüş yıkılmak üzere bir binasının olduğunu, isterlerse burayı yıktırıp modern bir bina yapabileceklerini söyler. Aile sözü edilen yere gider ve karar verilir, bu merkez yeniden yapılacaktır.

Bina yapımında anlaşılmış, proje üzerinde mutabakat sağlanmış, iş mülki amirin huzurunda imzaya kalmıştır. Aile, Valiliğe girince basın mensuplarının varlığından rahatsız olur. Vali Beye asla fotoğraf çekilmeyecek, adımız asla bir yerde geçmeyecek şartı koşarlar. Süleyman Kamçı meslek hayatında ilk kez karşılaştığı bu durumdan çok şaşırır. Öyle ya boy boy resimler çekilip röportajlar yapılmalıdır. Aile ikna olmaz.

Aile reisi fotoğraf çekilme aşamasını atlattıktan sonra söz alır ve “Vali Bey biz bu işi Allah rızası için yapmak istiyoruz. Reklam olmasın Allah adımızı yazar” diyerek yapılacak mini hastaneye isimlerinin verilmesini de istemezler. “Biz peygamber aşığıyız, mümkünse O’nun bulunduğu şehrin adını verelim, adı Medine olsun” derler.

İl Sağlık Müdürlüğü gece gündüz buraya yoğunlaşır, eski bina zaten çürük raporludur ve yıkılır. Ahmet Çolakbayraktar da tam destek verir. İl Müftüsü Sayın Güven yıkılan sağlık ocağı nedeniyle bölge halkı mağdur olmasın diye camiiye ait mini eğitim merkezini sağlık ocağına verir. Bina yapılana kadar burası sağlık ocağı olarak faaliyetini sürdürür.

Hayırseverler yapılan tesis için de açılış töreni istemezler. Yaptıkları hayır işini tam yaparlar. Yani sadece binayı yapıp adını yazdıranlar gibi değil, bina içini de, eşyalarını da kendileri alıp anahtar teslimi yaparlar. İl Sağlık Müdürü yeni alınan mamografi ünitesini dar gelirli vatandaşların yaşadığı bu merkeze kurdurur. Jeste jestle karşılık. Ekonomik durumu iyi olanlar nasıl olsa mamografi muayenesi yaptırır, iş dar gelirli ailelerin kolay yaptırımı der.

Şimdi alt katı sağlık ocağı olarak tam donanımlı olarak faaliyete geçen bu merkezin üst katı için de Sağlık Müdürü Ali Ramazan Benli yeni üniteler planlıyor. Psikolog, diş vs…

Biz gidip bizzat yerinde gördük. Hatırlayın bir okul yaptırıp tüm çevresine isimlerini yazdıranları(vergiden düşüp)görünce, bu hayırseverin asla ismimiz geçmeyecek, kimse bilmeyecek isteğini son derece anlamlı ve takdire şayan buluyoruz. İsimlerini açıklamayan, açıklanmamasını şart koşan bu aile dileriz hayır yapmak isteyenlere de örnek olur. Gerçek hayırseverlik bu olsa gerek.