SAMİ DAYANGAÇ


FUTBOL VE YAPILANMA

GÖZLEM - Sami DAYANGAÇ


Geçtiğimiz hafta, sanki ata sporumuzmuş gibi gece gündüz izlediğimiz, tartıştığımız, izlediğimiz maçların yorumlarına kadar dinlediğimiz futbol ülkemizin tek sosyal etkinliği.

Ülkemizde özellikle futbolda bir gelişmişlik olacaksa, başarılı olunacaksa medyada bulunan silahşörler engellenmelidir. Basit bir örnek verelim, Kayserispor Fenerbahçe'yi yendiği maç sonrası, geçmişte takımımız aleyhine küçültücü söylemlerde bulunan Rizeli Bol denen kişi hakeme resmen ve alenen ekranlarda küfür etmişti.

Hakemliği bırakanların biraz ağızları laf yapıyorsa, hakareti iyi beceriyorlarsa ekranlarda yorumculuk işleri hazır. TRT kurumu bile özel kanallarla tükürük yarışı yapacağız diye eski hakemleri, eski futbolcuları, işsiz gazete ve yorumcuları, işsiz hocaları ekranlara çıkarıyor. Elbette bu konuşmacılar takıma ve hocaya sallayamıyorlar. Mesela sıkı mı Fatih Hocaya höt desinler. O halde seyirci korkusundan tek hedef hakemler kalıyor. Ha suç onlarda değil, onları izleyenlerde. Bakınız Melih Gökçek'in oğlunun televizyonu var. Haftada üç gün futbol programı yapıyorlar. Dayanabilirseniz bir bakın ve görün. Seviye nerelerde. Görüntü yok, hakaret, gırgır, küçümseme, yalan dolan. Hem de saatlerce. Ama nedense toplum olarak bunları izlemeye meraklıyız. Hatırlayalım o evlilik programlarını. Kavga, hakaret biri bin para. Hepsi de paralı askerler. Ama nedense kavga, hakaret çok seviliyor.

Türk futbolu kesinlikle ilerleme içinde değildir, olamamıştır da. Nedeni yanlış yönetim. Futbol Federasyonu artık zengin çocuklarının eğlencesi, meşguliyeti olmaktan derhal çıkarılmalıdır. Bakınız bu yönetim Fatih Terim gibi birini Türkiye futbol direktörü gibi saçma, anlamsız bir ünvanla milyon Eurolarla göreve getirdi. Kibirli insanları için bulunmaz bir nimet. O nimetten yararlanan kibir abidesi ayrılayım dedi, kabul etmediler, sonra kendileri ayırdılar. Faturası o zamanın parasıyla 15 trilyon Federasyon’dan verilen tazminat. Yani bizim paramız.

Emekliliği ikiye katlanmış birinin ayağına gidip Milli Takım için rica ettiler, sonuç başarısızlık ve ödenen 600 bin Euro tazminat. Yani aldığı maaşlar. Bizim paramız. Beşiktaş Başkanlığı’ndan sonra Futbol Federasyonu Başkanı olan zat, hevesini alıp ayrıldı, bu kez yine ülkenin en zenginlerinden biri Federasyon Başkanı oldu. Zenginlerin bu sevdası anlaşılır gibi değil. Kulüplerde de böyle. Hiçbir yönetici cebinden beş kuruş vermez, borç verir ve alır. Hiç sıradan birinin, bir emeklinin, eski futbolcunun kulüp başkanı olduğunu duydunuz mu? Şehrimizde bile böyle değil mi? Zengin kulüp başkanı olursa kimse maddi hesap soramaz da ondan..

Federasyon Başkanı iddia ihalesine giriyor ve kazanıyor, olacak iş mi? Peki sen bu kadar biliyorsun da, neden kimse yazmıyor diyenler olabilir. Demirören şu an ana medyanın patronu. Kim yazarsa yanar, işsiz kalır. Spor basını Federasyon’u yazamıyor, en büyük medya patronu işin başında. Takımları yazıp başkanları, takımı eleştiremiyor, güçlü taraftar var. Kimi eleştirecekler? En zayıf halkayı, yani hakemleri. Baştaki örnekle devam edelim, Kayseri-Fener maçında Fener kaç gol attı da hakem saymadı?

Konya-Fener maçına bakın. Konyalıyı anında atan hakem Fenerliyi atamadı. Neden kimse yazmadı? Yazamıyor?

Dünyada, gelişmiş ülkelerde federasyonların başına zengin çocukları değil, eski futbolcular da geliyor. Bizde neden gelmesin?

Yeniden yapılanma diye örneğin Rıdvan Dilmen gelsin. İş sadece federasyonun başına futbolu bilen birini getirmekle bitmiyor. Bu hakem yorumcuları, futbol yorumcularına da bir sınır getirilmelidir. Vur en zayıfa ile futbol kurtulmaz.

Hakemler çok yüksek para aldıkları için büyük takımlara tatavacılık yapıyorlar. Saha içinde hakemlere küfür edenleri 1 metreden duymuyorlar. Duygusal çocuklar demek ki. Örnek Kalkavan ve Caner..

Futbolu futbolcular kurtarır.