VELİ ALTINKAYA


GENERAL, NEDEN TALAS´TA KAHVE İÇMEK İSTEDİ?

Gündem - Veli Altınkaya


Bugün Zafer?Bayramı... Gazi Mustafa Kemal Paşa komutasındaki askerlerimizin (milletimizin) esareti ve işgali kabul etmeyerek kahramanca mücadelesinin zafere ulaştığı günün adıdır bugün...

Başkumandanlık?Meydan?Muharebesi´nin kazanılmasından sonra bir çavuş tarafından esir alınan Yunan Orduları Başkomutanı Trikopis Mustafa Kemal Paşa´nın huzuruna getirilir...

Sonrasını merhum Mahmut Sabah üstadımızın 27 Mayıs 1976´da Talaslı makineli tüfek çavuşu Salih?Cebeci ile yaptığı ve Hürriyet Gazetesi´nde yayınlanan mülakattan okuyalım:

?...Onu esir aldıktan sonra, öteki Yunan subayları ile birlikte Uşak´ta Mustafa Kemal Paşa´nın huzuruna çıkardılar. Gazi´nin iki yanında Fevzi Paşa ile İsmet Paşa bulunuyordu.

Mustafa Kemal Paşa, esirleri ayakta karşıladı. Trikopis´in elini uzun süre elinde tuttu. O´nu teselli ettikten sonra şöyle dedi:

...Hatırladığım kadarı ile ordunuzda İzmir´e çıktığınızda, Talas´ta kahve içeceğinizi söylemiştiniz. Sizi, güzide arkadaşlarınızla Talas´a gönderecek ve bu arzunuzu yerine getirmiş olacağız.

...Ve Talas´ta kahve içmek nasip olmuştu Yunan Orduları Başkomutanı´na... Bir yıla yakın öteki esir Yunan subayları ve özel doktorları ile Talas´ta kaldı Trikopis...

Bu süre içerisinde Trikopis?Talas´ta adeta bir misafir muamelesi gördü ve Türkler´in büyüklüğüne bir daha tanık oldu...?

Trikopis ve beraberindeki Yunan esirler Talas´ta kaldığı 10 aylık süre içerisinde Han Mahallesi´nde, Erhan Caddesi üzerinde yer alan iki katlı evde özel doktorlarıyla birlikte misafir edilmiş. Trikopis, Lozan Anlaşması´ndan sonra Yunanistan´a gönderilmiştir.

Yunan esirlerini ziyaret etmek amacıyla 27 Aralık 1921´de ülkemize gelen Doktor Roerich, İstanbul´dan sonra Kayseri´ye de gelmiş. Dr. Roerich başkanlığındaki heyet, Kayseri´ye gelmiş ve burada Talas esir garnizonunu ziyaret etmişti. Talas´taki kampta kalan Yunan savaş esirlerinin durumunu oldukça iyi bulan Doktor Roerich, esirlerin kamplarda hiçbir iş yapmadan tutulmaları yerine, yollarda ve tarlalarda çalıştırılmalarını tavsiye etmiş...

Doktorun bu tavsiyesini bizimkiler dinlememiş bile. Dr. Roerich hatıralarında Talas izlenimlerini şöyle anlatıyor:

?...Talas´taki esir kampında Trikopis ile birlikte 3 general, biri tabip 12 miralay, 4 Kaim-makam, biri tabip 12 binbaşı, keza biri tabip 20 yüzbaşı, 34 mülâzım-ı evvel (Üsteğmen), 69 mülâzım-ı sânî (teğmen), 193 zâbit vekili bulunmaktaydı.

Toplam olarak 25 bin 299 Yunanlı esir alınmış olup, bunlardan 3´ü general, 381´i subay, 14 bin 385´i asker, diğerleri sivildi. Yabancı müfettişlerce düzenlenen raporlarda, esirlerin Talas´ın en güzel ve büyük kargir binalarında ikamet ettikleri, genellikle 6-7´ sinin aynı odada yerleşmiş oldukları ve her birine birer karyola verilmiş olduğu belirtilmiştir. Haftada iki defa silahlı bir asker nezaretinde dışarıya çıkabilmekteydiler. Sıhhatleri mükemmeldi. Sarî hastalık yoktu. Hastalarını tedavi için her şeyin mevcut olduğu Heyet-i Sıhhiye reisleri olan iki Yunan heyetinin beyanâtından anladık. Türkiye Kayseri´de ehemmiyetsiz hastalıklar için kendilerine bir hastane verilmişti. Vahim hastalıklar için de Kayseri hastanesine nakl-i derpiş edilmekteydi.

