SAMİ DAYANGAÇ


HAİN KALKIŞMA

GÖZLEM - Sami DAYANGAÇ


Adına ister kalkışma diyelim ister ayaklanma, bal gibi ihtilal çalışmasıydı. Çabuk unutuyoruz. Bakınız hain kalkışma en yoğun şekilde İstanbul ve Ankara'da gerçekleşti. Binlerce kişi vatan elden gidiyor diye cumhurbaşkanının davetiyle sokaklara döküldü. O günü hatırlayın, videoları izleyin kalkışma, ihtilal çalışmasıydı. Ne yazık ki o zaman da şimdi de bilgi kirliliği yaşandı. O gece yaşanan bir hüzün dolu olayı aktaralım...

İstanbul Saraçhane’ de süs havuzunda abdest alan 8 genç, henüz bıyıkları terlememiş gencecik fidanlar, abdest aldıktan sonra kol kola girip ‘sakın eğilme, yatma yok, dimdik yürünecek’ diye karar alıyorlar. Yürüyorlar bu fidanlar, Hakk'a. 8 genç de göğüs hizalarından vurulup Hakk'a teslim oluyorlar. Yatsalar kurtulacaklar, ama söz verdiler. Bu yiğitleri kim vurdu, Yunan mı, Suriye mi, kim? Kendi vatandaşını acımasızca vuran hain değil de nedir?

O dönemde yakalanan hainlerin ele başları TV kameraları önünde her şeyi anlattılar, mahkemede inkar ettiler.

Bu kalkışmada Kayseri ne yaptı? Erkilet Hava Üssü’nden kalkan nakliye uçakları defalarca bomba taşıdı, Malatya Erhaç Hava Üssü’ne. Bu bombalar nerede kullanıldı, nerede kim için kullanılacaktı? Türk kendi milletini bombalar mı? Bombaladılar. İçişleri Bakanlığı’nın emri ile harekete geçen vali, üssün elektriğini kestirdi. O zamanki hava üssü nöbetçi komutanı Vali’nin emirlerini hiçe saydı. Hepsi bu. Emniyet müdürü ilk andan itibaren astlarına hakim olup yaprak kımıldatmadı. Oysa emrinde pek çok FETÖ’cü vardı.

Şu an valimiz olan Şehmuz Günaydın, bizim o dönemki vali gibi emir beklemeden görev yaptığı Isparta‘da canını ortaya koydu, komando birliğinin şehirden çıkmasına canı pahasına engel oldu. Bizde de komando tugayı vardı ama kalkışma şehrimizde olmadı.

Dönemin başbakanı, torununun sorduğu “Dede bu uçaklar bizim değil mi, neden bize bomba atıyorlar?” sorusuna cevap veremediğini ağlayarak anlatıyordu.

Ana muhalefet genel başkanı İstanbul'da yapılan dev mitinge davet üzerine katılıyor, kalabalığa hitap ediyor, sonra da kalkışmayı tiyatro olarak açıklıyordu.

Amerika'da yaşayan elebaşı için neredeyse bir kamyon dolusu evrak gönderiyor, iadesi talep ediliyordu. Ama adamlar hiç bir dosyayı incelemediler. Gerekçe olarak da, ülkenizin ana muhalefet lideri inanmıyor ki biz inanalım oldu. Zaten kendi adamlarını verecek değiller ya...

Asıl tiyatro, kalkışmayı gerçekleştirenlerin yargılanmalarında oldu. Emniyet ve savcılıkta verdikleri ifadeleri kabul etmediler, resmen dalga geçtiler. Yargılandılar, yargılanıyorlar. Kendi vatandaşına bomba atan hainler, aradan geçen süre sonrası utanmadan, meslekten men edilmelerine rağmen yeniden dönmek için müracaat ettiler. Hatta bunlardan biri Ömer Halisdemir'i şehit eden o zamanki rütbesi binbaşı olan şahıs.

Kayseri’de ise vatandaşlar cumhurbaşkanının daveti ile Cumhuriyet Meydanı’nda toplandılar, belediyelerin temin ve tedarik ettiği yiyecek ve içecekleri alıp gece yarılarına kadar toplandılar (Toplandık). Kalkışma şehrimizde olmadı ama sonradan görüldü ki şehrimiz bu konuda ana üslerden biri.

Değerli okur, tehlike geçmedi, nasıl ki bu oluşumun gerçekleşmesi onlarca yıl sürdü, tamamen silinmesi de o kadar sürecek. Bu örgütte aktif çalışan, ileri gelenlerden bazılarının dışarıda, işlerinin başında olduklarını hayretle, şaşkınlıkla görüyoruz. Kimi itirafçı olmuş, kimi kaçmış, kimine hala dokunulmamış. Kimi örgütten dolayı meslekten atılmış, ne hikmetse başka kuruma yükselerek geçmiş. Hiçbir karşılık beklemeden vatanın kurtulması uğruna canını veren vatandaşlarımızın mekanları cennet olsun. Bu kalkışmayı önleyen en önemli unsur cumhurbaşkanımızın çağrısına uyup meydanlara akın eden vatansever halk, kahraman Türk polisi ve kalkışmaya katılmayan vatansever Türk askeri. Kalkışma sonrası sadece silahlı kuvvetlerden 20 bin kişi ihraç edildi. Bitti, temizlendi demek hayal olur.