ASIM CENGİZ GÜR


GÜNAHIN KÜÇÜĞÜ

GÜNAHIN KÜÇÜĞÜ


Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) :

“Günahların önemsiz, küçük görünenlerinden sakının. Bu küçük sanılan günahları işlemek şuna benzer: Yolculuk yapanlar düz bir vadiye gelip konaklamışlar, herkes birer dal getiriyor ve ekmek (yemek) yapacak kadar dal biriktiriyorlar. Hepsi birden büyük bir ateş oluyor. Günah işleyen, günahlarından dolayı sorguya çekildiğinde, o günahlar o insanı helak eder” buyuruyor.

Ümmetine olan şefkat ve merhameti yüksek olan Sevgili peygamber Efendimiz (s.a.v.) bizleri küçük günahları önemsememe hastalığına karşı uyarıyor ve bundan men ediyor. “Canım bu kadardan da ne olur”, “Allah Gafur ve Rahimdir”, “Allah bunu da affeder”, “Başkalarının ki yanında benimki ne ki?” gibi, şeytanın içimize düşürdüğü bu düşüncelerle günahları önemsiz hale getirmekten ve onları korkusuzca işlemekten bizi sakındırıyor.

Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) aslında küçük ve önemsiz görerek işlemiş olduğumuz günahlar neticesinin ne olacağını anlayabilmemiz için de güzel bir örnek veriyor:

Bu küçük gördüğünüz, önemsemediğiniz, hor gördüğünüz, aldırmadığınız günahlar var ya bunlar şuna benzer buyuruyor. Bir takım insanlar var yolculuğa, sefere çıkmışlar ve o gün bir vadiye, bir düzlüğe ulaştıklarında orada mola vermeyi kararlaştırıyorlar. Konakladıkları yerde de hem ısınma, hem yeme-içme işleri için etraftan çalı, çırpı, odun gibi yakacak ne varsa topluyorlar. Kafilede olan herkes birer ikişer bulduklarını getiriyor ve bir araya topluyorlar. Böylece herkesin küçük veya büyük bir veya iki, üç ne kadar bulup topladıkları dallar var ise hepsi bir araya getirildiğinde koca bir öbek yakacak oluşuyor. Bunlarla ateş yakıyorlar, ekmek, yemek yapıyor ve ısınıyorlar.

İşte, günahları önemsemeyerek, küçük addederek işleyince insan, bunlar birike birike büyük bir günaha dönüşebilir ve bu günahın ateşi kendisini yakıp mahveden bir korkunç cezaya dönüşebilir demek istiyor Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.).

İmanımızın gereği olarak ahiret gününe, öldükten sonra dirilmeye, hesaba çekilmeye ve işlediklerimizin karşılığı olarak cennet veya cehennemin varlığına inanıyoruz. İşte o hesap gününde huzura hesap için çıkarıldığımızda ve bunlardan sorguya çekildiğimizde o önemsemediğimiz küçük günahlar sebebiyle helak olabilir, cennetten mahrum kalabiliriz.

O halde, uyarma vazifesini yerine getiren Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in sözüne kulak vermeli ve kendimize çeki düzen vermeliyiz. Atalarımız “damlaya damlaya göl olur” demişler, tasarrufa ve birikeme teşvik olsunlar diye. Buna kıyasen “küçük günahlar da birike birike koca bir ateş olur” diyebiliriz. Günahların hiçbirini küçük görmemeliyiz, önemsiz görmemeliyiz, aldırmazlık etmemeliyiz, dikkatli ve titiz davranalı, hiçbir hata ve günahı işlememeye gayret etmeliyiz.

Allah dostları “Günahların küçüklüğüne büyüklüğüne bakmayın, onu kime karşı işlemiş olduğunuzu hatırlayın” buyuruyorlar. Gerçekten de, bizleri yoktan var eden, iman ve islam ile şereflendiren, farkında olduğumuz ve olmadığımız sayısız nimetlerle nimetlendiren Yüce Yaradanımız’a karşı bir isyan, bir başkaldırı anlamını taşıyan günahların her türlüsünden uzak durabilmeliyiz.

İnsan, tüm gayret ve çabasına rağmen günahlardan, hatalardan, kusurlardan tamamen uzak duramayabilir. Bu insanın tabii yapısında olan bir husustur. Ancak burada önemli olan küçük veya büyük her türlü günahtan uzak durabilme düşüncesi ve bu düşünceyi hayata hakim kılma için gayretli olmaktır. Böyle yaptıkça Allah Teala da bizlerin bu gayret ve çabamıza bakıp, muvaffak olamadığımız, gaflete düşerek yaptığımız diğer günahlarımızı da bağışlayacaktır.

Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de:

“Eğer yasaklanmış olan günahların büyüklerinden sakınırsanız, Allah artık (şirk dışındaki) öteki günahlarınızı bağışlar” buyurulmaktadır.

Yüce Allah (c.c.) rızasına uygun bir hayat sürmeyi ve cenneti ile cemali ile şereflenebilmeyi hepimize nasib ve müyesser eylesin.