Yevm-i ziyaretimizde sarılıktan hal-ü nekahete dahil olmuş bir zâbit ile romatizmadan muzdarib diğer bir zâbite tesadüf ettik.

Üserâ (esirler) tarafından hiçbir şikayete destres olamadık. Bilakis, cümlesi Mevkî-i Kumandanı Miralay Arif Bey Efendi´den ve Karargah Kumandanı Kaim-makam Hüseyin Bey ile maiyetinden bir lisan-ı şükran ve sitayişle bahsettiler. Sanat ve vazifesi orada kalmasını müstelzim olmayan esir miralay tabibin terhis ve serbestisi için teşebbüsât-ı müessirede bulunduk...?

Hıfzı Topuz, dönemin Valisi meşhur Ord. Prof. Fahrettin?Kerim Gökay ile 1952´de Atina´ya gitmiş. Buradaki bir resepsiyonda o tarihte 84 yaşında olan General?Trikopis´le tanıştırmışlar?Hıfzı Topuz´u...

General Trikopis bu görüşmede Talas´ta bulunuşu ile ilgili Hıfzı Topuz´a şunları söylemiş:

"...Bundan sonra bizi Kayseri´nin Talas bölgesinde kurulan bir esir kampına sevk ettiler. Yüksek rütbeli subaylardan başka yanımda 4 general daha vardı. Artık bizim için savaş bitmişti. Neticeyi beklemeye başladık. Bundan sonraki vaziyeti biliyorsunuz. Ordumuzun bakiyeleri birkaç gün içinde Anadolu´yu terk ettiler. Fakat barış antlaşmasının imzalanması kolay olmadı.

Bir seneye yakın bir süre Kayseri kampında yaşadık. Sürekli gözaltında bulunuyorduk. Bir gün kamp komutanına:

- Beni bıraksanız bile bir yere kaçamam, dedim. Bundan sonra nereye gidebilirim? Haydi kamptan kaçtım, Yunanistan nerede, Kayseri nerede?...?

 O kamp komutanı Miralay (Albay)?Arif Bey´dir... Arif Bey Trikopisin´in ?Beni serbest bırakın´ talebi üzerine emrindeki askere ?Oğlum general ve bana bir kahve söyle!? deyip niçin kendisini bırakamayacağını anlatır...

Erciyes Üniversitesi tarih bölümü hocalarına düşen bir görev var bence...

Acaba General Trikopis, İzmir´ e girdiklerinde neden bir başka yer değil de Talas´ta kahve içmek istediğini söyledi?

O tarihte henüz Yunanistan ile Türkiye arasında mübadele filan yapılmış değil. Savaşın ortasındayız zira...

Ama Talas ve çevresinin?Rumlar´ın yaşadığı önemli bir merkez olduğunu biliyoruz. Mutlaka Trikopis´in ya akraba ya da yakın çevresinden birilerinin Talaslı Rumlarla ilgilisi olması lazım. En azından Talas´ın muhteşem güzelliklerine ve kadim kültürüne dair bilgiler almıştır Yunanlı General...

Niye Meclis´in bulunduğu Ankara´da ve yine muhtemel ki o tarihte de Batının ilgisini çekip?Kapadokya bölgesinde kahve içmiyor da Talas´ta kahve içmek istiyor?

Bu soruya cevap aramamız lazım.

Talas´ta Trikopis´in kaldığı ev ayakta. Bu evin gerekirse Kayseri´ nin Başkumandanlık Meydan Muharebesi´ndeki izleri ve esirlerin fotoğrafları vs. ile süslenmesi ve mutlaka turizme açılması gerekir.

Talas Belediye Başkanı Mustafa Yalçın da bu konularla ilgili bir siyasetçi. Üniversite ile temas kurarak bu çalışmaların başlamasını sağlamalı.

Bu vesile ile başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bu toprakları bize vatan bırakan dünkü ve yakın dönemdeki tüm şehitlerimizi ve gazilerimizi minnet, rahmet ve şükran ile anıyorum.